Arkadaşlar önceki bölüme yaptığınız yorumları okudum ve o kadar mutlu oldum ki! Gerçekten bu kadar sevdiğinizi bilmiyordum. Yazmam konusunda yorumlarınız beni motive etti, buradan hepinize teşekkür ediyorum.
Tiuve'nin ay ışığıyla aydınlanan karanlığında yavaş yavaş yürüdüm. Gecenin geç bir saatinde gemime geri döndüğümde, daha güverteye yeni adımımı atmıştım ki Asia yanımda bitti.
"Tiuve hükümetinden bir elçi gelmeyeceği anlaşıldı Nicola." dedi. "Bugün bir Tiuve memuru peşinde dronelarla filomuzun kaydını almaya geldi. Ona hükümet temsilcilerinden biriyle görüşme talebimiz olduğunu ilettim ama tek görüşmek isteyen biz değilmişiz ve bu yüzden bizi bir sıraya soktu." Asia bir yandan elindeki kağıtları gözleriyle tarıyordu.
"Yine de görüşebileceğimize göre bu iyi bir haber."
Asia elindeki kağıtlardan gözlerini kaldırdı. " 107. sıradayız."
"Ne?"dedim afallayarak. Bu, bütün planların aksayacağı anlamına geliyordu. "Peki ne zaman sıra gelirmiş?"
"Ah, bu hiç belli olmazmış."
Nefesimi sıkıntıyla dışarıya verdim. "Örgüte durum güncellemesi yapsak iyi olur."
Olayların bu şekilde ilerlemesi can sıkıcı bir durumdu. Ellie'de durumlar çok kırılgandı. En küçük bir hata Ellie'nin kaderini bütünüyle değiştirebilirdi.
Gıcırdayan tahtalara basa basa kaptan kamarasına doğru ilerledik. Örgütle bağlantımızı sağlayacak cihaz kaptan kamarasındaydı. Geminin kaptanı 45 yaşlarında, göz kenarları derin kırışıklarla dolu, denizde geçirdiği günlerden ötürü koyu tenli ve sakallı bir adamdı. Deniz yolculuğumuz boyunca bize pek çok denizci hikayesi anlatmıştı. Hikayelerin pek çoğu garip bir şekilde Ellie'ye bağlanıyordu ama Ellie hükümetiyle ilgili alaycı sözler ve iğneleyici ifadeler içerdiği için biz bu hikayeleri o kadar da garip bulmamıştık .
"Durum güncellemesi yapmamız gerekiyor."
Kaptan, kamarasının önündeki bir iskemlede oturmuş bir şeyler tüttürüyordu. Yüzlerimizi aydınlatan tek şey ay ışığıydı ama biz Asia ile birlikte kaptan kamarasına girerken başıyla izin verdiğini görebildim.
Kamaranın köşesinde eski bir kilimin altındaki gizli bölmeden kara bir kutu çıkardım. Kaptanın masasındaki notlarını bir kenara ittim ve kutuyu masaya yerleştirdim. Cihazı kutusundan nazikçe çıkardım. Mekanizmasını yine çok dikkatli bir şekilde kurdum. Mekanizmayı kurduğumdan emin olduğumda küçük mikrofona konuştum.
" Alo! Alo, duyuyor musunuz? Ben 016."
" Evet, duyuyorum. Ses geliyor mu?"
" Duyuyorum. 015'i çağırır mısınız, 015..."
Elbette iletişim kurmanın daha teknolojik yolları vardı. Ama konuşmalarımızın dinlenmesi ve hatların kesilmesi ihtimaline karşılık gizli bir hattı bu. Kodlar kullanmamızın sebebi de buydu.
Birkaç dakika sonra Damon'un sesi geldi.
" 016. Nasılsın? Vardınız mı?"
" İyiyim. Bugün öğlende vardık. Sorunumuzu haber vermek için iletişim kurdum. Tiuve temsilcisi bizi kabul etmiyor, daha doğrusu temsilciyle görüşmek için sıraya sokulduk ve 107. sıradaymışız." dedim Asia'nın onaylayan bakışları altında. " Ne yapmalıyız?"
" Bu pek iyi olmadı. Ama burada işler şimdilik yolunda. Yine de temsilcileriyle görüşmenin bir yolunu bulmanız gerekiyor."
" Tamam 015. Herhangi bir gelişmede durum güncellemesi yapacağım. Görüşürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
10
Science FictionEğer son derece güzelseniz 5. katta, sporcuysanız 6. katta, sanatkarsanız 7. katta, zeki ve becerikliyseniz 8. katta, eğer bunların çoğuna ya da birden fazlasına sahipseniz 9.katta, bunlardan birkaçına sahip ve zenginseniz 10. katta kalırdınız. Eğer...