10.BÖLÜM - BÜYÜK ADA

15.9K 1.2K 99
                                    


YAZ
“Sen ciddi şimdi tüm gününü onunla mı geçireceksin?” dedi Sara gülümseyerek.
“Evet.” Dedi yaz otuz dördüncü kıyafeti üzerinden çıkarırken.
Sara elindeki yastığı sevinçle sıktı. “Ay inanmıyorum Yaz, belki bu sefer öper seni.”
“Ah, inşallah.” Dedi Yaz rüyalara dalarken.
Sevi yan taraftan homurdandı. “Yalnız acele olsan iyi olur. Adam gelmek üzere.”

Yaz kıza burnunu kırıştırıp baktı “Azıcık sevimli olursan ölür müsün ya? O Araf gibi neşeli adam da sende ne bulduysa.”
“Boran’ın sende bulamadığını olabilir.”

Yaz ayaklarını yere vurdu. “Sinir. Anlamıyorum yani, adam sevimli, yakışıklı, cool, karizmatik, senin gibi Dolly kılıklı kızda ne buluyor anlamadım. Hep asık surat, hep bir cool havalar. Sanırsın saraydan gelme.”

(Dolly- Dolly isimli bir korku filmde kullanılan bebeğin adı.)

Sara da uyarır gibi baktı Sevi’ye. Yaptığını beğendin mi der gibi.
“Sen nesin, Polyanna mı?”
Sara araya girdi. “Yaz Boran gelecek, hadi giyin.”
Yaz hemen elbiselerine odaklandı ve aklındaki şeye odaklandı.
Bugün Boran’ı öpecekti.

BORAN
Aklımı peynir ekmekle yedim, şu kapıda o çatlağı beklediğime inanamıyordum. Bu kız benim tipim bile değildi. Ben çocuksu kızlardan hoşlan-
Çocuksu? Tamam fazla da çocuksu sayılmazdı. Hele de üstündeki su yeşili elbise ile. Neden bu kadar kısaydı? Bu kızlar neden hep eksik parçalı elbiseler alıyorlardı ki?

Arabaya bindiğinde suratı asıktı.
“Yani arabadan inip, kapıyı açsan ölür müydün?”
“Hayır, ama gerek yok.”
Gaza bastım. Oldu, sultana da bak. Zaten giymiş bluzdan bozma bir şey.
"Nereye gidelim?”
“Büyük adaya.” Dedi ellerini çırpıp.
“Ne?”
“Büyük ada.”
“Piknik sepeti de alalım mı? Böyle kırmızı kareli.”
“Olur. Şarap da alırız. Lütfen.” Bakıp, güldüm. Ciddiydi.
“İyi peki. Bugün senin emrindeyiz.”
Ellerini tekrar çırptı.

ARAF
“Ne düşünüyorsun?” diye sordum, havuz başında dalmış gitmiş kuzenime.
“Hiç, sıkıldım. Bir şeyler yapalım mı?”
“Ben Sevi ile görüşeceğim. Ama istersen Sara’yı da çağırayım, hep birlikte çıkalım.”

Şimdi gürleyecekti. “Tamam olur.” Demesi beni bozguna uğrattı.
“Sen ciddi misin?”
“Evet, abi sıkıldım. Dünde evdeydim.”

Vazgeçmesinden korkarak hemen telefonu çıkardım ve biricik sevgilimi aradım.
Neyseki artık ikinci çalışta açıyordu.
“Efendim Araf.”
“Hayatım, ne yapıyorsun?”
“Hiç, Sara ile oturuyoruz.”
İşte bu. “Süper. Bak şimdi Barlas diyor ki, Sara da gelsin hep birlikte bir şeyler yapalım.”
Barlas bana çatık kaşlarla bakıyordu.
Sessizlik. “Tamam. Biz bir saate hazır oluruz.” Sesindeki pırıltıdan onunda aynı düşüncede olduğunu anladım.

YAZ
Günümüz çok güzel geçiyordu. Sanki o da eğlenmişti. “Bisiklete binelim mi?”
Gülümsedi. Allah’ım öleceğim.
“Tamam ufaklık-“
“Ufaklık demek yoktu.”
“Beki binelim Yazcım.”
Bugün aslında pek de ümitsiz olmadığımızı anladım. Birlikte bir bisiklet kiraladık.
Kendi binince bende ellerimi belime koydum.
“Hani benim ki?” diye çemkirdim.
Önündeki bisiklet çatalını işaret etti. “Sen buraya bineceksin.” Dedi.

Yok yok ben demin öleceğim mi dedim? Asıl şimdi öleceğim.
Hemen gidip yerleştim ve birlikte adayı o şekilde gezdik. Aşıklar tepesine geldiğimizde, yorulmuştu. Bir ağaç gölgesine geçip, oturduk.

BİR ÖPÜCÜK MASALI  - MASAL SERİSİ I - FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin