1. BÖLÜM

126K 2.1K 133
                                    

İNGİLTERE

1630

"Korkuyor musun?"

Katherine müstakbel kocası Simon'a baktı. "Elbette, hayır. Sadece endişeliyim. Evden ilk defa bu kadar uzaktayım," dedi.

Bu doğruydu. Katherine haddinden fazla güzel olduğu için Lord Worhington onun dışarı çıkmasına çok nadir izin verirdi. O nadir zamanlarında da yanında muhakkak en az iki refakatçi bulunurdu. Şimdi amcasının sıkı yönetiminden kurtulmuştu. Kendini özgür ve yeni doğmuş gibi hissediyordu. Bunların hepsini biricik teyzesi Daphne'ye borçluydu.

"Endişelenme, bundan böyle sana ben bakacağım. Kimse sana zarar veremeyecek," dedi Simon kendinden emin bir şekilde.

"Biliyorum," Katherine söylediğinin yalan olduğunu biliyordu. Eğer amcası onları yakalarsa Simon'ın başını gövdesinden ayıracaktı. Kendisini de bir manastıra kapatırdı kesinlikle.

"Güzel şeyler düşünebilirsin. Mesela, gelecekte doğacak olan çocuklarımıza anlatacağımız aşk hikayemiz. Soğuk bir akşamda, tüm ailenin şömine karşısında oturmuş, aşk hikayemizi dinleyişlerini zihninde canlandırabilirsin. Ben hep öyle yaparım, ve bu bana çok huzur verir." derken Simon'ın yüzünde, bulundukları durumun aksine tatlı bir gülüş vardı.

Buna karşın Katherine gözlerini devirmemek için büyük bir çaba sarf ediyordu. Kaçmanın hiçbir romantik yanı olmaması gibi, ortada anlatacak bir aşk hikayesi bile göremiyordu. Ona göre Simon sadece onun amcasından kurtuluş biletiydi, o kadar. Bu evlilik sadece mantık üzerine kurulacak, zaruri bir olaydı. İçinde aşk barındırmıyordu, fakat Simon'ın hevesini kırmak istemediği için çenesini kapalı tuttu.

Evinden kaçalı yaklaşık üç saat olmuştu ve İngiltere'nin kuzeyine kaçmışlardı. Böylece Lord Worhington -yani amcası- düşman topraklarına yaklaşmayı göze alamayacaktı. Yeterince uzaklaştıklarında bir kilisede evlenecekler, sonrasında bir süreliğine Simon'ın kuzeninin evinde yaşayacaklardı.

"Sence kuzenin bizi evine kabul edecek mi?" diye sordu Katherine kuru bir sesle.

Simon'ın kaşları çatıldı. "Evet, edecek. Bana can borcu vardı."

Katherine kaçtıklarından bu yana ilk defa mantıklı düşünüyordu. Halkın gözünde adı çıkmış bir fahişe olarak kalacaktı, ama bunu dert edecek değildi, çünkü artık orada yaşamayacaktı. Lord Worhington içinde pek üzüldüğü söylenemezdi. Sonuçta o, bunca yıldır Katherine'e kötü davranmış, en sonunda onu hiç istemediği ahmak ve kadın düşmanı bir Lord ile nişanlanması için zorlamıştı. Katherine'in asi ve inatçı tavrı yüzeye çıkmış, onu şimdi ki bulunduğu konuma getirmişti işte; Neil Thompson'ın oğlu Simon Thompson ile kaçıyordu.

Zavallı Daphne teyze, diye düşündü. En çok üzülen o olacaktı. Zira seven tek kişi oydu. Elbette hakkında söylenecek tüm hakaretleri dinleyip, üzüntüsünden kahrolacaktı. Teyzesi kaçmasına yardım etmişti, çünkü acımasız Lord Edward'ın, Katherine'e kötü davranacağını biliyordu. Ona yiyecek hazırlamış, atlar ve bol miktarda da para vermişti. Hatta hatıra olarak topraklarının simgesi olan, güneş şeklinde bir kolyeyi de  gideceği sırada avucunun içine sıkıştırmıştı. Şu an onu boynundan koparıp atmamak için kendine zorla hakim oluyordu. Çünkü nihayet geride bıraktığı, ona kötü anılardan başka hiçbir şey çağrıştırmayan o lanet toprakları hatırlamak istemiyordu. Takmasının tek nedeni, teyzesinden ona kalan tek şeyin bu kolye olmasıydı.

Katherine sırf dikkatinin dağılması için başka bir sohbet konusu açtı. "Niçin kuzenin sana can borcu var?" Gözlerini yola sabitlerken aklından birçok düşünce geçiyordu. Bu sadece onlardan bir tanesiydi.

Ateş ve BarutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin