Bakalım bölüm beklediğiniz gibi çıkacak mı? *gülen şeytan emojisi*
Medya ile çok güzel oluyor, dinleyin derim, sevgiler...
*
Telefon sustu. Tekrar çaldı. Sustu. Tekrar çaldı. Bu sanıyorum bir milyon yetmiş dört bin kırk üç kez daha tekrarladı ve ben en sonunda duymazlıktan gelmekten vazgeçip delirerek yataktan kalkıp telefona yürüdüm. Arayan her kimse ağız burun dalmayı planlıyordum.
Gülce olduğunu görünce duraksadım. Çünkü bu mantıksızdı. Gülce, ısrardan nefret ederdi. Arkadaşlık tarihimiz boyunca beni cevap alamadığında ikinci kez aradığı hiç olmamıştı. Şimdi bu ısrarlı aramalar? Aklımdan bin tane korkutucu senaryo geçerken hızla açtım.
"Gülce?"
"Ay şükürler olsun Selin. Nerdesin ya?"
"Evimde, odamda, yatağımda, uykumda, cinnette... Sen seç."
Hemen güldü. "Sana senin bile keyfini yerine getirecek bir haberim var desem?"
Hemen modum düştü. Ölüm kalım yoksa, uyumak istiyordum. Uzun uzun, anılara dalmadan, neler olduğunu düşünmeyi erteleyerek uyumak.
"Gülce, gerçekten hiç modumda değilim. Sadece uyumak istiyorum. Israrla arayınca önemli bir şey var sanıp açtım."
"Bebeğim, arkadaşını hiç tanımamışsın."
"O ne demek?"
"Eğer ben, ruh halini bile bile "keyfin yerine gelecek" diyorsam, keyfin yerine gelecektir."
Aslında hala ilgimi çekmiyordu ama bana yardım etmeye çalıştığı için hevesini kırmak istemedim.
"Söyle bakalım."
"Sabahtan beri Emre'ye ulaşmaya çalışıyorum ama telefonunu açmıyor. Üstelik de iş güç mevzuu ve önemli bir durum diye mesaj attım. Ama gördü ve geri dönmedi."
"Ee?"
"Eesi Emre'den bahsediyoruz. En son ne zaman telefonundan uzak kaldığını gördün?"
Şöyle bir düşündüm. "Bir şeyler sakladığında..."
"Bingo!"
"Ne olmuş ki?"
Gülce'nin sesinden iyice keyiflendiği belliydi. "Ameliyat olacakmış. Annesinden öğrendim."
"Yok artık!"
"Hem deeee..."
"Söyle söyle!"
"Kıl dönmesi ameliyatıymış. Kimse duymasın diye herkesi öğütlemiş. Annesi hastanedeyiz diye ağzından kaçırınca zorlayıp öğrendim."
"Şenlik var" dedim hemen gülümseyerek.
"Hem de ne şenlik. Kameranı kap gel" dedi.
"Ciddi misin?" diye sordum ama dolabıma doğru yürümeye başlamıştım bile.
"Bu fırsat bir daha ele geçmez. Totosunu elleten ve narkoz alan Emre! Öldürsen kaçırmam bunu. Bu defa kayıt almalıyız" dedi.
Kahkahayı basıp hangi hastane olduğunu öğrendikten sonra telefonu kapadım ve üzerimi değiştirip fotoğraf makinemi de alarak evden fırladım.
*
Bir saat sonra hastane koridorunda bekleşirken Gülce ile gülmemek için savaş halindeydik. Evet, tamam, hastalığın şakası olmazdı. Ama Emre'den bahsedilince olmazsa olmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bomonti İle Van Gogh
Romance"Gitme" demek istedim. "Gitme beni bırakma. Ben senden önce nasıl yaşadığımı hiç hatırlamıyorum bile, devam edemem ki..." Ama bunu diyebileceğim bir adam yoktu karşımda. Olduğunu sandığım her kimlik, bildiğimi sandığım her detay yalandı. Sevgisi de...