Yan yana daha ne kadar oturdular, oturdukları yerden kalkmaya nasıl karar verdiler, eve nasıl döndü sorularının cevabı Selin için epeyce bulanıktı. İçinde olduğu ruh hali yüzünden her şeye bir sis perdesinin arkasından bakıyormuş gibiydi. Kapıdan içeri girip anahtarı her zamanki gibi girişteki askıya...
Anahtarı asmak üzereyken durdu. İçi doluydu. Zihni doluydu. Annesi ve babası geldiğini fark etmeden hemen geri çıktı ve kapının önünde durup telefonunu çıkardı, arkadaşını aradı.
Telefon çok sürmeden açıldı.
"Efendim canım?"
"Gülce biliyorum benden daha yeni kurtuldun, saat de çok alakasız ama müsaitsen birkaç dakika konuşalım mı diyecektim."
"Hayatımın en uzun iznindeyim ve ergen dizileri izliyorum. Daha müsait olamazdım."
Selin gülümserken sordu. "Geleyim mi sana?"
"Süper olur. Aç mısın bir şeyler yer miyiz?"
"Aç değilim ama yeriz ya. Şu senin pizzadan yapsak mı?"
"Aklımı okudun valla, sen geleceğim der demez o gelmişti aklıma."
"Süper, var mı gelirken almamı istediğin bir şey?"
"Bakayım, varsa yazarım."
"Tamamdır, yarım saate sendeyim."
"Anlaştık."
Selin bir anlık tereddütten sonra içeri girdi. Ailesini telefonla arayıp "Gelmiyorum" demektense yakından açıklasa daha iyi olacaktı. Ailesi yurt dışındayken yalnız yaşamaya epey alıştığını fark etti. Çıkarkense muzipçe sırıtıyordu.
*
Yarım saat sonra Gülce kapıyı açtığında gözünün önünde sallanan bir şort görüp gülmeye başladı. Selin leopar desenli şortu onun gözünün önünden çekip sırıttı. "Resmi Kadınlar Gecesi Şortu olmadan olmaz diye düşündüm."
Gülce hemen çekti elinden. "Bildiğin üzre kendisi bana ait."
Selin de güldü. "Niye sana verip kurtulmadığımı hiç bilmiyorum."
Gülce kaşını kaldırarak yanıtladı. "O zaman onun için savaşmayız ve hiç anlamı kalmaz. Sizin eve gelip kirli sepetinde bile olsa çıkarıp giymenin tadı hiçbir şeyde yok, biliyorsun."
"Hastasın sen" dedi Selin gülerek.
Gülce parmaklarını birbirine yaklaştırarak "Birazcık" dedi.
Gülerek Gülce'nin odasına gidip şortları giyindiler ve mutfağa geçtiler.
Birer bira açarak ilk yudumu birbirlerine adadılar ve sonra Gülce dolaptan malzemeleri çıkarırken Selin de marketten aldıklarının olduğu poşeti boşaltmaya başladı.
"Ee, anlatmayacak mısın?" diye sordu Gülce bir yandan malzemeleri yıkamaya başlamıştı. "Yüzün güldüğüne göre haberler güzel" dedi yüzünde bir gülümsemeyle.
Sesinin tonu sevgi doluydu ve Selin bir kere daha hayretle doldu. Gülce, hayatında tanıdığı en mantıktan kurulu insan olabilirdi. Mantıklı olmayanın onun hayatında yeri olmazdı. Ama bir şekilde onun rasyonaliteden olabilecek en uzak yerdeki ilişkisine arka çıkan o olmuştu. Hatta Emre bile tereddütlüyken Gülce onu bir şans daha vermesi konusunda yüreklendirmişti. Bu büyümek miydi, tecrübe miydi, empati miydi, neydi bilemiyordu ama Selin hayatındaki en büyük şanslarından birinin arkadaşı olduğunu düşünüyordu. Bulunması en zoru bulmuştu. Koşulsuz dostluğu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bomonti İle Van Gogh
Storie d'amore"Gitme" demek istedim. "Gitme beni bırakma. Ben senden önce nasıl yaşadığımı hiç hatırlamıyorum bile, devam edemem ki..." Ama bunu diyebileceğim bir adam yoktu karşımda. Olduğunu sandığım her kimlik, bildiğimi sandığım her detay yalandı. Sevgisi de...