8.Bölüm
"Terleyen Bıyıklar"
Günde 3 litre su içmeniz gerektiğini biliyor musunuz? Diyet yüzünden de değil. Her insanın su içmesi gerektiğini, bol su tüketmenin vücudunuzu genç ve sağlıklı tuttuğunu, bunun yanı sıra zayıflamaya yardımcı olduğunu? Biliyorsunuzdur. Herkes bilir. Peki kaç kişi bunu cidden uygular?
Ben birkaç gündür uygulamaya çalışıyorum. Annem sabahları odama birer buçuk litrelik iki şişe koyuyor. Soğuk içmeme de izin vermiyor! Neymiş, soğuk su bana yaramıyormuş, hemen boğazlarım şişiyormuş, miş miş de muş muş! Ne soran çiçiçuv, ne gören çiçiçuv aman hop zilaley hey ha!
Şarkının devamı ben de hep kısssııır olarak geliyor o yüzden oralara giremeyeceğim tontik kardeşlerim. Su diyorduk değil mi? 3 litre, aynen.
Bakın içmeye çalışıyorum. İlk bir buçuk litre kolay gidiyor. İki litreye kadar da zorlanmıyorum ama sonrası kahır, sonrası ebedi bir ızdırap, sonrası wc...
İnsan saatte 3 kere tuvalete gider mi arkadaşım? Yukarıdan içiyorum suyu anında aşağıdan fışılıyor. Ne anladım ben bu işten? Şimdi yine gecenin bir yarısı yatağımda ikinci şişede kalan suyla baş başayım. Şişeye kötü kötü bakıyorum belki kendini imha eder diye ama ne yok oluyor ne de azalıyor kahpe. Oysa bir ara pisişik güçlerim olduğuna dair inancım baya kuvvetliydi benim. Zihin gücüyle iki bardak suyu çıkaramıyorsam hayatımdan neye yarıyor bu güçler? İlle Sammy gibi şeytanların en yollusunu bulup burundan kanını mı çekelim istediğimizi yapabilmek için? Kafam yine gidiyor bakın. Karnıma hafif hafif açlık krampları vururken su içmekten guluk guluk eden mideme biraz daha su sokacağım derken yedim kafayı. Uyuyacağım, diyet psikolojisinden uyuyamıyorum da. Sanki o suyu içmezsem yarına 3 kilo fazla uyanacağım.
Ne yaptınız lan bana!
Hırsla telefonuma uzanıp hayatımın hatası suçlarımın cezası Görkem Uğursuz'un numarasını buluyorum.
-Allah senin belanı versin.
Attığım mesaja alıcı gözle bir bakıp tatmin olmuş bir halde geriye yaslanıyorum. Geçirdiğim zor ve sancılı süreçte Görkem Uğursuz'a sarmak bende terapi etkisi oldu. Adama istediğim gibi sayıp sövüyorum, hiç aldırmıyor. Hayır niye aldırmıyorsun, hıyar? Biri bana Görkem'e söylediklerimin birazını söylese kafayı yerim ama Uğursuz beni yok saymakta oldukça başarılı. Olmayan birinin söylediklerine de aldırmıyor haliyle. Sonra benim terapi sinir kriziyle sonuçlanıyor. Tekrar küfredip rahatlıyorum, tekrar karşılık alamayıp sinirleniyorum. Çelişkiler yumağı gibiyim. Neye kızdığımı bilmeden öfke kusuyorum tüm kasabaya.... Farkında mısınız diyete başladığımdan beri daha felsefik bir insan oldum.
Size Felsefik Kilosavar'dan bahsetmiş miydim? Felsefik Kilosavar bir insan değil hayır, bir sendrom!
Tontik kişisi kilolarıyla vedalaşmaya hazır değilse, yine de kilo kaybediyorsa Felsefik Kilosavar ortaya çıkar. İki tip sonucu vardır; Tontik kişisinin tüm duyularını anlamsız bir ilhamla doldurup ortalıkta tontik kişinin şairane olduğunu sandığı ama aslında bir bok olmayan cümleler silsilesiyle konuşturup durur. Tontik kişisini bu değişimin iyi olduğuna ikna eder. Daha mantıklı, daha yetenekli, daha edebi bir kişilik olduğuna inandırır ve artık kilo vermesinin önemsiz bir detay olduğuna düşündürür. Ya da sizi geberene kadar kilo savmanız konusunda ele geçirir ve öldürür.
Ben sanırım ilk seçenekte ele geçirilmek üzereyim. Gencim, güzelim, yetenekliyim diyetin ağzını neden kırmıyorum? Neden Diyetnaz Kancık'ın büyüsünün pençesinde debelenmekte ısrarcıyım? Neden beni beğenmeyen adamın ağzına ayağımı sokmuyorum? Ayy, Arda'ya kıyamam kii.