Bölüm-20: Not

14.6K 1K 336
                                    

Bu bölümü erken yazdım, lütfen bunu fark edin.  Bu tüm sabah bununla uğraşmama ve birkaç azara neden oldu da o yüzden yani :)

Umarım bölümü beğenirsiniz. Yorum yapmayı unutmayın ve okumada kalın...

Ve bu arada @edanurevik cok güzel bir resim çizmişti son sahneyi canlandiran ama buraya yüklenmiyor bu yüzden üzgünüm :(((

" Nicola!"

Bir çift mavi göz burnumun dibinden bana bakıyordu. Bu mavi gözler Rosie Parker'dan başkasına ait değildi.

" Sonunda! Rockelle, Nicola uyandı."

Rockelle koşarak yanıma geldi. Boynuma sarıldı. " Oh Nicola, seni o halde görünce ne kadar korktum bilemezsin."

Cevap vermek istiyordum ama çok yorgundum. Gözlerimi kapadım ve uyudum. Sadece uyudum.

Hiçbir şey düşünmeden. Uzun süredir yapmam gereken şey.

Tekrar gözlerimi açtığımda aynı yerdeydim. Tiksindirici  yeşil renkli duvarlarla çevrili ve çeşitli sağlık gereçleriyle dolu bir yerde. Revir. Sanırım burada uyumaktan fazlasını yapmıştım.

Bu sefer odada bir hemşire vardı. Yanımda durmuş serumumu yeniliyordu. Bakışlarımı ona çevirdim. Uyandığımı görünce bana kaçamak bir gülümseme gönderdi. Sonra gülümsemesini söndürdü ve işine döndü.

Sağlık görevlileri 8 veya 9.kattan seçilirdi. 10 dışında hangi katta olursanız olun fakir olacağınız için bu kızın muhtemel hayatını tahmin edebiliyordum. Okuldan birçok kişiye göre fazla yeteneği olmasına rağmen değersiz bir seviyeyle mezun olmuştu - 10'lar diğer katlardakilerin meslek seçimlerini yaparlar ve 10'lar arasında 5., 6, ve 7. katlar daha ilgi çekicidir-. Sonra yerleşebileceği en iyi yerlerden birine yerleşmişti ki bu da okul hayatında iyi bir yalaka olduğunu gösteriyordu. Evet, bir 8 veya 9 iseniz yerleşebileceğiniz en iyi yerler hastahanelerdi. Ama hastahanede çalışan bir kadın bile, bir keresinde bana günde sadece beş saat uyuma haklarının olduğunu söylemişti.

Tabi daha iyi bir yalakaysanız hükümet bürolarında da çalışabilme şansınız vardı, abim bunu başarmıştı. Aksi halde rutubetli bir fabrika köşesinde nasır tutmuş ellerinizle tüm ömrünüz boyunca çalışırdınız. Annem gibi.

Gözlerimi dışarıyı görmek umuduyla pencerelere çevirdim. Revirin pencereleri kapalıydı ve perdeler sımsıkı çekilmişti. Hemşireye camları açıp açamayacağını sordum. O perdeleri ve pencereleri açarken güneşi sevdiğimi düşündüm. Bu sevgimi de yıllarca karanlık bir fabrikada çalışmış annemin, dışarıda yağmur yağarken bile camları açma hevesine borçluydum.

Gülümsedim ve" Teşekkür ederim." dedim kadına. Kadın da bana gülümsedi ama bu önceki gülümsemesi gibi kaçamak değildi.

" Buraya getirildiğinde çok kötüydün, kanlar içindeydin." dedi sonra. " Nasıl düşüp kafanı vurmayı başardın?"

Hemşireye gülümsediğimden midir nedir, birden çenesi açılmıştı. Bundan rahatsız değildim gerçi, konuşmak iyi gelebilirdi.

O aralığa girip orada düştüğümü söyleyip söylememekte kararsız kaldım. Belki çatı arasında düştüğümden haberleri yoktu. Derek ve Lydia beni kendileri getirmiş olabilirlerdi. Sonra konuştuğum kişinin basit bir hemşire olduğunu hatırladım, öğrense bile bir şey yapamazdı.

" Ayağım takıldı. "dedim. Sesim boğuk boğuk çıkıyordu. " Sonra da dengemi kaybettim. Gerisini bilmiyorum."

" Kafana çivi girmişti. Gerçekten kötü görünüyordun. Neyseki şimdi gayet iyisin. "

10Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin