5. Bölüm
"Kaç para lan bir siyah gece?"
Su.
Sebze.
Esmer Ekmek.
Haşlanmış yumurta.
Egzersiz.
Hayatım. Mahvoldu.
Diyetisyenden dönerken tek düşünebildiğim bu. Omuzlarımı düşürmüş Ömer ve Görkem'in arasında sızlayan bacaklarımla sessizce yürürken kendimi dünyanın en mazlum insanı gibi hissediyorum.
Bitirdiler bizi olric.
"Bu kadar üzülme," diyor Görkem. "İlk haftayı atlattıktan sonra her şey daha kolay oluyor. Gerçekten." Ona 'lütfen öl' bakışımı attığımda hafifçe gülümsüyor. "Birkaç kilo verince modun da yükselecek. Kilo verebildiğini görmek insanı daha fazlasını yapabileceğine inandırıyor."
"Lütfen. Öl." Bakışlarımın anlamını kavrayacak zekâsı olmadığını hatırlayınca yüksek sesle söyleme gereği duydum. Zayıflamayı tabii ki istiyorum ama bunun için o kadar şeyden fedakârlık edebileceğimden emin değildim. Diyetisyende erkeklerin yanında tartıya çıkmak biraz zoruma gitti, yalan yok. 1,65 boyunda 72 kilo bir kız olduğumun, vücudumun %27 sinin yağ olduğunun konuşulmasından falan hoşlanmadım. Kadın bana kilo vermekten ziyade vücudumdaki su, yağ, kas oranını dengelemeyi önemsememizi bunu yaparken zaten zayıflayacağımı anlatırken sürekli Görkem'e baktım. Ukala ya da alaycı bir bakış yakalasaydım çıngar çıkaracaktım ama yakalayamadım. Kesin ben ona bakmıyorken pıs pıs güldü pislik. Hiç güvenmiyorum bu çocuğa.
Bazı insanlar tontik olsa bile sıkı oldukları için hantal ya da ayı gibi falan görünmüyorlar. Ama iş bana gelince öyle değil. Göbeğim, kollarım, bacaklarım o kadar yayık ki. Birine el salladığımda pazılarımın olması gereken yer aşağı uzayıp şılık şılık ediyor.
Size de oluyor mu böyle şeyler? Olmuyor mu? Neden, zayıf mısınız?
İnşallah sabah 100 kilo uyanırsınız.
Her neyse, diyetisyen bu sorunum için fitness yapmamı önerdi ama diyetisyenin bilmediği şeyler var.
Fitnisstrofobi var bende. Alet görünce yere çöküp ağlamaya başlıyorum.
Erkeklerin kafa kafaya vermiş konuşuyor olmalarına sinir olmam gerek ama elimde hayatımı kökünden değiştirecek bir diyet listesi varken başka bir şeyle uğraşacak gücü bulamıyorum kendimde.
Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak tontiklerim.
Bir daha o eski, mutlu kız olamayacağım. Verdiğim her kiloyla birlikte ruhumdan, neşeli kişiliğimden bir parçayı toprağa gömecek ve kaybolan ruhumun yasını tutacağım....
Acaba zayıflamasam mı ben? Hem belki Arda Biscolata tontik kız seviyordur. Belki göbüşümün şılık şılık edişi onu baştan çıkarır ve benimle siyah bir gece geçirir. Sonra evlenmek zorunda kalırız. Sonra ben ona her gün makarnayı, ekmeği dayar şişiririm ve artık hiçbir kız onu beğenmeyeceği için beni bırakmak gibi bir seçeneği kalmaz.
Sonuçta ben onu tontikte severim. Biliyorsunuz göbüşlerle sorunum yok.
Arda Biscolata kafamdan geçenlerden habersizce bana doğru havalı bakışlar atarak gelirken gözlerimi süze süze ona bakıyorum. Çocuğa nasıl kafayı taktıysam istediğim zaman kanlı canlı karşıma dikebiliyorum. Dokunsam tutacağım o derece gerçek görünüyor.