23.000+ okuma. Tüm okuyuculara sonsuz teşekkürler :)
Bu bölümde hatalar olabilir -her konuda-, biraz aceleye geldi doğrusu. Yine de beğenmenizi umut ediyorum. Ve yorum yapmanızı tekrar rica ediyorum.
Media: Nicola Keltz -
Okumada kalın...
Okul üniformasını üzerime geçirirken kendimi çok mutlu hissediyordum. O okulu özleyeceğimi ben bile düşünmezdim ama yalnız kalmak daha çok düşünmeme sebep oluyordu. Ve düşündükçe birilerine duyduğum öfke katlanarak artıyordu.
Yere eğilip mavi bavulumu odamın kapısına kadar taşıdım. Oda kapısının önünde annem beni bekliyordu.
" Günaydın." dedim yüzümde kocaman bir gülümsemeyle.
" Ben de seni uyandırmaya geliyordum. Sana da günaydın."
Annem eliyle açık bırakmış olduğum saçlarımı düzeltti. " Keşke baban da bu kadar büyüdüğünü görebilseydi." dedi sonra dudağında acı bir tebessümle.
Babam.. Keşke ben de onu görebilseydim. Kim bilir ne haldeydi?
" Neyse bunu boşverelim. Kahvaltını hazırladım Nicola. Kahvaltı ettikten sonra Damon seni okula bırakacak."
Annem kendi odasına doğru ilerledi. İşe gidecekti ve hazırlanması gerekiyordu.
Bense bavulumu Damon'un görmesini umarak yukarıda bıraktım ve aşağı kata, mutfağa gittim. Annem elinden geldiğince iyi bir kahvaltı hazırlamıştı. Masada kaliteli sayılabilecek beyaz bir ekmek, birkaç zeytin, yeşil bir peynir - burada her renkten peynir bulabilirdik. Her renk ayrı bir tat vermekle birlikte fiyatları da farklı farklıydı. Yeşil olan çok da pahalı sayılmazdı.- bir yumurta, birkaç tekin - salatalığa benzeyen mor ve ekşimsi sebze - ve bir kurabiye vardı.
Masaya oturup hızlıca önümdekileri yedim ama kurabiyeyi sona sakladım. Sonra bu avuç içim kadar olan kurabiyeyi aldım ve elimde çevirerek inceledim. Üzerinde bonibonlar vardı ve muhtemelen masada gördüğüm her şeyden daha pahalıydı.
Damon ile küçükken para biriktirmeye çalışırdık, kurabiye alabilmek için. Bize verilen paraları hiç harcamazdık. Bir senenin sonunda biriktirdiklerimizi birleştirip ancak bir kurabiye alabilirdik -ki o kurabiye elimdekinin yanına bile yaklaşamazdı. İşte o zaman kurabiyeyi masaya koyar ve yemeden önce ona uzun uzun bakardık. Ben ona bakıp hayal kurardım ama Damon ne düşünürdü bilmiyorum. Belki de nasıl iyi bir hayata kavuşabileceğini ta o zamanlarda planlamıştı.
Aklıma gelen bu hatırayla tebessüm ettim. Belki de hüzünlenmem gerekiyordu ama hayatımda üzülecek çok şey vardı. Bu yüzden de daha fazla beklemeyip kurabiyeyi ısırdım. Nefisti.
Damon'un merdivenlerden aşağı inme sesini duyunca kurabiyeyi hızlı hızlı yedim. Ne de olsa bunlardan okulda çok vardı.
Mutfaktan çıktım ve Damon'un yanına gittim. Bavulumu indirmişti. Bu sırada annem de yanımıza gelmişti.
Anneme sıkıca sarıldım. " Seni özleyeceğim anne."
" Ben de seni küçüğüm."
Çantamı sırtıma alıp kapıdan çıkmak üzereydim ki Damon önüme bir adım atarak beni engelledi.
" Ne?" dedim. Ne yapmaya çalışıyordu gerçekten de?
" Bana vermek istediğin bir şey var mı 'küçüğüm'?" Sanırım ne yapmaya çalıştığını anladım. Ama olmaz Damon, o artık benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
10
Science FictionEğer son derece güzelseniz 5. katta, sporcuysanız 6. katta, sanatkarsanız 7. katta, zeki ve becerikliyseniz 8. katta, eğer bunların çoğuna ya da birden fazlasına sahipseniz 9.katta, bunlardan birkaçına sahip ve zenginseniz 10. katta kalırdınız. Eğer...