19. BÖLÜM

34.3K 1.5K 90
                                    

Yarın sabah erkenden ava çıkılacaktı. 

Kingston her sabah yapılan rutin antremanın ardından soluklanmak ve bir şeyler atıştırabileceğini umarak mutfağa doğru yöneldi. Son zamanlarda bu küçük kaçamakları için hiç vakti olmamıştı. Daha akşam yemeğine çok vardı ama onun şimdiden karnı kazınmaya başlamıştı. Canı Cameron'ın lezzetli çöreklerinden çekiyordu.

Yumuşak çimenler üzerinde usulca yürürken aklında yalnızca Katherine vardı. Gerçi onu tanıdığından beri tek düşündüğü hep o olmuştu ama festivalden sonra onu bir daha görebilme fırsatını hiç yakalayamamıştı ve üzerinden birkaç gün geçmişti. Neden öyle aniden, veda etmeden ortadan kaybolmuştu ki? Ona bir dans borcu daha vardı halbuki. Acaba rahatsızlanmış mıydı? Onu sabah kahvaltılarda da görmemişti. Bu onun için endişelenmesini gerektirecek yeterli bir sebepti. 

Ayrıca onu özlemişti, deli gibi görmeyi arzuluyordu. Onun o sıcacık, içten gülüşene şu anda öyle çok ihtiyacı vardı ki, Kingston bunun ne zamandan beri kendisi için bir ihtiyaç olduğunu düşündü. Kaşları çatıldı. Katherine'in burada sürekli kalmayacağını, eninde sonunda buradan uzaklaşacağını biliyordu. Hatta, bu onu mutlu edecekse, Kingston ona istemeyerek de olsa yardım edecekti. Belki gitmesi o kadar da kötü değildi, eğer isterse o da onunla gidebilirdi. Zaten onu buraya bağlayan bir şey de yoktu.

Kingston böyle düşününce içinde parlak bir umut ışığı belirdi. Onu da alıp çok uzaklara gidebilirdi. Jensen'dan ve onun aptal emirlerinden çok uzakta kendilerine yepyeni, güzel bir hayat kurabilirlerdi. Tabii eğer Katherine'de isterse...

İster miydi gerçekten? diye düşündü Kingston. Kalbinin derinliklerinde arzuladığı en büyük şey buydu. Onunla bir gelecek düşündü; kendilerine ait küçük bir ev, beraber sebzelerini yetiştirdikleri bir bahçe, ve evlerine neşe getirecek, ailenin tamamlanmasını sağlayacak küçük çocuklar... Tüm bu düşünceler Kingston'ı öyle heyecanlandırıyordu ki, böyle şeyler düşündüğü için kendine inanamıyordu. En son ne zaman böyle şeylerin hayalini kuran bir adam olmuştu? Görünen o ki Katherine onu bu konuda hem değiştirmiş, hem de aslında bu tarz bir yaşama nasıl meyilli bir adam olduğunu anlamasını sağlamıştı. Gülümsedi, ama hemen ardından sıkıntılı bir şekilde derin bir nefes koyverdi.

Elbette bunların hepsi sadece onun hayaliydi. Ama eğer Katherine tüm bunları onunla yaşamak isteseydi, Kingston onunla olabilmek için önüne çıkan her engeli yıkıp darmadağın ederdi. Onun için yapamayacağı hiçbir şey yoktu. Buna kendi klanı ve toprakları da dahildi. 

Kingston bu konuyu uygun bir şekilde Katherine ile konuşmaya karar verdi. Belki o da onun hissettiklerini hissediyor, düşüncelerini paylaşıyor olabilirdi. Öğrenmeden bilemezdi. Ve ayrıca, eğer öyleyse Kingston onu buradan kaçırabilmek için hemen kolları sıvayıp bir şeyler planlayacaktı. Çünkü onun burada, Jensen'in emri altında olmaktan nefret ettiğini biliyordu. Buna izin verecek değildi. Zaten bunun çokta zor olacağını düşünmedi. O mutlaka bir yolunu bulurdu. Onu buradan sessiz sedasız kaçırma fikri daha kolaydı, ama onu Jensen'in esiri altından nasıl kurtacağını bilmiyordu. Jensen oldukça güçlü bir rakipti ve açıkçası onun karşısına nasıl dikilip Katherine'i ondan kopartabilecekti, emin değildi. 

Neyse, diye düşündü. Onun için önemli olan, kızın dudaklarından çıkacak olumlu tek bir kelimeydi. Gerisi önemli değildi. Belki o zamana kadar Jensen fikrini değiştirir, çoktan Katherine'den sıkılırdı. Belki hiç umurunda bile olmazdı. Sonuçta ikisi de birbirine ölümüne düşmanlardı. 

Böyle düşününce aklına dünki dansları geldi. Jensen neden onunla dans etmek istemişti ki? Ve ayrıca aralarındaki konuşmaları da oldukça merak etmişti. Danslarının tamamını izleyememişti. Effie ondan içki kasalarını taşıyabilmesi için yardım istemiş, o da gitmek zorunda kalmıştı. Döndüğündeyse bir daha ne Katherine'i ne de Jensen'i görmüştü. Bu kafasını karıştırdı. 

Ateş ve BarutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin