Bölüm-16: Yeni biri olmak

17.1K 1.1K 345
                                    

Bazen düşündüklerimi istediğim gibi ifade edemiyorum, ve bu bazıları için kırıcı olabiliyor. Alınmıyorlar belki, ama kırılıyorlar. Bunun için de kendilerinden özür diliyorum.

İthaf  @Minaba'ya. :)

Bölüm için konuşmak gerekirse sanırım yazdığım en uzun bölüm. Bu bölümü heyecanlı bir yerde bitirmek istemedim ama sanırım başaramıyorum :)

Önceki bölüme yaptığınız yorumlar için hepinize teşekkürler :)  Yorumlarınıza devam etmeniz beni gerçekten mutlu edecektir :))

Ve biz, dördümüz de yeriizde kalakalmıştık. Tabiki kısa bir süreliğine..

" Lydia?"

" Rosie?"

" Katriane?"

Derek, Jack ve Rockelle.. Üçü de arkalarına döndü ve neredeyse koşarak bağırışın geldiği yere, sınıfa doğru gittiler.

Bana da sadece yoluma devam etmek kaldı.

Çığlığı umursamıyordum, insanların beni umursamaması gibi.. Lydia'nın ne hissetiğini umursamıyordum, çünkü o da bana aynısını yapmıştı. Jack'in neden Rosie'nin adını haykırdığını umursamıyordum. Ve Rockelle.. Onun mırıldandığında dudaklarından dökülen bu isim beni hiç mi hiç ilgilendirmiyordu.

Ayaklarım beni götürdü ve ben sadece yere baktım. Mavi taşlarla döşenmiş bir yol boyunca sadece yere baktım ve  hiçbir şey düşünmedim. Hiç.

Ayaklarım beni genel sahanın - spor derslerinin işlendiği saha- yanındaki, spor yapmaktan sıkıldığımda altına oturduğum ağacın altına getirdiğinde saçmaladığımı anladım. Böyle yapmamalıydım. En başından beri... Hayır, Lydia'yı üzdüğümden falan bahsetmiyorum. O hiçbir zaman gerçekten de umrumda olmamıştı.

Sorun, düzene karşı çıkmamdı. Sorun, her şeye baş kaldırmamdı. Sorun, yapılan yanlışları kabullenemememdı. Anlayacağınız sorun, benim ben olmamdı.

Bir şeylere karşı çıktığımda ne değişiyordu ki? Hatta, kendimi değil başkalarını savunduğumda? Yanlışları düzeltmeye çalıştıkça yanlışlara batıyordum. Hiçbir şey düzelmiyordu. Hatta benim için, böyle yaptıkça daha kötüye gidiyordu.

En başından beri haksızlıklara karşı çıktım. Peki, bir şeyleri değiştirebildim mi? Hayır.  Daha mı mutluyum böyle? Hayır.

En iyisi herkesin olmamı beklediği suskun Nicola olmamdı. Böylece belki, en azından kendi hayatımı sağlama alabilirdim.

Ağacın altına oturup gözlerimi kapadım. Ve uzun olduğunu tahmin ettiğim bir süre boyunca hiçbir şeyi umursamamaya devam ettim.

Gözlerimi açtığımda aynı yerdeydim. Hiçbir masal beni buradan kurtaramazdı. Ve hiçbir sihirli güç, hata olduğunu düşündüğüm şeyleri düzeltemezdi.

Zaten ben de gülümsüyordum artık. Hızlıca ayağa kalktım, hava kararmıştı. Çekim oyunun başlamamış olmasını umarak çekim sahasına doğru ilerledim. Artık yeni bir Nicola olacaktım. Ve yeni Nicola kendinden başkasını umursamayacaktı.

Peki eski Nicola, bunu ne kadar kaldırabilecekti?

...

" Ça ça.. Ça ça isteyen.. en lezzetlilerinden.."

Çekim sahasının tribünlerinde satılan bir yiyecekti ça ça. Dört parmak boyunda, paketler halinde satılan, sarı, sıcak ve tatlı bir yiyecek. Daha önce yanlızca bir kere yemiştim, o da biraz küflüydü doğrusu. Ama kimin umrundaydı ki artık?

10Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin