Ego Yaraları/Giriş

1K 267 122
                                    

Ego Yaraları-Pilot
Wye Oak-Cilivian

Kırmızı elbisemin üzerime her yapışışında tenimi es geçen rüzgârı yeniden hissettim. Her bir tül parçası ıslaklığıyla bedenimde ağırlık yaparken ben her saniye dibe çekildim.

Daha derine düştüm.
Keşkelerim ezdi beni. Daha derine düştüm, su süpürdü tüm sesleri.
Sessizlik uzun zaman sonra ilk defa bu kadar gürültülü gelmişti. Etrafı dolduran kalabalık seslerden arındığında kendisiyle baş başa kalmak zorunda kalıyordu insan. Kendi düşüncelerinin sesi yükseliyor, onu geride bırakmaktan çekinmiyordu.

Daha derine gömüldüm.
Düştüğüm bu katmanda kendi sesim bile duyulmuyordu artık, etraf öylesine karanlık öylesine huzur doluydu. Gerçeklikten uzaklaştırıyordu bu güzel sükût.

Daha derinde haykırdım. Duyulmasının hayâline tutundum, kendi kulaklarım bile işitememişti sessizliğimi, içimden geçirmişçesine tedirgindi.
Ne bir ses ne de bir el vardı görünürde, karanlık yalnızlığı peşinden sürüklerken içimi  sarıp sarmaladı korku. Bundan sonrasına değildi tedirginliğim, öncesinin merakıydı.

Ruhum izin istiyordu süresini doldurmuş gibi. İçimden atamadığım bu mutluluk, en özgür hissettiğim anda esiri ediyordu beni. Parmak uçlarıma uzanıyordu direncim.

Yukarıya çırpındım, çıktıkça göğsüme saplanan acı boğazıma yükseldi.

Daha yukarı, kaybolan sesler hatırlattı kendini çığlıklar halinde.

Keşkelerimin bittiği bir bedene imrendim.
Cayır cayır yanıyordum. Bunca suyun içinde nasıl yanıp kavrulurdu bedenim? Bu yanışların ucunda suda süzülen bir ceset vardı.
Yaşadığı gibi ölürdü insan; dilediği gibi kurtulurdu.

Yukarıya doğru yükselirken ışığı ümit ettim, kendimi hiç bu kadar arınmış hissetmemiştim. Karnımı delip geçen acı hiç olmamış gibi gülümsetiyordu. 

Saçlarım, göz kapaklarım acıyordu. Güzel sandığım tebessüm yüzümden silinirken gözlerimdeki acı arttı. Açmak için direniyordu, benim önümde ise geçmişin kırık parçaları vardı. Ona dönüştürmüştüm havuzu. Tatlı sandığım onca acının gerçek yüzleri saklıydı gözlerimde. Bundandır diye düşündüm direnmelerim.

Ciğerlerimdeki acıyı kustum. Öksürüklerim boğazıma bıçak dayıyordu. Ufak kesiklerin haddi hesabı yok gibiydi. O an anladım, hiç gülümsemediğimi. Ne bir sebep vardı gülünecek, ne bir anıya tutunacak derman. Ânların içinde çürüyüp gideceğine hazır olduğum bedenimi selamladım, yoksaydım. Kaderim değil kederimdi yaralayan, kederim değil bendim yaralayan.

^

^
Giriş bölümü bitmiştir. Bölüm hakkındaki görüşlerinizi yorumda belirtebilirsiniz. Kendinize iyi bakın <3

EGO YARALARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin