Gizem, dedesinin yanağına bir öpücük kondurarak odasının ışığını söndürdü. Erken yatmalıydı çünkü yarın liseye başlayacaktı. Yeni arkadaşlar, yeni dersler ve yaşanacak yeni maceralar... Bir yanı lisenin hayallerindeki gibi maceralarla dolu bir yer olmadığını ve okula gittiğinde hayal kırıklığına uğrayacağını düşünse de diğer yan kendi lise yıllarını kendisinin şekillendirebileceğine inanıyordu. Neyse ne, erken uyumalıydı.
Yan tarafına döndü. Kardeşi Nazlı, o daha ışığı kapattığı an uykuya dalmıştı. O hep böyleydi zaten, uykucuydu. Horlamasını ise Gizem çekiyordu. Bunu defalarca ailesine söylemesine rağmen annesi "Sizin odanızı ancak yeni bir ev alırsak ayırabiliriz. Bunun da şimdi sırası değil." diyordu. Haklıydı da. Ama buna daha ne kadar dayanabilirdi, bilmiyordu. Her gece horultularla uykuya dalmak cidden zordu.
Birden aklına annesi geldi. Babası ile beraber iş gereği Ankara'ya gitmişlerdi. Aynı iştelerdi. Bazen ailecek giderler, bazen ise sadece annesi ile babası giderdi. Ama bu işin okul günü çıkması kötü olmuştu çünkü Gizem ile Nazlı, dedelerinde kalıyorlardı ve dedesi artık yaşlıydı. Sofrayı her sabah onları doyuracak kadar donatamazdı ve onlara yetişemezdi. Bu yüzden dedesine yük olacaklarını düşünüp üzülse de sadece bir okul haftası böyle idare etmeleri gerektiğini hatırlayıp rahatlıyordu..
"Artık uyuyacak mısın?" dedi bir ses. Nazlı'ydı bu. "İkide bir yatağın içinde dönmesene."
"Tamam,uyuyacağım. Sen de horlamanı biraz dizginle bir zahmet." dedi Gizem kardeşine ve uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizemli Kitap
FantasyGizem, dedesinin ölümüne kadar kendisini sıradan bir kız sanıyordu. Ne dedesinin bir büyücü olduğundan ne de kendisinin bir gün bir büyücü olacağından habersizdi. Bir yandan liseye başlamanın getirdiği zorluklar, düşmanları, aşık olduğu Metin, bir y...