Mavi ve lacivert renkli bir pasta. Suyun üstünde duran narin ve gökyüzünü anımsatan gelinlik. Buzların arasında duran buz gibi parlak, lacivert damatlık. Düğün havasındaki zindanın içinde mavi duvaklı gelini bekliyordu. Oysaki Juvia bunu göremiyordu, sadece canavarların avı olduğunu hissediyordu. Gray olmasa belki ölü bir gelin olacaktı. Gray'in elini tutuyordu. Zindan onların her adımında etrafı süslüyordu. Arkaya baksalar aç ama mutlu canavar göreceklerini biliyorlardı. Bunun nedeni mavi duvak olduğunu içindeki evlilik hissiyle anlıyordu Juvia.
Gray neden Juvia'nın elini bırakmadığını tahmin ediyordu ve bu evlilik işi onunda garip bir şekilde hoşuna gidiyordu. Tek bir fark ile sahte olduğunu buz tutmuş kalbi hissediyordu.
Üzerindeki soluk kızıl elbiseye baktı. Sonra boş gözle ona bakan beyaz elbiseli nedimeye ve siyah takım elbiseli sevgilisine ve Fidelity'e sinirli bir bakış attı. Bu düğün bir abartıydı ama mavi duvak ilk defa bu kadar ilgi gösteriyordu bir kıza ve yoğun aşkına. Derin bir nefes verdi: "Cannibal onlara yolu göstersin." dedi. Fidelity hemen haber verdi. Ona ciddi bakışlar atan siyah saçlı adama: " Ne var? Sevgilin yanında işte." dedi. Adam ise:" Mavis'i benden aldın. Ama bu düğün onunla benim için yeni bir başlangıç olacak." dedi sert bir ses tonuyla. Yazar buna göz devirdi. Betrayal onun peşindeydi, bu düğün yeni ama korkunç bir başlangıç olacaktı. Bir kez daha aynada kendine baktı. Yüzündeki alaycı gülümseme gördüğü şey ile soldu. Yerine acı bir gülümseme aldı. Kapıya doğru ilerledi. Önünden de Mavis ve Zeref ilerledi. Zeref son kez bile olsa ruhsuz Mavis'in elini tuttu. Bugün onların günüydü.
Önlerinde giden küre önce gelini sonra damadı odasına götürdü. Hazırlıklar için zaman tanıdı onlara. Juvia girdiği odadaki gelinliğe baktı, çok güzeldi. Gökyüzü yanındaymış gibi hissediyordu. Hızla giyindi ve mavi duvak ortaya çıktı. Sudan çıkan aynada kendine baktı. İhtişamlı bir su kraliçesi gibiydi. Duvak bir süre sonra solgun mavi oldu: "Biliyor musun? Bir gelin dışında hiçbiri beni bu halde görmedi. Hep kan kızılıydım. Sen ikinci gelinsin, beni bu halde gören." dedi. Sonra eski haline döndü. Juvia daha da mutlu olmuştu. Düğünü mükemmel olacaktı. Suyun üzerinde biraz yürüdü ve sonra kapıya ilerledi. Açılan kapıdan giren kişi ile sevinç çığlığı attı.
Kapının yanında duran Yazar: "Üzücü. Duygularına çabuk yeniliyor. Bitmeden o bitti." dedi acıklı bir ses tonuyla. Ve damadın odasına ilerledi.
Soğuk biraz olsun iyi gelmişti ama damatlık ona göre değildi, fazlasıyla şıktı. Sıkınca bir nefes verdi ve açılan kapı ile koca ama belli etmeden bir şok yaşadı.
Yazar başını iki yana salladı: "Ama bu da güç olarak zayıf." dedi. Bu düğünde aradığı şeyi bulamayacağını fark edince izlemek adına salondaki yerine geçti.
Juvia Mavis'i görünce çok sevinmişti. Uzun bir zamandır herkes onu görmek için arıyordu. Juvia içlerinden en şanslı olandı. Koşarak ondan kısa olan kıza sarıldı. Mutluluktan ağlamaya başladı. Her gözyaşında su dalgalanıyor ve koyulaşıyordu. Bunu fark edince Mavis Juvia'yı odadan çıkarmak için elinden tutup kapıya yöneldi. Kapıdan hızla çıktı, bir saniye, sadece bir saniye ile kurtarmıştı gelini.
Kapanan kapının ardından su durgunlaştı. Pekçok gelini koyu mavi sularına çekmişti ve onlara en acı boğulmayı yaşatmıştı, gelinler ona göre evlilik için saflığın en yüksek olduğu seviyedeydi. Mavi duvak bu kişileri belki kasıtlı seçiyordu ama işin ağır kısmı hep onlardaydı. Ama Yazar'ın gözdesi olmak ise mavi duvağa kalıyordu avları bulduğu için. Sinirden fokurdamaya başladı. Nefreti artıyordu. Bu düğüne son verme Yazar'ın sevgisini alma sırası onlardaydı. Kapıyı tüm güçleriyle zorlamaya başladılar. Kırmak için büyük ama azimli bir çaba sarf ettiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMUŞ DUYGU
Fiksi PenggemarPekçok varlığın yaşadığı bu dünyada unutulmuş bir duygunun bir anda uyanış macerasını anlatmaktadır.