FIDELITY'IN TARAFI

11 1 0
                                    

Koca bir kabus gibi geçmişti birkaç saat. Mükemmel plan çok zordu. Eğer başarılı olmazsa Betrayal bayağı canlarını yakacaktı, hatta onlarla tuzaklı bir yem bile kurabilirdi, bu riski almaları şarttı. Koca bir orduya karşı olmakla Betrayal'ı kısa süreliğine oyalamak aynı değere sahipti. Kısacası savaşı kendilerine doğru çağıran ilk çılgın olarak anılmaya hazır olmaları gerekiyordu. Zeref, Fidelity'e baktı: "Hazır mısın?" dedi.Fidelity: "Ölümüne  hazır biri gibi." dedi. Zeref başını sağa sola salladı. Buna fazla takılıyordu Fidelity. Sadece savaşmaları gerekecekti ve bulmaca onda olduğu için bu daha kolay olacaktı. Sarışın kız ise boş gözlerle sadece onları izliyordu,içinden de: " Duy beni, Zeref! Ben hâlâ burdayım." diyordu. Fakat Zeref bunu duyamıyacak kadar kör olmuştu ve bunu kendisi yapmıştı. Zihni yavaş yavaş boşluğa çekilirken ağzını açtı ama boşluk kelimelerini yuttu ve onu uykusuna geri yolladı. Bundan nefret ediyordu, sürekli tekrar eden bir döngüydü. Kimse bunu duymuyordu ve çabuk kanıyordu.

Uzun ve kara yol onları bıktırmıştı. Mirajeni yere aniden oturdu: "Mola verelim." dedi. Laxus kızı kucağına aldı: "Mükemmel ben seni taşır, leydim. Ve yorulana kadar ilerlemeye devam." dedi. Erza: "Emin misin?" dedi. Laxus ise kaslarını göstererek eminliğini kanıtladı. Jellal: "Eğer istersen seni taşıyabilirim." dedi. Erza hızlıca: "Yok kalsın." dedi ve ilerlemeye başladılar.

Saçını bir sağa bir sola çekiştirdi. Herkes ona gülerek bakıyordu. Sinirle: "Komik olan ne?" dedi. Öldürmeyi dört gözle bekliyordu. Kral var diye Happy'siyle uslu çocuk rolü oynuyordu. Kral onun bu halini görünce yanağını sevdi: "Sevimlisin diye." dedi. Kız başını salladı. Az kalmıştı. Fidelity tarafını belirleyince o da oyna başlayacaktı. Sadece sabretmesi gerekiyordu.

Yazar kitabı okuyarak sakince onların bekliyordu. Planlarını ezbere biliyordu, o bölmü pekçok kez okumuştu. Belki ufak bir ekleme bile yapmıştı ama o kadar. Zaten o ekleme de o kadardı önemli değildi.

Betrayal kurabildiği kadar tuzak kurmuştu ve bir yandan da Jesa'yı takip etmişti. İki işi yapmak biraz zor olmuştu ama o da ilk anlarındaydı,  yani şimdi daha kolaydı. İşi bitince Yazar'a bakmaya gitti. Yine kitap okuyordu: "Acaba ne kadar daha böyle sakince bekleyecek." dedi içinden. Final vermesi gereken bir oyun vardı işin içinde artık. Ne kadar zor bile olsa.

Yeni yazılan cümleler ile gülümsedi: "Sakin kalmamım anlamını bilseydin hep böyle bir oynun kuralıyacağını da bilirdin. Asıl oyuna sadece üç bulmaca kaldı, değil mi?" dedi. Kitabın içinde: "Oyun vakti için masallarım var." yazdı. Bir planları vardı ve seyirci eksiği giderilince perdeler açılıp kapanıcaktı.

Kızın elinden tutup sürüklüyordu, arkalarında da Fidelity vardı. Kara bir duman etrafını kaplamış, onu serbest bırakmıyordu. Adam arada durup kızı ve küreyi kontrol ediyordu. Yazar'a varınca: "İşte başlıyoruz yeniden!" dedi. Kapıyı açtı.

Orada gece vardı, orada kışın doğan dolunay vardı, orada çam ağaçları ve üstü karla örtülü yol ve çam ağaçları vardı. Orada kışın müziği vardı. Orada Yazar'ın dostu kışın canlıları vardı. Orada barış vardı. Orada nazik, suskun yağan karlar vardı. Orada yere uzanmış bir kahvelik vardı. Fidelity: "Yazar!" dedi. Esen kış rüzgarı duvar oldu bu sese. Fidelity: "Yazar!" diye bağırdı. Sesi rüzgarla fısıltı oldu. Yazar'ın kulağına hayali gibi geldi.

Plana göre gidiyordu Yazar. Ne bir fark etme ne de bir gülümseme vardı. İçinden: "Başarı içinde koşan Crossfire gibiyiz. Savaş alanına alıştık ve bundan yorulana kadar devam ettik. Sonra ne oldu? Bundan bıkıp yeni bir amaç edindik. Crossfire yenilmeseydi, hepimiz için bir amaç ya da bir savaşçı olacaktı. Fakat şimdi biz kendi ayaklarımız üstüne durup bu lanetli aynaları kıracağız ve yeni dünyalar göreceğiz. Onun masalının sonu bu yüzden çok ilginç." diye geçirdi. Bundan önce Crossfire'ı okumuştu. Kitap ona bir yarım sayfa bile vermemişti ama biliyordu. Crossfire her hikayede vardı.

Adam kürenin üzerindeki duyanların isteği dışında kaybolmasını umursamadı, karın bunu yaptığını bilecek kadar alışmıştı buraya. Ama yalancının kimliğini hâlâ bilemeyecek kadar da kördü.

Fidelity başta korktu ama bunun normal bir olgu olduğunu hatırladı. Kar yağar, büyü bozulurdu. Barış getirirdi bu karlar. İçinden: "Ne anlamlı?" dedi. Karın içinde saklı olan bir şey ise ona bakarak: "Evet, çok anlamlı. Hadi, biraz daha ilerle." diye fısıldadı.

Yazar oturur konuma geçince ilerlemeye başladılar. Adam ve kızın ayağının altında ezilen karın sesi onların geldiğine dair haber veriyordu. Yazar onların tarafına çevirdi anlamsız yüzünü. Kız: "Bu kadar anlamsız olması normal değil." dedi içinden. Ama hiçbir hareketi edemiyordu. Uyarı hamleleri adına zihni kapalıydı.

Yazar ayağa kalkınca güzellik yok oldu. Kız: "Neydi bu şimdi, yine kandırdım kendimi?" dedi içinden. Zihni karmaşanın merkezi olan bir sirk gibiydi ve kara suların dibine daha çok batıyordu her yaptığı gösteride. Yoruluyordu ruhu. Bu ruhsal zindandan kaçış ona aylar önce kapatılmış gibi duruyordu.

Adam, Fidelity'i gösterdi: "Odamıza girdi ve çıkmadı." dedi. Yazar: "Aaaa, bunu duyduğuma göre verin onu." dedi. Adam Fidelity'i sertçe fırlattı. Yazar: "Ne bekliyorsun? İsteğin ne?" dedi. Genellikle Yazar'dan umulurdu büyük olanlar ya da izinler. Adam: "Sevgilimi!" dedi. Yazar: "Zaten o yanında." dedi. Adam: "Hayır, bu sadece beden." dedi. Yazar başını salladı: "Hayır, Zeref! O senin sevgilin. Hatta senin için Fidelity'nin içinde yaşayan eşin. Yoksa zihniniz buna inanmıyorum mu?" dedi. Zeref: "Yalan söylüyorsun." diye bağırdı. Yazar: "Hayır, asıl sen körsün onun gözüne anlam aramak için hiç bakmadın ve bu yüzden siz aşıklardan nefret ediyorum." diye bağırdı. Betrayal ve Fidelity: "Dur, ne dedi?" dedi içinden. Zeref şokla: Na-nasıl yani?" dedi. Yazar: "Sanki ben aşkı hiç yaşamadım. Sanki ben sizin gibi olmadım. İşte bu konuda yanılıyorsunuz. Bir kere denedim ve asla ihanet yememek için ondan nefret ettim." dedi. Gözlerinin içinde koca bir kaos vardı. Bunu duyan Betrayal: "N'oluyor lan?" dedi içinden. Fidelity: "Yalan söylüyor kendine. Bunu çok iyi biliyorum. Yanında olmadığım için bunlara kanıyor. Kesin Betrayal var işin içinde. Onun yanında olmalıyım, bu bir emir. Masum kızı kurtarmam gerekiyor. Zavallıcak, burada böyle yalnız olmak onun için çok zor!" dedi içinden. Yazar başını eğdi bu sessizlikte: "Kimsen olmayınca", kollarını kendine sardı,"acı çekersin", başını kaldırdı, "de mi Fidelity?" dedi. Çok masum bakıyordu. Zeref yavaş yavaş geri çekildi ve kızın elinden tutup kapıya koşmaya başladı ama Betrayal bunu bekliyormuş gibi ikisini de hapsetti. Arkası dönük karar vermeyen çalışan Fidelity açılıp kapanan kapıyla onların gittiğini sandı. Betrayal ise arkadan onu izliyordu. Karar vaktiydi artık öyle ya da böyle cevabını vermek zorundaydı.

Oyun için bekleyen ufak kız odasına giren hizmetçinin saçlarına makasla saldırdı. Karar anında oyun oynamak yasak değildi ve buna kimse kızamazdı. O kral denen kişi özellikle. Ufak olsa küçük kız katliama başlamıştı.

UNUTULMUŞ DUYGUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin