Bölüm-16: Karışıklık

6.9K 676 60
                                    

Örgüt merkezi köstebek yuvasından farksızdı. Buraya boşuna hava aracıyla gelmiştik. Çünkü hava aracından indikten sonra Hropolis'in içlerine kadar yürümüştük. Buradaki küçük bir markete girmiştik, sonra da marketin deposuna. İşte bu depo örgüt merkezinin giriş kapılarından biriymiş.

Aslında merkeze gelmeden önce de ülkede tuhaf bir şeyler olduğunu fark etmiştim. Markette ve sokakta ekranların önünde kümelenmiş insanlar vardı. Ama neden korku dolu gözüktüklerini bulamamıştım çünkü Damon önüme bakmam ve dikkat çekmemem için beni uyarıp durmuştu.

Ama şimdi her şeyi anlayabiliyordum. Anlayabilmem için market deposundan 8 kat aşağıya inip dolambaçlı yollardan ve hatta geniş bir de havalandırma borusundan geçmem gerekmişti. Ama sonunda anlamıştım. Yerin 8 kat altındaki bu havasız yarı karanlık yerdeki minik ekranın çevresinde toplanmış insanlar bağırıyorlardı. "Sonunda! Birbirlerine girdiler." "Hah! Ülkede sonunda bir şeyler değişecek." "Devrim!"

Ve neler olup bittiğini böylece anladım.

Saçımın iki tutamını üstten tutturmuştum ve geri kalanı açıktı. Bu halimle cici bir kız gibi göründüğümü biliyordum. Babamın karşısına bu şekilde çıkmak istemiştim. Onun dediklerini harfiyen yerine getirecek cici bir kız olarak.

Şimdi Derek hala tekerlekli sandalyesindeydi ve Damon da onun arkasında sandalyesini ittiriyordu. Örgüt merkezine geleli birkaç saat olmuştu ve bu süre içinde dinlenip kendimize çeki düzen vermiştik. Ve şimdi buradaydım, babamın oda kapısının önünde. Kalbim sanki beynimde atıyordu.

Damon'un göz ucuyla bana baktığını fark edince heyecanlı değilmişim gibi davranmaya çalıştım, ama öyle gözükemediğimi biliyordum.

Öne uzanıp kapı kolunu çevirdim. Ve boş bir odayla karşılaştım.

Bir yandan içeriye yürüyüp diğer yandan ahşap duvarları incelerken kahverengi deri koltuğunda oturmuş kitabını okuyan babamı gördüm. Oturduğu yer kapıdan bakarkenki görüş alanımın dışındaymış meğerse.

Şimdi onun arkasında duruyordum ve o hiçbir şey olmamış gibi sakince kitabını okumaya devam ediyordu. Belki de geldiğimizi fark etmemişti.

Ona seslenmek için ağzımı açtım ama ne yazık ki konuşabilecek kadar cesur değildim.
Durumu anlayan Damon "Biz geldik baba."dedi.

Babam anında kitabını kapattı ve yüzünü bize çevirdi. Mavi gözleri hala aynıydı ama göz kenarındaki kırışıklıklar ve kırlaşmış saçları onunla ayrı geçirdiğimiz yılları hatırlatıyordu.

Birden burnum sızlamaya başladı. Ama hayır, bunu yapmayacaktım. Gözlerimi kırpıştırdım, gözlerimin dolmasını engellemek için. Sanırım pek de işe yaramadı. Çünkü babama doğru koşarken bir damla yaşımın çeneme doğru fırladığını hissetmiştim.

Babamın sıcak kolları beni hemen sardı. Bunu en son ne zaman yapmıştım, hatırlamıyordum bile. İnsanın babasına sarılamaması ne acıydı.

Dakikalar süren sarılışımızın ardından geriye çekildiğimizde babam "Nicola'm ne kadar da büyümüş ve güzelleşmişsin." dedi gülen gözleriyle. Bense hala ağlıyordum.

"Ağlamamalısın canım, bugün değil. Bugün bizim kavuşma günümüz." ve parmaklarıyla gözyaşlarımı sildi. Sonra eliyle sırtımı destekleyerek beni koltuğa yönlendirdi. Yan yana oturduğumuzda başımı omzuna yasladım. Ona ne kadar çok temas edersem yanımda olduğunu o kadar çok hissedecekmişim gibi geliyordu.

Damon Derek'in sandalyesini oturduğumuz ikili koltuğun karşısına getirdi. Kendisi de karşımızdaki tekli koltuklardan birine oturdu.

"Kızımla ilgilenmekten sana bakamadım Derek. Örgütümüz için yaptıklarından dolayı seni tebrik ediyorum."

"Beni yolun yarısına kadar o getirdi baba. Aslında buraya kadar getirecekti ama Rosie Parker buna engel oldu."

"Ah, öyleyse daha büyük bir teşekkürü hak ediyorsun Derek.
"

Derek mütevazı ve utangaç gözüküyordu. "Örgüte hizmet etmek benim için onurdur efendim." dedi.

Damon araya girdi. "Nicola'nın sana söylemek istediği bir şey var baba."

Babam gözlerini merakla bana çevirdi.

Omzundan ayrıldım ve sırtımı dikleştirdim. "Rosie'nin hava aracından ayrılmadan önce bir arkadaşım yardımıyla Lydia Greendor ve Ellie Meclisine birer mesaj gönderdim. Özgürlükçülerin bizi rehin aldığını söyledim. Ve hava aracı da Özgürlükçülere ait olduğundan sanırım ülkedeki karışıklığın sebebi benim sözlerim."

Vatan haini iki kişinin özgürlükçüler tarafından saklanması ülke halkı ve meclistekilerin aklına bile gelmeyecek bir şeydi. Bu meclisteki bir grubun ülkeye tamamen ihanet ettiği anlamına geliyordu.

Babamın söyleyeceği hiçbir tebrik sözü beni buraya geldiğimde duyduğum heyecanlı bağırışlar kadar gururlandıramazdı. Kendimle gurur duyuyordum.

"O doğum günü gecesinde bombalar patlamadı Nicola. Özgürlükçüler anlaşmayı bozdular ve kendimizi ifşa etmemize neden oldular." dedi Damon.

"Yani o yüzden mi Rosie baban bize ihanet etti diyip duruyordu?"

"Bize ihanet eden onlardı."dedi babam. "Ve sen intikamımızı almış oldun."

...

Bana krem renginde bir bandana vermişlerdi. Üzerinde el yazısıyla ve siyah renkte DEVRİM yazıyordu. Bu bandanayı alnıma yerleştirmiştim ve kafamın arkasından tarih kitaplarında gördüğüm ninja resinlerindeki gibi bağlamıştım.

Bana kalitesiz kumaşlardan yapılmış sarı renklerde gömlek ve pantolon da vermişlerdi. Aslında ayakkabı da vermeleri gerekiyordu ama ayağımdakiler fazlasıyla yeni gözüktüğünden vermediler. Ayağımda hala Lydia'nın dolabından çaldığım spor ayakkabılar vardı. Biraz çamurlanmışlardı ama hala sapasağlamdılar.

Bana ayrı bir oda da vermediler. Burada annem ve Damon ile birlikte aynı odada kalacaktım. Aslında bu benim için oldukça iyiydi çünkü annemi çok özlemiştim.

Annemi buraya gelir gelmez babamın odasına gitmeden önce görmüştüm çünkü dinlenmek için odaya geldiğimde annem de odadaydı. Onunla da hasret gidermiştim ama tabi ki babamla giderdiğim kadar etkileyici olmamıştı.

Damon Lydia'nın doğum günü partisinden beni ne yapacağımı bilemez bir halde bırakıp ayrıldıktan sonra doğruca hükümet bürosuna gitmiş ve Lois'in odasında bulunan bazı gizli evrakları da yanına aldıktan sonra annemi almaya gitmiş. Sonra da onu merkeze getirmiş. Çünkü o gece bombalar patladığında bu örgütün harekete geçtiğinin ilanı olacakmış ve babamdan dolayı en büyük şüpheliler de bizim ailemiz olacakmış.

Ama bombalar patlamadığından ve özgürlükçüler anlaşmaya uymadığından planımız boşa gitmiş ve ben de boşuna şüpheli durumuna düşmüş olmuşum. Gerçi sonradan bu durumu Lydia'nın boynuna bıçak dayayarak telafi etmiştim ama zaten belki de Rei'nin odasına gizlice cihaz yerleştiren kız olarak yargılanacak hatta annem ve Damon'un da yargılanmasına sebep olacaktım.

Sonuç olarak şimdi örgüt merkezindeydim ve Ellie tamamen karışmış gözüküyordu. Bu yaşanan iç karışıklık hükümeti yıkmamıza yetebilirdi.

Bu gece bir toplanma düzenlenecekti ve ben ve Derek bu toplantıda devrimcilere takdim edilecektik. Yaptıklarımız herkese duyurulacak ve onurlandırılacaktık. Ellie'de bir devrim gerçekleştirebilir, buraya adalet getirebilirdik.

Getirebileceğimize herkes inanmalıydı.

Bölüm gecikti. Özür dilerim gerçekten. O kadar doluyum ki buna ben bile şaşırıyorum 😉 umarım beğenmişsinizdir...

10Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin