Bölüm-10: İyilik?

21.8K 1.6K 212
                                    

Sevgili Kapalı okuyucularım. Yorumlarınız için hepinize teşekkür ediyorum. Beni çok mutlu ettiniz çünkü yorumlarınıza gerçekten önem veriyorum.

Okumada kalın ve tabiki yorum yapmayı unutmayın :))

Hı! Biraz önce ne demişti. En iyisi duymamış gibi yapmak. Çık  buradan Nicola, çık.

Koridorda hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Ne demek istedi şimdi? Yoksa..

İnsanın olmasını istediği şeyler vardır. Aklına geldiğinde gülümsetecek türden hani. Dile getirmesen de gerçekleşmesini umut ettiğin... Ama ben alışkınım istediklerimin ve hayallerimin bir türlü gerçekleşememesine. Bu yüzden artık bir şeyler dilemiyorum , hayal kurmuyorum. Ve güzel şeyler gerçekleşebileceğine ihtimal dahi vermiyorum.

Bu yüzden Nicola saçmalama. Sadece moralimi düzeltmeye çalışıyordu. Hatta şaka yapmış bile olabilirdi. 

Evet. Belki de ona yaptığım iyiliğin karşılığını veriyordu.

....................................

Hayat bazen acımasız davranır size. Canınızı yakar, ağlamak zorunda bırakır. Ne kadar güçlü olursanız olun bir an gelir gözyaşlarınıza engel olamazsınız. Ama ben böyle değilim. Hayat bana sadece acımasız yüzünü gösterdi ve ağlamak zorunda kala kala ağlamamayı öğrendim. Yalnız kala kala konuşmamayı, sevgisizlikten sevmemeyi öğrendim. Utana utana utanmamayı ve ne olursa olsun değerimi kaybetmemeyi... Belki de bu acılı hayatıma teşekkür etmeliydim.

Küçükken annem bana bir bebek yapmıştı bezden. Aslında kumaş almak için pek paramız olmazdı. Ama ben bir bebeğim olmasını çok istiyordum. Bu yüzden yemeğimizden kısıp bez almışlardı ve annem bana bir bebek yapmıştı sonunda. Diğer oyuncak bebeklerle boy ölçüşemezdi tabi ki. Ama o benimdi ve hiç olmamasından iyiydi. Belki de bu sayede onu bu kadar sevmiştim. Ne zorluklarla yapıldığını bildiğim için.

Bu yüzden bu okulun kıymetini bilmeliydim. Buraya da bu kadar imkansızlık içinde gelmiştim.

Uzun bir banyo boyunca aptal boyaları çıkarmakla uğraşmıştım. Sonunda bütün yaşadıklarımı unutup odamda dinlenmek istiyordum.

Ama oda arkadaşım benimle aynı fikirde değildi sanırım.

Odaya girdiğimde odanın ortasında beş tuval vardı. Ve her tuvalin başında da okulun ressam öğrencileri resim yapıyordu. Etrafa boyalar yayılmıştı. Katriane ve Lydia ise başlarında durmuş onları izliyorlardı.

 Okulun zengin öğrencilerinin her türlü işlerini, ödevlerini alt sınıflara yaptırdıklarını duymuştum. Karşılıksız değildi elbette.  Açlıktan ağızları kokan alt sınıflar 10'ların her istediklerini yaparlardı. Ne de olsa bu ülkede para kolay kazanılmıyordu.

Sonra Lydia beni fark etti.

" Aa tatlım. Seni öyle görünce çok üzüldüm." Lydia kollarını beni boğarcasına boynuma doladı.  Ben o haldeyken bütün o tiz kahkahaları atan kendisi değil miydi?

" Saçlarında biraz boya kalmış ama olsun. İstersen benim bakım uzmanımı çağırabilirim."

"Gerek yok." diyerek onu ittirdim. Dinlenme hayallerim suya düşmüştü.

" Yağına bu ğesimlerin tamamlanması geğek." dedi Katriane. " Tağbi sen bilmiyoğsun. Buğün ğesim değsinde başladğimiz ğesimleri tamamlayip yağin öğğetmene teslim etmemiz geğekiyor."

Tağbi Katriane tağbi. Keşke ödevinizi de kendiniz yapsaydınız, sadece teslim etme işini değil.

" Neden ödevinizi başka bir yerde yaptırmıyorsunuz?" diye sordum sonra.

Aslında nedeni gayet belliydi. Dışarıda yapsalardı yakalanırlardı ve ceza alabilirlerdi. Ama onları zor durumda bırakmak hoşuma gidiyordu işte.

" Bilmem." dedi Lydia sinirle. Biraz önce bana sarılan bu kız mıydı? " Artık çeneni kapar mısın? Dikkatlerini dağıtıyorsun."

Buradaki en dikkat dağıtıcı şey senin cart pempe taytın Lydia. Ama çeneni tutmalısın Nicola. Onlara bulaşmaman gerekiyor. Yoksa yine zarar gören sen olursun.

Yapacak bir şeyim olmadığından odadan çıktım. İlk gün bana harika görünen 10. kat koridorunda parmaklarımı duvarlara sürterek ilerledim. Duvarlar ne olduğunu bilmediğim yumuşak bir maddeden yapılmıştı. Neyden yapıldığını bilmemem normaldi. Sonuçta benim evimin duvarları topraktandı.

Duvar vanilya çiçekleri desenleriyle doluydu. Vanilya çiçeği ülkemizde en çok yetişen çiçek. Eski evimin bahçesi de bunlarla doluydu. Ama o kadar çok desen vardı ve o kadar karışıktı ki gözlerimi duvardan çekmek zorunda kaldım.

Şimdi ne yapmalıydım?

 Belki de Rockelle'nin yanına gitmeliyim. Tabi nerede olduğunu öğrendikten sonra.  Şu aptal boya olayından beri görüşememiştik.

Nerdesin? Yanına geleceğim.

Resim 3 sınıfındayım. Oraya gel.

Okul üniformam kırmızı boya kaplıydı ve bu yüzden sivil giyinmiştim.  Sanat binasına ilerlerken yanlarından geçtiğim herkes bana bakıp durdu.  Belki de saçlarımda hala boya kalıp kalmadığını merak ediyorlardı.  Ya da gülünebilecek herhangi bir şey.

Resim3 sınıfında Rockelle'i buldum. Yanında Jack ve vardı ve birlikte resim yapıyorlardı. O kadar mutlu görünüyorlardı ki ne konuştuklarını duymayan biri onları sevgili sanabilirdi. Hatta ben bile.

" Selam." dememle ikisinin de gözleri bana çevrildi.

" Daha iyi misin?" dedi Jack üzgün bir ses tonuyla.

" Ben iki gün boyunca odadan çıkamazsın sanıyordum." Rockelle bana merakla baktı. Beni bu kadar basit ve güçsüz sandığına inanamıyorum.

" Yanıma gelseydin daha çabuk bile çıkardım." dedim yine de gülümseyerek. Tek arkadaşımı kaybetmeye hiç niyetim yoktu.

" Resim ödevimizi yapıyoruz." dedi Rockelle. " Sen de bir an önce başla. " Sonra gözlerini zemine dikerek ve kısık sesle sordu.  " Senin resmini de yapmamı ister misin?"

Rockelle? Beni tanıdığına emin misin? Öyle biri olmadığımı gayet iyi bildiğini sanıyordum. " Resim yapabiliyorum Rockelle." dedim imalı imalı. Cidden bugün onda bir gariplik vardı.

Rockelle içindeki nefesi seslice dışarı bıraktı. " Biliyorum ama sen bir 10'sun ya. Yine de emin olmak istedim."

 Dediklerini umursamayarak köşedeki masada Rockelle'in çıkarmış olduğu boyalara uzandım. Artık şu boyalar konusunda daha dikkatli olmalıydım.

O sırada Jack'in telefonu çaldı. Elindeki fırçayı bırakıp bizden birkaç adım uzaklaştı. Gülümseyerek ve kısık sesle bir şeyler söyledikten sonra bize döndü. " Kızlar. Üzgünüm gitmeliyim." Sonra gülümseyerek ekledi. " Bir randevum var da."

İşte o zaman şaşırdım. Tamam Jack Robert popüler biriydi. Özellikle 10. kat yerine 9. katta kalmak istediği için büyük dikkat çekmişti. Ama yine de bir sevgilisi olduğunu bilmiyordum. Özellikle bugün yaşadıklarımızdan sonra düşünmüştüm ki..

Kendimi toparladım. Saçmalamanın alemi yoktu. Göz ucuyla Rockelle'e baktım. Ağzı bir karış açık duruyordu. Umarım benim biraz önceki halim de böyle değildir.

 Bir dakika? Yoksa Rockelle ? Ah, bunu anlamalıydım. O gün bahçenin ortasında tartıştığımızda bana Jack ile banktaki konuşmamdan bahsedip kızması sadece kızkardeşi ve Lydia'dan para alacağı için değildi.

 Demek biraz önceki bütün sözleri bunun içinmiş. O da Jack'ten hoşlanıyormuş. Beni devreden çıkarmak istemiş.

Zoraki de olsa Jack' e gülümsedim. " İyi şanslar Jack."

O da bana gülümseyerek karşılık verdi. " Evet, şansa çok ihtiyacım olacak."

Evet, demek ki rakibim zorlu biriydi.

Ve evet.

Jack bu sabah SADECE ona yaptığım iyliğin karşılığını vermişti.

10Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin