SEVİ
Aynadaki yansımama baktım. Her zamanki gibi süperdim. Ee kimin kızıydım. Tabi ki Ertan Yavuzlar’ın.Hiçbir zaman annemin masum, sessiz kızı olamamıştım. Küçüklüğümden beri normal değildim. İlk aşkım Kerim amcamdı. Ama maalesef onu daha doğarken Sedef cadısı kapmıştı. Kerim amcam yaşına rağmen hala baş döndürüyordu. Gerçi babam da öyleydi. Ama onlar evliliğin kurbanı olan tiplerdi. Benim gibi bir kız hiç evliliğe göre değildi. Çünkü her an birine aşık olabiliyordum. Hayatımda biri varken bile bir başkasına aşık olma özelliğim vardı. Belki aşk demek yanlış olur. Çünkü annemle babama bakıyorum da, onlar gibi olmamıştım hiç. Sürekli bir sevgi sözcükleri. Sürprizler, hediyeler, baloncuklar, kalpler... tam bir mide bulantısı sebebiydiler. Evet odun. Erkeklere yakıştırılan o ‘odun’ kelimesinin kız şubesi bendim.
Üzerimdeki deri elbise resmen “BEN SERSERİNİN TEKİYİM” diye bağırıyordu. Yırtık yerleri ve kısalığı bir erkeği delirtecek boyuttaydı. Şimdi aklınıza sakın ‘her erkeğin altına yatan kız imajı’ gelmesin. Ben erkekleri tavlamayı, sonra peşimden koşturmayı, elde edince de şutlamayı seviyordum. Yani erkeklerin kızlara yaptığının aynısını ben onlara yapıyordum. Hiçbir zaman ezilen, terk edilen taraf olmazdım. Ağlayıp, salya sümük, depresyona girip, kilolarca çikolata yemek bana göre değildi. Ben bunları yaptıran taraftım.
Deri botlarım ve deri çantamla hazırdım. Evden çıkarken annem yine saydırıyordu. Galiba hayalinde ‘cici kız’ imajını zedeliyordum. Her zaman diyorum. Sara annemin, ben de Sedef’in kızı olmalıydım. Arada yaş farkı olmasa karıştığımızı düşünebilirdim. Bir de benim hanım evladı ikizim vardı, oda ayrı bir dünyaydı.
Motoruma bindim ve kaskımı taktım. Çok havalı bir giriş yapmalıydım ve bunu minik bir araba ile yapamazdım. Gazı sonuna kadar körükleyip, hızla oradan ayrıldım.
ARAF
Ergen partileri, tam da aradığımdı. Ben de bu aralar beni ne sıkar diye düşünüyordum zaten. Kardeşimin şu gereksiz ısrarını anlayamamıştım. Hayır Boran’ın başını yakmak istiyor şu mevsimsel kızla onu anladık da, bizim ne suçumuz vardı. O çenesi ile Barlas’ı bile buraya bağlamıştı.
“Çok sıkıldım abi ya bu ne?” diye yakındı Barlas.
“Bir saat kalır giderim ben.” Çıkışımı Barlas onayladı.
“Al benden de o kadar.”“Ben bir saat durabileceğimi bile sanmıyorum.” Boran’ı burada gerçekten bir saat bile tutamazdık. Çünkü an itibari ile mevsimsel cazibe gelmişti.
“Şu senin mevsimsel cazibe değil mi?” dedim gülerek.
Boran öldürücü bakışlar yolladı. Gerçekten korkmuştum (!)
“Pardon ama o kızın neresi cazibeli geldi sana. Resmen mevsimsel felaket.”
Söylemi ile kahkaha attım, ama bahçeye dalan motorla kahkahamla boğulacaktım.
“Oha! O ne?”O kız mıydı gerçekten ve o elbise ile motora mı binmişti? İnanılmaz bir özgüven patlaması yaşıyor olmalıydı. Kaskını çıkardığı an etrafa dağılan o pırıltılı saçlarla baş döndürüyordu. İşte şimdi bu parti eğlenceli olmuştu. Direkt Yaz ile onun yanındaki kızın yanına doğru yürüdü. O topuklu botu, deri elbisesi günaha davetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR ÖPÜCÜK MASALI - MASAL SERİSİ I - FİNAL
ChickLitÜç farklı yürek... Üç aynı kan... Üç farklı aşk... Üç aynı son... Yaz Masalı'nın üç küçüğü... Çenesi kalp atışından daha hızlı olan; Yaz Alahanlı... Çapkınlıkla babasını sollayan; Sevi Yavuzer Çıtkırıldım yüreği ve naifliği ile ün salan Sara Alahanl...