12.BÖLÜM - AH BORAN AH, NE HALLERE DÜŞTÜN!

16.6K 1.2K 48
                                    


Yaz okuldan çıkarken dalgındı. Ne yapmaya çalıştığını düşünüyordu. Ama bir türlü bulamıyordu. Bunca hafta peşinden koştuğu adam, bir akşam önce neler diyordu. Şimdi ise o Yaz’ın peşindeydi.
Amacı neydi çözemiyordu. Gururuna mı yedirememişti, reddedilmeyi, yoksa... Hayır olmaz! Bunca zaman dün hariç hiç yakın davranmamıştı ona.

“Yaz!” arkasından seslendiğini duyduğu an, gözlerini kapattı. Amacını gerçekten merak ediyordu.
Hızlıca arkasını döndüğü an, elinde kocaman, ama gerçekten kocaman bir buket kırmızı gülle duran Boran şaşırmasına neden olmuştu. Ama neyse ki hemen toparlandı.
“Buyurun?”
“Biraz konuşabilir miyiz?”
“Hiç vaktim yok. Imm, ne diyordun sen? Fazla yoğunum.”
Boran gözlerini yumup, açtı.
“İntikam aldığının farkındayım. İstediğin kadar da süründür. Haklısın. Ama lütfen anlatmama izin ver.”
Yaz sinirle adamın elindeki gülleri aldı ve yere fırlattı.
“Bunlarla mı gönlümü alacaksın Boran? Bu kadar mı basit? Tabi Yaz bu, haftalardır peşimden koşuyor, iki güle, bir gülüşe affeder beni? Evet, sana göre gurursuzca gelebilir peşinden koşmam. Ama bana göre değildi. Ben aşıktım ve sevdiğim adamı kazanmaya çalışıyordum. Asıl gururumu kıran peşinden koşmam değil Boran, peşimden koştuğum adamın buna değmemiş olması.
Şimdi lütfen birdaha karşıma çıkma. Gelme. Çiçek alma. Boran! Sen bana bunu hiç söylemediğin için ben peşinden koştum. Ama ben sana söylüyorum. Benim peşimi bırak!”

Hızla arkasını dönüp yürümeye başladı. Gözündeki yaşları elinin tersi ile sildi. “O kadar kolaydı sanki Boran bey. Süründüreymişim. Beter ol.”

Eve geldiğinde hızla odasına çıktı ve yatağa yüzüstü atıp, ağlamaya başladı. Kapıyı tıklatan Ayaz, içeri sızdı.
“Ablacım?” Ayaz genelde bir tek bu zamanlar, ya da bir şey isteyeceği zamanlar ‘ablacım’ derdi ona.
Yaz başını kaldırıp, gözyaşlarını sildi. “Ne var ablacım? Gel.”
“Neden ağlıyorsun? Toz kaçtı deme, büyüdüm o yalan için.”
Yaz ağlamasının arasında gülmeye başladı. “Yok toz değil, koca bir kazma kaçtı.”
“Az ve öz konuşuyoruz. Bayağı kötüsün o zaman.”
Yanına oturdu Ayaz, Yaz da başını onun dizlerine koydu. “Çok kötüyüm. Sevilemeyecek bir kız olduğumu öğrendim.”
“Halt etmiş kim öyle düşündürttüyse sana. Sen bu dünyada sevilmeyi en çok hakkeden kızsın. En önemlisi benim ablamsın ya. Kimse sevmese ben varım.”
Yaz gülümsedi. “Sen varsın. İyi ki varsın Ayaz. Seni çok seviyorum.”
“Bende seni seviyorum abla.” Ayaz yatağın arkalığına yaslandı ve Yaz’ın saçlarını okşamaya başladı. Bütün gece uyuyamayan Yaz hemen uykuya daldı.

                                          ***

Barlas iki gündür kendini kötü hissediyordu. Keşke kıza o lafları saymasaydı. Çok pişman olmuş, ama geri de dönememişti. Bir ilişkiye hazır değildi. Denizin karşısındaki banklara oturdu ve telefonu çıkardı. Sara’nın numarasına girdi.

Br: “-konum. Gelir misin?”
Sr: “Geliyorum.”

Barlas başını arkaya yasladı ve kız gelene kadar bekledi. Sara arabayı park edip, adamın verdiği konuma hızla yürüdü. Bankta onu gördüğü an, gözlerini ondan alamadı. Ne kadar da kusursuzdu. Yanına yürümeye devam etti ve oturdu. Barlas başını kaldırıp, kızı gördüğü an gülümsedi.

Sara onu ilk kez gülerken görüyordu ve çok... Çok yakışmıştı.
“Geldiğin için teşekkür ederim.”
“Önemli olduğunu düşündüm. Yaz ile ilgili mi?”
Başını sağa sola salladı Barlas. “Aslında bunu uzun zamandır kimse ile konuşmuyordum. Bir şekilde kendime kurduğum kalenin içinde sessiz ve yalnız kalarak kendimi koruyordum. Acılardan... Ama ilk defa bir çift göz girdi o kaleme. Korktum.”
“Ne demek istediğini anlamadım.”
“Mardin’de bir sevdiğim vardı. Çok uzun yıllar ona aşıktım. Kendimi bildim bileli. Benim bütün ailem biliyordu onu. Ama o ailesine diyemiyordu. Diyemezdi de. Bir ablası bilirdi bizi.” Derin nefes aldı. Uzun zaman sonra ilk kez konuda konuşuyor ve rahatlıyordu. “Zaten çocukluğumdan beri fazla iletişim kurmayı beceremezdim. Boran ile Araf’ın arkadaş çevresi genişken, benim tek arkadaşım kitaplardı. Fazla gülmez, fazla konuşmazdım. Ona da geç açıldım bu yüzden. Bir süre gizli gizli onu izler, mektup yollardım sadece. Sonra buluşma teklif etti. İlk gün karşısında konuşamamıştım. Çok saçmaydı. Ama heyecanlanmıştım. Sonraları daha sık buluştuk. Lise bitince aileme onunla evlenmek istediğimi söylesem de, herkes önce üniversiteyi okumamı söyledi. Ona beni beklemesini söyledim. Beklerim, dedi. Ama beklemedi. Okul bittikten beş ay sonra evlendi ve ben o düğüne gittim. Onu gelinlikler içinde izledim. Yanındaki adam ondan neredeyse yirmi yaş büyüktü. Babası para için vermiş onu belli. Bütün gece gözü hep bende ve yaşlıydı. İstememişti. Belliydi. Yüzündeki hüznü, acıyı gördüm. Mutlu olsaydı, onun adına sevinirdim bile belki. Ama biliyorum ki, şuan bile mutlu değil. O yüzden galiba bende mutlu olmak istemiyorum.”

BİR ÖPÜCÜK MASALI  - MASAL SERİSİ I - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin