27. BÖLÜM

20.2K 494 51
                                    

Katherine odasına varır varmaz hızla kapıyı açıp içeri girdi ve kapıyı ardından kapatırken yüzünde tatlı bir gülümseme vardı. Kapının önünde birkaç saniye bekledi, ardından da kapıya sırtını dayayarak elini kalbine götürdü. Göğsünü dövercesine atan kalp atışlarını avucunun içinde hissedebiliyordu. Öylesine karmaşık, fakat bir o kadar da bariz olan duyguların içerisindeydi ki, kendiyle ve hissettikleriyle ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Hayatı boyunca böyle bir duyguyu hiç hissetmemişti ve onların durumunda bu ne kadar doğruydu, emin değildi.

Kalbinin tatlı bir hız ve heyecanla atan ritmini biraz daha dinledi. Ardından elini göğsünün üstünden çekerek yavaşça yüzüne, dudaklarına doğru hareket ettirdi. Parmaklarını dudaklarının üstünde hafifçe gezdirirken gözlerini kapattı ve yaşananları tekrar zihninde canlandırdı.

Jensen McGreen onu öpmüştü. Bu öylesine bir öpücüktü ki, Katherine bu gece aralarında yaşanan hiçbir şeyi unutmayacaktı. Hayatı boyunca bu kadar yakıcı, fakat bir o kadar da canlı hissettiği bir durum, bir his yaşamamıştı. Dudaklarının üstünde bıraktığı sıcaklık ve onu öperken oluşturduğu baskınlık hala çok tazeydi ve parmakları dudaklarının üstünde gezinirken onu hala orada hissedebiliyordu. Tanrım, onu tekrar ve tekrar öpmek istiyordu.

Sırtını yasladığı kapıdan ayrılarak karanlık odasının içine doğru bir adım attı. Jensen'in gömleğinin düğmelerini yavaş yavaş açtığı süre boyunca yatağına ilerledi ve gömleği üstünden çıkartmadan kendini yatağın üstüne attı.

Hiçbir şeyin görünmediği karanlıkta gözlerini tavana dikti ve solukları biraz daha yavaşlayıp eski ritmine döndüğünde aralarında geçenlerin hepsini düşünmeye başladı. En başından sonuna kadar.

Karmakarışık bir durumun içinde olduğunun farkındaydı. Hatta yarının neler getireceğini de bilmiyordu, fakat bu gece Jensen ile yaşadıkları düşüncelerinin ötesinde bir güzelliğe sahipti. Bu anda yarını düşünebilecek kadar aklı başında değildi.

Derin bir nefes alarak gözlerini kapattı. Gömleğine sinen kokusunu alabiliyordu. Gömleğin kumaşını parmaklarının arasında alarak avucuna sıkıştırdı ve yatağında yan döndü. Aralarında yaşananları tekrar tekrar düşünürken rahat bir uykuya daldı.

*

Havada yankılanan gök gürültüsü Katherine'in irkilerek uyanmasına neden oldu. Uykulu gözlerini birkaç defa kırpıştırdıktan sonra uyku sersemliğiyle başını çevirerek etrafa dalgın bir şekilde anlamsızca bakındı. Hemen ardından gelen bir diğer gök gürültüsü onu kısmen kendisine getirirken korkuyla elini refleks olarak göğsüne götürdü. Yataktan yavaşça doğrulurken açık bıraktığı penceresinin ardından içeri dolan rüzgar eski, deforme olmuş perdelerini odanın içeri doğru savuruyordu. Sabahın hangi saatinde olduklarını bilmiyordu, fakat bulutlar gökyüzünü çevreleyerek kapkaranlık, kasvetli bir havaya çevirilmesine neden olmuştu. İçeri dolan rüzgar Katherine'in birbirine karışmış saçlarını havalandırırken yüzünü ısıran tatlı esinti, hemen hemen ayılarak kendine gelmesini sağlamıştı. Görünen oydu ki, bir saate kalmadan kuvvetli bir yağış her yeri esir alacaktı.

Katherine yüzünü tembelce ovuştururken ayaklarını bağdaş kurarak oturdu. Penceresi gelen kuvvetli rüzgarla geriye doğru savrulup duvara çarparken irkilmedi, aksine dışarı çevirdiği bakışları ardında düşündükleri onu oldukça meşgul etmekteydi. Dün yaşadıklarından sonra tam bir dönüm noktasında olduğunu hissediyordu. Aklı öylesine karışmıştı ki, ne yapması gerektiği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Jensen'a karşı duyduğu tutku ve istek normal miydi? Gerçekten ondan hoşlanmaya mı başlıyordu? Aralarında birçok şey yaşanmıştı ve -dün gece hariç- hepsi de kötü diyebileceği şeylerdi. Jensen'in gerçekten kendisine karşı değiştiğine inanabilir miydi, yoksa yaşananlar Jensen'in bir oyunu olabilir miydi? Bilmiyordu, fakat söyleyebileceği tek şey, gece aralarında yaşananların ne kadar tutku dolu ve güzel olduğuydu.

Ateş ve BarutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin