Uzun bölüm isteyenlere gelsin. Uzun bölüm istediniz, yazdım. Gerçi o kadar uzun olmamış ama :) Ben de yorum yazmanızı istiyorum. O kadar zor bir şey olmasa gerek :)
Bu bölümün ELLİE ile ilgili fazlaca açıklayıcı olduğunu düşünüyorum. Nicola Keltz'in dünyasını daha iyi anlarsınız umarım.
Okumada kalın..
İşte öğrenmiştiniz. Babam Adalson Ladde Keltz hapisteydi. Hem de onu ömür boyu içerde tutacak bir suç yüzünden. Ben de Derek gibi bir suçlunun çocuğuydum. Soyadımıza yazılmış asla aklanmayacak bir leke vardı. Ve ben ve abim bu lekeyle bir ömür geçirmek zorunda kalan iki zavallıydık.
Neden içerdeydi bilmiyorum. Ne suç işlemişti bilmiyorum. Abim sadece bir daha asla çıkamayacağını söylemişti. Ve ben de sormamıştım nedenini. Belki hırsızlık yapmıştı. Ama büyük bir hırsızlık. Bize ömür boyu iyi bir hayat yaşatmak için bunu yapmış olabilirdi. Ama daha kötüsüne mahkum etmişti.
Nedense bir suçlu olduğuna inanmak istemiyorum. Çünkü benim babam yüce ve sıcak bir kalbi olan, o mavi gözleriyle içimi okşamayı başarabilen, nasır tutmuş elleriyle dokunan yüzüme ve sarılan sonrasında... Benim babam ne kadar hapiste de olsa bir suçlu değildi, biliyorum. Çünkü babam bir zamanlar abim ve annemden bile daha çok sevdiğim kişiydi.
Bu ani çıkışımdan beri konuşmuyorduk Kotsede. Abim kotseyi sürmeye dönmüştü ama ben artık içerdekileri kurcalamıyordum. Babam aklıma gelmişti yine. Ve bir kere geldi mi aklımdan çıkması uzun sürerdi.Sonunda Kotse evimiz olduğunu tahmin ettiğim yere geldiğinde bahçeye girdi. Bahçede mor olduğunu sonradan öğreneceğim bir plakanın üzerinde kotseyle durduk. Abim kotsede birkaç tuşa bastı ve birden bahçenin yani zeminin altına inmeye başladık! Böyle bir şeyi ilk defa görüyordum. Alt katta abim kotseyi durdurduktan sonra indik. Sonra mor bir plakanın- kotseyle inmemizi sağlayan şey- üzerinde durduk ve üst kata çıktık.
" Aşağıdan eve giriş yok muydu?" diye sordum Damon'a.
" Var." dedi. " Ama annem orayı kapattı. Eve kimin girip kimin çıktığından emin olmak istiyor."
Ee ama burada sadece ikisi yaşıyordu. Yoksa..
" Sanırım bu seninle ilgili bir şey." dedim son derece ciddi bir şekilde.
" Ah, saçmalama Nicola. Tabiki de öyle bir şey değil." diye kahkaha attı. " Kızlarla ilgilenebilmek için daha çok para kazanmam lazım. Ya da liseye dönmem. Hem böyle şeyler yapmayacağımı biliyorsun. "
Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum. Bu yüzden doğruca beyaz evimizin merdivenlerine çıktım ve kapıyı tıklattım.
" Aslında parmak izinle açabilirsin." dedi arkamdan Damon. " Ama önce seninkini sisteme yüklemeliyiz."
" Çekil de ben açayım."
Sonra önüme geçip kapıyı açtı. Aslında bakarsanız okuldaki oda kapım bile bundan daha teknolojikti.
Ah, ben ne diyorum? Geçen yıla kadar evde montumla dolaşan ben, şimdi bu harika evin teknolojisini mi beğenmiyordum?
İçeri girdim ve biraz sonra o farklı yürüyüşüyle annem yanıma geldi. Yaşına rağmen parmak uçlarında hafifçe sekerek yürürdü. Sarıya yakın saçları ve mavi gözleri vardı. Göz kenarlarındaki kırışıklıkları görmek için yakından bakmanıza gerek yoktu. Ve alnında oluşan çizgileri görmek için de. Annem 8'di. İşte asıl derecem. Bu çizgilerin sebebi zeki olduklarından daha fazla çalıştırılmalarıydı. Bu ülkede kimse 8'lere acımazdı. 8'ler üst seviyelerde bile olsalar daha çok çalışmaya mahkumdular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
10
Science FictionEğer son derece güzelseniz 5. katta, sporcuysanız 6. katta, sanatkarsanız 7. katta, zeki ve becerikliyseniz 8. katta, eğer bunların çoğuna ya da birden fazlasına sahipseniz 9.katta, bunlardan birkaçına sahip ve zenginseniz 10. katta kalırdınız. Eğer...