Bugün havanın tuhaf bir ağırlığı vardı.
Katherine taşıdığı ağır patates çuvalını kilerin köşesine yerleştirirken tek düşündüğü şey, birkaç gün önce Jensen'le festivalde yaşadığı rahatsız edici yakınlaşmaydı. Artık adam onu rüyalarında da rahat bırakmıyordu; sürekli ondan kaçıp kurtulmaya çalışıyordu. Ama gel gör ki, bu kovalamacaların sonu bile hep onun kollarında bitiyordu. Bu adamı anlamakta gerçekten güçlük çekiyordu. Ona ne yapmaya çalışıyordu? Durum son zamanlarda öylesine karmaşık bir hal almaya başlamıştı ki, yan yana geldiklerinde aralarında oluşan bu şey, her neyse Katherine'in hiç hoşuna gitmiyordu. Ona yaklaştığında kendi içinde hissettikleri, ona dokunuşları...
Genç kız doğrularak yorgunlukla omzunu ovaladı. Bugün sabahtan beri mutfaktan hiç çıkama fırsatı olmamıştı. Nasıl olabilirdi ki? Bunu o seçmişti. Kendi işlerini Effie'ye, onun işlerini de kendisi devralmıştı. Bunun sebebiyse, elbette ki Jensen'la karşılaşmamaktı. İşe yaramıştı da. Festivalden sonra onu bir daha hiç görmemişti. En iyisi böyle, diye düşündü içinden. Zaten onunla karşı karşıya gelse nasıl davranacağını bilmiyordu. Öfkeliydi, ama aynı zamanda da aralarında gerçekleşen tehlikeli yaklaşma her şeyi bir anda değiştirmiş gibiydi, yine! Gölde de bu durumun bir benzerini yaşamışlardı. Ve işin kötü kısmı, Katherine bu iki olayı düşündüğünde, ayak uçlarından başlayan bir sıcaklığın tüm bedenine amaçsızca yayıldığını hissediyordu. Peki, ya onu küvette öpüşüne ne demeliydi?
Katherine tüm bunları düşünürken utançla gözleri irileşti. Omzunu ovalayan eli ensesine doğru yükselirken başını hafifçe iki yana salladı. Bu yaşanılanlar sadece bir saçmalıktan ibaretti ve emindi ki hiçbir anlamı yoktu; ne onun için, ne de kendisi için. Bunların hepsi Jensen'in onu sinirlendirmek için yaptığı şeylerdi.
Diğer tarafta mükemmel bir kalbe sahip olan, centilmen Kingston vardı. Onunla birlikteyken öyle çok eğleniyor ve rahatlıyordu ki, Katherine onunla başka bir yerde ve başka zamanda karşılaşmış olsaydı daha farklı olabileceğini düşündü. Hayatı boyunca hiç böylesine mükemmel bir adam tanımamıştı. Ona karşı olan bakışları, konuşmaları ve en çokta davranışları... Kendini gerçekten çok değerli hissediyordu. Bir kadının sevebileceği tüm özellikler onda fazlasıyla vardı. Ama derinlerde bir yerlerde biliyordu ki, bunun arkadaşlıktan daha öteye gitmesi imkansızdı. Katherine dün gece dans ettikleri sırada yaptıkları konuşmadan bunu anlamıştı. Kingston ondan hoşlanıyordu, ve belli ki onun buradan bir gün gidecek olma düşüncesine üzülüyordu.
Yerleştirdiği çuvalın üzerine otururken hüzünle, Üzgünüm Kingston, dedi. Kalbini asla birlikte olmayacağını bildiği bir adama kaptıramazdı; çünkü eninde sonunda buradan ayrılacaktı ve ikisi için görünen bir gelecek yoktu. Bu durum genç kızı üzdü ama elinden ne gelirdi ki? Hala deli gibi buradan ayrılmak istiyordu. Ve en çok korktuğu şeyse, günler geçtikçe kendini buraya daha da bağlanıyormuş gibi hissediyor olmasıydı. Effie, Cameron, Kingston... Gerçekten çok içten bağ kurmuştu bu insanlarla ve bir gün buradan ayrıldığında, arkasında bıraktığı insanları özleyeceğini biliyordu.
Derin bir nefes alarak bakışlarını kucağında birleştirdiği ellerine kaydırdı. Kendini çok çaresiz hissetti. Bunun sebebi, buradan bir şekilde ayrılmayı başarabilse bile gidecek hiçbir yeri olmamasıydı. Asla geriye dönemezdi, çünkü oraya dönerse başına gelebilecek senaryoları rahatlıkla gözünde canlandırabiliyordu. Ürperdi. Sanırım önce buradan ayrılmanın yollarını düşünmeliydi. Sonra elbet bir şekilde yolunu bulurdu.
Gözleri boş boş etrafı tararken dudağını ısırdı. Gözlerinde açık bir hüzün, ve iç içe geçmiş binlerce düşünce vardı. Kiler kapısının sertçe açılmasıyla Katherine aniden yerinde sıçradı. Korkuyla irileşen gözlerini kapıya çevirirken, içeri girenin geçen sabah Jensen'in kollarında uyuyan hizmetçi kız olduğunu gördü. Anlık ifadesi geldiği gibi sönmüştü. Başını çevirerek oturduğu yerden kalktı; daha yapması gereken birkaç işi daha vardı. Sonra tekrar mutfağa, yemek için Cameron'a yardım etmesi gerekecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş ve Barut
Historical FictionLord Worhington'ın asi ve gururlu yeğeni Katherine Blackstone, amcasının onu acımasız bir lord ile evlendirmesine izin vermemek adına İngiltere'den kaçar. Ancak işler planladığı gibi gitmez ve Jensen McGreen ile karşılaşma talihsizliğine uğrar. Yayı...