(Gelin hep birlikte hikayeyi birinci bölümden başlayarak tekrar okuyalım çünkü vefasız kapkek Yağmur'u bize unutturmak için her şeyi yaptı... Kapkek kötü biri tontiklerim... Ama artık güç bende. Bir daha ayrılmayacağız... -Yağmur)
14. Bölüm
"I'm back bitches"
İğrenç sabah alarmı derin uykumun içine sızarak beni rahatsız ederken başımı yastığımın altına sokup sesi yok saymaya çalışıyorum. Sanki aylardır uyuyor gibiyim. Aylardır buralarda yokmuşum, unutulmuşum gibi hissediyorum. Sanki Fettaniyeler Diyetnaz Kancık'ın ruhu memnun olsun diye beni kanlı bir geceyle kurban etmiş, tontiklerim adımı sanımı unutmuş, kaybolup gitmişim gibiyim bu sabah... Üzerimde ölü toprağı var resmen. Sabah alarmı, "Kalbimi kırdın bin defa," diye halayla disko bar karşımı tuhaf bir ritimde şarkısını çalarken, "Ölmedim lan ben," diye kendimi yataktan aşağı yuvarlıyorum. Düşüşüm sarsıcı olsa da uyanmamı sağlıyor. Odamın ortasında duvara boş boş baktığım bir dakikanın ardından alarmımı kapatıp banyoya geçiyorum. Yüzümü iyice yıkadıktan sonra pijamalarımı koşu eşofmanlarımla değiştirip evden çıkıyorum. Görkem Uğursuzu gördüğümde üzerimdeki ölü toprağı bir toz bulutu halinde göğe yükseliyor ve Yağmur Kocaman geri dönüyor tontiklerim!
"Senin derdin ne lan!" diye bağırıyorum karşıdan Görkem'e. Saat sabahın yedi buçuğu. Yağmur Kocaman aç, uykusuz, platonik ve kızgın. Alnımda neon ışıklarla YAKLAŞMAYIN YER yazıyor. Kızgınlığımın sebebini unuttuysanız hatırlatayım. Görkem uğursuz ve akılsız dostu Ömer Ömçük Biskolata yârimle bin bir zorlukla ayarladığım buluşmamı sabote ettiler. Yağmur Kocaman bunu unutacak mı sandınız?
"Sana da günaydın Kocamancığım."
"Sana bir kocarım görürsün uğursuz gopçuk! Sizin ne işiniz vardı dün orada! Hadi Ömer'i anlarım, sen ne alakasın be!"
Tüm deliliğime karşı tepkisizce, "Öfke yağ yakıyor mudur acaba?" diye sorunca kararlı ve öfkeli duruşum birden paramparça oluyor.
"Öyle mi? Ay dur biraz daha bağırıcam," deyip tekrar yükseliyorum. "Seni anan yanlış doğurmuş biliyor musun? Bir parçan içeri de kalmış kesin beynindir o. Ondan böyle akıl yoksunu manasız sümük gibi bir şey olmuşsun. Sıfatındaki yamukluk da bu sebepten kesin bak kafanın arkası içe göçmüş niye, yok çünkü beyin yok doğal olarak düşünme yetin de yok e ne olacak böyle mal mal dolanacaksın ortada. Tamam canım dolan Allah da seni böyle yaratmış hakaret etmiyim diyorum ama niye benim etrafımda dolanıyorsun beyinsiz sümük. Serçe parmağa çarpan pis sehpa. Tebeşir gıcırtısı!" Başımı şöyle bir savurup nefesleniyorum. "Oh, rahatladım vallahi.
"Güzel, şimdi 20 tur koş bakalım."
Katilimin yüzüne boş boş bakıyorum. 20 tur babana koştur sen kertenkele kakası. Arkamı dönüp kendi içimde makul bir hedef belirleyerek önce koşumu sonra da ip atlama ayinimi tamamlayıp kutsal ruha Görkem uğursuzu gelin etmenin planını yapıyorum ama bunu gündüz gözüyle yapamayacağım için detayları düşünüp kusursuzlaştırmak üzere bu fikrimi rafa kaldırıyorum. Sonra Görkem'e bir kez bile bakmadan evime dönüyorum. Tek derdim güzel bir duş ve dinlenmekken Ömer Ömçük beni yakalıyor.
"15 dakika içinde hazır ol. İşimiz var seninle."
"Adam mı öldüreceğiz?"
"Hayır."
"Banka soyup yurt dışına mı kaçacağız?"
"Ne zırvalıyorsun Yağmur?"
"Arda evlilik teklifi etmek için gelmemi mi bekliyor?"