15. BÖLÜM

37K 1.5K 60
                                    

Kingston, etrafına toplananlara telaşla yoldan çekilmelerini ve birilerinin Cameron'ı çağırmalarını istiyordu. Katherine ise acı içinde başını hala Kingston'ın göğsüne bastırmaya devam ediyor, vücuduna batan kıymığın hissettirdiklerine karşı yüzünü buruşturuyordu.

Kingston, aceleyle mutfağın ortasına ilerleyerek onu bir sandalyenin üzerine dikkatli ve yavaş bir hareketle bıraktı. Dizlerinin üzerine çömelmişti. Bakışlarını genç kıza çevirdiğinde, gözlerinde korku ve endişenin hakim olduğu açıkça belli oluyordu. "Sen iyi misin?" diye sordu hemen.

"İyiyim, biraz acıyor ama önemli değil,"

"Üzgünüm, Cameron hemen ilgilenecektir." diyerek ellerini terden sırılsıklam olan saçlarının arasına geçirdi ve onlara telaşla bakmakta olan Effie'ye çevirdi başını. "Cameron nerede?"

Effie telaşla kısa bir an ne diyeceğini bilemezmiş gibi ona baktı. Ardından yanındaki kızı omzundan tuttu. "Annabel, gidip annemi bulabilir misin? Ona acilen buraya gelmesini söyle." Kız ona olumlu bir şekilde başını salladıktan sonra hızla yanından ayrılmıştı.

Kingston'ın endişeli halini gören Katherine, onu sakinleştirmeye çalıştı. Elini omzuna koyarak, "Bu kadar telaş yapmana gerek yok, Kingston. Ben iyi olacağım, sadece ufak bir kıymık." diyerek birazda olsa rahatlamasını istedi.

"Acı çekiyorsun, Katherine."

"Katherine mi?"

Katherine parmak uçlarına kadar buz kesmiş, tüm acısını o anda unutmuş gibi Kingston'a korkuyla irileşen gözleriyle bakakaldı.

İkisi de susup bir şey söyleyemeyince Effie dayanamayarak sorusunu yineledi. "Katherine kim?"

"Katherine..." diye başladı, ama genç kız hemen araya girmişti bile.

"Tabii ki de hiç kimse, Kingston telaştan ismimi unutmuş olmalı, değil mi? Kingston?" derken ona beklentiyle baktı.

"E-evet, telaştan ne dediğimi bilmiyorum ben."

"Görünen o ki, Kingston senin için gerçekten çok korkmuş Mary." dedi Effie Katherine'e imalı bir şekilde gülümseyerek. "Şu haline bir bak, Kingston. Alt tarafı bir kıymık, Katherine'in iyi olacağına eminim."

Karnından vücudunun üst bölgelerine doğru yayılmaya başlayan yakıcı sıcaklık Katherine'i etkisi altına almıştı. Utançla dudaklarını birbirine bastırırken bakışlarını Kingston'dan ayırdı ve arkada duran Effie'ye gözlerini genişleterek baktı. Başını belli belirsiz her iki yana doğru sallarken, Effie'ye bunun doğru olmadığını söylemek istercesine baktı. Ama Effie'nin tek cevabı gülümseyerek omuzlarını silkmek olmuştu.

"Elbette onun için endişeleniyorum, Effie. O benim arkadaşım." Bu sözler Katherine'i rahatlatmalı mıydı? Çünkü hiç öyle hissetmiyordu. Hatta aksine, Effie'nin başlattığı bu saçma konu kapanmadıkça yavaş yavaş yerin dibine girecekmiş gibi hissediyordu. 

Effie kollarını göğsünde birleştirerek, "Nasıl oldu bu?" diye sordu.

Kingston, "Ormandaydık, geri dönüş yolunda oldu. Mary ayakkabılarını giymiyordu."

"Evet, kesinlikle dikkatsiz bir davranıştı." Katherine başını sallayarak bu aptallığı için içten içe kendine kızdı. Böylesine bir karmaşa yaratmak istememişti. Kingston'ın aşırı tepkisi durumu daha kötü hale getiriyordu. Alt tarafı bir kıymıktı işte.

"O zaman Kingston yanında olduğu için şanslıydın." derken Effie'nin sesinde yine o sinir bozucu ima vardı. Katherine binlerce iğnenin aynı anda kendisine battığını hissediyordu. Tanrım, Effie lütfen artık beni Kingston'a karşı utandırmayı kes, dedi içinden.

Ateş ve BarutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin