Size 20 word sayfası (kitapta yaklaşık iki katı oluyor, öhöm öhöm) bırakıp gidiyorum. :)
(Gidemedi. Dünden beri hata alıyorum, delirdim)Keyifli okumalar...
*
"Ee?"
"Yalnız hepsinin bir arada olması efsane olmamış mı? Çok iyi bence ya..."
O kendini kaptırmış anlatırken ben de bakıp gülümsedim. Büyümüş, ünlü bir adam olmuş, nişanlanmış, ayrılmış, nişanlısının evlilik haberini almış bir adamdı ve şimdi bana heyecanla Hulk'ın nasıl da yumruk attığını gözleri parlaya parlaya anlatıyordu.
İnsan ona âşık olmazdı. İnsan onu bir çocuğu sever gibi sevebilirdi. Başka bir insan...
*
Üç gün sonra beklenen haber geldi.
"Doğruymuş, nişan hafta sonuymuş" dedi Gülce heyecanlı bir sesle.
Bir an ne dediğini algılayamadım. Aklımın yoğun bir anında aramıştı. "Ne?"
"Gülay diyorum."
"Aa! Ee, kimmiş?"
"Babasının bir arkadaşının oğlu... Daha önce ailesi bir çıtlatmıştı Gülay'a da, o istememişti."
"Hmm..." dedim aklımda bir ton soru işareti ve olumsuz düşünceyle.
"Ben de aynen öyle dedim. Hmm..." dedi Gülce de cevaben.
Ben bir şey diyemeden ekledi. "Annemden aldım haberi, onlar ailecek de görüşüyor ya. Kardeşine sormuş annem, daha önce istememişti diye. Ama Gülay mutluymuş, görüşmüşler, beğenmiş çocuğu, anlaşmışlar falan. Kardeşi "Mutlu" demiş. Sonra da annem Gülay'ı aramış, "Sesi mutlu geliyordu, heyecanlıydı" dedi. Eğer öyleyse iyi yani, değil mi?"
"Tabii. Umarım hep mutlu olur."
"Umarım" dedi. Sesinde bir şüphe vardı ama Gülay için gerçekten kaygılandığını görebiliyordum.
"Arayacak mısın?"
"Hayır."
Yanıtı bu kadar net olunca üstelemedim. "Emre?" diye sordum.
"Hâlâ haberi yok sanırım."
"Hayatında biri falan da mı yok?"
"Son dönemde pek görüşemedik ki... Herkes bir koptu. Bir Cuma buluşmasında şu rakı-balık mekânına gidelim de görüşelim. Zaten anlarız öğrenip öğrenmediğini" dedi.
*
Çok sürmedi. Gülce hiçbir şey yokmuş gibi herkesi arayıp olağan buluşmalardan birini teklif etti. Herkes kabul etti ve birkaç gün sonra gittik.
Ben ve Emre yurt anılarından, Gülce ile Ali çocukluklarından bahsederken hepimiz güldük, eğlendik, bir saatliğine de olsa dertleri kenara bıraktık. Bütün bu süreçte, her zamanki buluşmalardan birini yapıyormuş görüntüsünün altında Emre'yi incelemiştik ve Gülce'yle bakıştığımızda onun da benimle aynı sonuca vardığını anladım. Emre'nin hiçbir şeyden haberi yoktu.
"Ben tuvalete kadar gidiyorum" dedi Gülce. Gözlerini üstüme dikince ben de ayaklandım.
"Ben de geleyim."
Tuvalete giden yolu sessizce yürüdük.
Gülce, içeri girer girmez hiç zaman kaybetmeden konuya girdi. "Bilmiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bomonti İle Van Gogh
Romance"Gitme" demek istedim. "Gitme beni bırakma. Ben senden önce nasıl yaşadığımı hiç hatırlamıyorum bile, devam edemem ki..." Ama bunu diyebileceğim bir adam yoktu karşımda. Olduğunu sandığım her kimlik, bildiğimi sandığım her detay yalandı. Sevgisi de...