ÖZEL BÖLÜM

13.2K 1.2K 47
                                    

KAZA VE SONRASI ÖZEL BÖLÜMLE SİZLERLE...

KAZADAN ÖNCE
Araf sinirle arabaya bindi. Bir türlü derdini anlatamıyordu kıza. Sara da ardından bindi.
“Araf anlamsız yere tatsızlık çıkarıyorsun. Daha erken anlamıyor musun? Hem isteme ne Allah aşkına? Kaçıncı yüzyıldayız?”
Araf arabayı çalıştırmadan kıza döndü. “Sevi sence gerçekten tek sorunumuz istememi. Ailenle tanışmama bile müsaade etmiyorsun. Ben sana evlenme teklif ettim ya, yüzük nerede? Parmağında yok.”

Araf buluştukları ilk anda parmağına bakmıştı ve yüzüğün olmadığını görünce sinirlenmişti.

“Ya ailemin haberi yok, nasıl takayım yüzüğü?”
“İşte sorun da bu Sevi. Sen ailene bahsedecek kadar bile değer vermiyorsun bana. Lan ben sana çıkma teklif etmedim, evlenme teklif ettim ve şimdi Sevi Yavuzlar, Ertan Yavuzlar’la tanışmaya gidiyoruz.”

Gaza yüklendikçe, Sevi nefesini tutuyordu. Kendi de hızı severdi ama trafiğin öyle yoğun olduğu ve altında araba varken değil.

***

“İyi günler Ertan beyle mi görüşüyorum?”
“Evet buyurun benim.”
“Sevi Yavuzlar kızınız mı?”
Ertan masanın kenarını tuttu ve zar zor çıkan sesi ile “E-evet.” Diyebildi.
“Ertan bey, kızınız trafik kazası geçirdi. Şuan hastanemizde. Durumu ağır-“
“Hangi hastahane?” sesi titriyordu.

***

Ertan hastahane koridorunda koşuyordu. Olamazdı, onun kızına bir şey olamazdı. Onun meleğine, biriciğine bir şey olamazdı. İzin vermezdi.
Onun arkasından koşan Kerim ve Kerem de endişeliydiler. Ameliyathanenin önüne geldiğinde Ertan durup, kapıya baktı. Gözyaşları yanaklarından akarken, tüm geçmiş gözünün önüne geldi. Onu kucağına ilk aldığında. Ateşini düşürmek için küvette kucağına zorla vermişti Sedef. Sonra yine hastahaneye gelmişlerdi, bütün gece onu izlemişti. Ama canı böyle yanmamıştı. Hiçbir zaman canı böyle yanmamıştı.

Kapalı kapılar ona cehennem kapıları gibi geliyordu.
“Derin’i aradınız mı?” arkasına bakmadan konuşmuştu. Sesi sert ve soğuktu.
“Evet, birazdan Sedef alır gelir.”
Ertan derin nefes aldı ve köşedeki duvara çöktü.
Hızla yaklaşan adım seslerini duyduklarında eşleri sanarak döndüler, ama kızlarıydı. Yanlarında da iki adam vardı. Yaz babasına, Sara da kendi babasına koşup sarıldı.
“Baba o nasıl?” dedi Yaz ağlayarak.
“İyileşecek. Merak etmeyin.”

“Geçmiş olsun.” Dedi Boran kaygılı sesi ile. “Haber var mı ikisinden birinden?”
Ertan başını kaldırdı. “İkisi kim?”
Boran yutkundu. “Kuzenim de yanındaymış. Onu da ameliyata almışlar."

“SEVİ!” diye haykıran kadınla dikkatler arkaya yöneldi.
Derin yürüyemiyordu bile. Ertan hızla yerinden kalktı ve karısının yanına koştu. Onu Masal ile Sedef’in kollarından aldı.
“Bebeğim sakin ol. O iyi olacak.”
“O nasıl Ertan? Bitmedi mi ameliyat?” Sedef’in sesi telaşlıydı.

“Hayır.”
“Ben şimdi görüştüm gerekli kişilerle, içeri gireceğim.”
Kerim gelip onu tuttu. “Girme bebeğim.” Sevi’nin ne durumda olduğunu bilmiyorlardı. Kimsenin duymayacağı şekilde eğildi. “Durumu-ağır-ağırmış.” Konuşamıyordu. Boğazına diziliyordu kelimeler. “Şuan içeride ne olduğunu, ne halde olduğunu bilmiyoruz.”
Sedef adamın ellerini üstünden çekti. “Benim ilk hastamdı o. Bir gece kucağıma aldım. Ateşler içindeydi. Ateşini düşürdüm. Ama iyileştiremedim. Şimdi geçeceğim ve onu iyileştireceğim. Anlıyor musun? O bizim elimizde büyüdü. Onu öyle bırakamam.” Dedi hıçkırıklarla ve adamın yanından uzaklaştı.

Ellerini iyice yıkadı ve kapının önüne geldi. Derin nefes aldı. Önlüğü ona giydirirken, sadece aklında onu iyileştirmek vardı.
Eldivenlerini, kepini ve maskesini taktıktan sonra, kapıyı işaret etti. İçeri girip, makinedeki sesi duyunca, bir süre nefes alamadı.
“Kalbi durdu!” diye bağırıyordu biri. Sedef yandaki kolona tutundu.

***

Masal başını Kerem’in omzundan kaldırdı ve kızının sevdiği adamın yanına geldi.
“Merhaba.”
Boran başını ellerinin arasına almıştı. Birden kaldırdı. “Merhaba Masal hanım.”
“Araf’tan bir haber var mı?”
“Hayır. Bekliyoruz.”
“İkisi birliktelermiş. Nasıl olmuş?”
Barlas girdi araya. “Polislerle konuştum. Çok hızlılarmış. Virajı alamamışlar ve bariyerlere çarpıp, aşağı yuvarlanmışlar.”
Masal gözlerini yumdu ve hıçkırıklarla ağlamaya başladı.
“Sevi mi kullanıyordu?”
“Hayır, Araf. Kuzenim.”
Masal başını aşağı yukarı sallayıp, yerine döndü.

Derin başını Ertan’ın dizine koymuş, ağlıyordu.
“Ertan, neden kimse çıkıp, bize kızımızın iyi olduğunu söylemiyor?”
Ertan burnunu çekti. “Bilmiyorum. Ama çıkacak. O çok inatçı bir kız-“
“Baba!” diye gürledi Savaş. Arkasında Ayaz, Barış ve Aras vardı.
“Sevi?” dedi Barış korkarak.
Ertan onlara baktı. “Trafik kazası geçirmiş. Şimdi ameliyatta. Sedef yanında merak etmeyin. O iyi olacak.”

Kerim geldi yanına. “Ali Efe aradı. Şimdi uçağı ayarlayabilmiş. Hemen geliyorlar Burcu ile.”
“Tamam. Anneme söylemeselerdi.”
“Söylememişler.”

Açılan kapıyla herkes birden ayağa kalktı. Derin en öndeydi.
“Araf Ülgen ve Sevi Yazvuzlar’ın yakınları?”
“Biziz.” Dediler hep bir ağızdan.
“Araf beyin ameliyatı bitti. Şimdi yoğun bakıma alacağız. Sevi hanımınki hala sürüyor. İki kere kalbi durdu.”
Derin ”Hii!” diye bağırıp, elini kalbine koydu. Diğer elini Ertan tuttu.
“Şunu söylemeliyim ki, pek ümitli değiliz. Ama içeride inatçı bir doktor var. Şanslısınız.”

Boran hala rahatlayamamıştı. Çünkü Sevi içerdeydi ve ailesi perişandı. Barlas’a döndü. “Sen yoğun bakımın orada bekle. Ben buradayım. Sevi’yi bekleyeceğim.”

Derin yere çökmüş ağlıyordu. Ertan yanına çöktü. “Bebeğim, hatırlıyor musun, onları ilk yanıma getirdiğinde, gece ateşlenmişlerdi. Yine böyle beklemiştik, sonra onu alıp, gitmiştik.”
“Hatırlıyorum.”
“Şimdi de öyle olacak. Güven bana. O bizim kızımız. Savaş’ın ikizi. Bizi bırakmaz.”

“Bırakmaz değil mi?”

Ali Efe geldiğinde hastahaneyi ayağa kaldırmıştı. Bir sürü kişiyi aramıştı. “Şu an yeğenimden haber almak istiyorum. Kimse bir şey demiyor.” Diye bağırdı karşıdaki adama.
“Bekliyorum.”

Yaklaşık on dakika sonra kapı açılmış, Sedef kapıda belirmişti. Ama ayakta duramıyordu. Kerim koşup, tuttu onu.
Derin de diğer koluna dokundu.
“Kı-kızım nasıl? Ne olur iyi bir şey söyle Sedef! Yalvarırım.”

“Çok kanaması vardı. Bütün iç organları hasar görmüştü. İki kere kalbi durdu.” Derin nefes aldı. “Ama başardı.”

Herkes rahat bir nefes aldı. Derin kadına sarıldı. “Onu bırakmadım.” Dedi Sedef hıçkırıklarının arasından.
“Teşekkür ederim. Bana hayatımı verdin.”
Ertan da Ali Efe’ye sarılmış. Herkes rahat bir nefes almıştı.

Yaz da koşup, Boran’a sarıldığı an, herkesin gözü onlara çevrildi.
Yaz yutkundu ve “İnanın ciddi bir şey yok. Sadece arkadaşız.” Dedi ama iş işten geçmişti. Çünkü Boran elini tutmuş ve Yaz’a ters ters bakmıştı.

BİR ÖPÜCÜK MASALI  - MASAL SERİSİ I - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin