Bölüm-4: Malikane

8.7K 772 90
                                    

Yorum yapanlara çok çok çok teşekkür ederim. Yorumlarınıza gerçekten ihtiyacım var. Yapıcı eleştirilere her zaman açığım.

Gelecek bölümde çok heyecanlı şeyler olacak benden söylemesi ;)

Lydia devam ediyor

Kendimi nerelere bıraksam? Nerelerden atsam yahut?

Shelia Derek ile çıktığımı bütün aileye ispikledi. Fefee halam bunu oldukça komik bulsa da aynısını annem için söylemem mümkün değildi. Zaten abimin aşk hayatından memnun değildi. Bir de beni kaybettiğini düşünüyordu.

Amcam ve Mike da ailemize dahil olduktan sonra daha büyük bir kargaşayla karşılaştık. Amcam çatlak ailemdeki en aklı başında insan olsa da oğlu Mike için aynısını söylemem mümkün değildi. Mike benin ısırmadığı için şükredecek duruma gelmiştim. Gelir gelmez üç antika vazoyu kırmıştı. Cam kırıkları kardeşi Belle'in elini kesince de kıyamet kopmuştu. Küçük bir kesikti ama
Belle avazı çıktığı kadar bağırmış ve saatlerce ağlamıştı. Fırsatını bulunca insanların ilgisini çekmek için yapmayacağı şey yoktu.

Neyse ki evimi ve dolabımı seviyordum da canım fazla sıkılmıyordu.
Şu evrende odamdaki dolabımdan daha fazla sevdiğim bir şey yok. Her zaman son moda kıyafetlerle dolu olmayı başarıyor. Tabi bunda benim payım yadsınamaz. Corova dergilerini hep takip ederim ve beğendiklerimi her zaman işaretlerim. Butik sahipleri zaten benim için ayırmış oldukları kıyafetleri büyük bir mutlulukla gönderirler. Tasarladıkları kıyafetleri üzerimde görmeyi sevdiklerini söylüyorlar. Canlı yayınlarda kıyafetlerini giyersem eğer bu kıyafetleri için eşi bulunmaz bir reklam aracı oluyor.

Bugün en sevdiğim tasarımcımın tasarladığı bir parçayı giymiştim. Mavi ile yeşil arasında bir renkte uzun kollu ve kolları bileklerimde bollaşan zarif bir bluzdu. Altına da gümüş renginde bileklerime uzanan pileli bir etek giymiştim.

Giyindikten sonra odamın bütün bir duvarı camla kaplı penceresinden bakarken evin kapısında bir hareketlilik fark ettim. Bugün Nicola nın geleceği gün olduğu için de koşturarak aşağıya indim. Merdivenleri ayağımdaki topuklu ayakkabılara rağmen koşarak indim.

Binadan çıkmadan önce girişteki dev aynadan yansımamı görünce görüntümden pek hoşnut olmadım. Saçlarımı düzeltmeye karar verdim. Ellerimle biraz kabarttım ve omuzlarımdan arkama attım.

"Shelia." Diye seslendi arkamdan tanımadığım genç bir erkek sesi. Şaşkınlıkla arkamı döndüm.

Uzun boylu, sivri çeneli, alnında dalgalı kahverengi perçemleri olan zarif çehreli ve yakışıklı bu çocuğu tanımıyordum ama bir zamanlar yüzünü görmüş gibiydim.

"Özür dilerim, sizi Shelia ile karıştırdım da. Arkadan çok benziyorsunuz."

O kadar yakışıklıydı ki bir an ne diyeceğimi bilemeyerek hayranlıkla bakakaldım. Sonra kendimi toparladım. Gülümsedim. Böyle zamanlarda her zamanki Lydialığımı takınamayacaksam Lydia olmanın ne anlamı vardı? "Ben Lydia Greendor, son Rei nin kızıyım. Sen kimsin?"

" Marco."diyerek önümde reverans yaptı. " Özür dilerim Leydim. Siz olduğunuzu fark edemedim."

Ah, üstelik kibar da. Kendini topla Lydia, kendini topla. " Bu kadar kibar olmana gerek yok."dedim kıkırdayarak. " Bu devirde kimse bu kadar kibar değil artık. Rei ailesi karşısında bile."

O sırada sevgili kuzenim Shelia merdivenlerden koşarak indi ve zıplayıp Marco'nun boynuna sarıldı. Sonra da dudaklarına yapıştı. Marco şaşkınlıktan ne yapacağını bilemeyip Shelia'yı üzerinden ittirdi. Utanmış görünüyordu.
"Ne oluyor ya?"diye sordu Shelia, şaşkın şaşkın bakıyordu.

10Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin