Âşıkken?!

3.3K 262 503
                                    

Gelmez dediniz, değil mi? :D Dün gece üç buçuklara kadar oturup (Ebru'yu da oturtup) size de kendime de birazcık söylenmiş olmakla birlikte buradayım. Dilerim seversiniz canlar.

Geçen hafta bahsettiğim mevzuuya değineyim kısaca, sonra sizi rahat bırakayım. :D

Bu hikaye başladığında, az, öz, sağlam yorumcum olacağını biliyordum. Ama öyle seviyelere geldik ki, yorumlardan cümleler kırpıp hikâyede yazar oldum. Ve kendime dedim ki, neden bunu Wattpad'i daha kaliteli yorumcularla dolu bir yer haline getirmek amaçlı kullanmayayım?

Sadede geleyim, isteyenlerinizle, her hafta bir hikayeyi, min beş bölüm okusak, haftanın aynı günü, aynı saatinde paylaşsak ve birbirimizin yorumlarını okusak ve sonra oturup üstüne konuşsak, nasıl olur?

Hem yazarın motivasyonunu artırmış, hem güzel hikayelerle kendimizi beslemiş, hem de yorumculuk anlamında birbirimize katabileceklerimizi görmüş oluruz.

Eğer ben varım diyorsanız, bu kısmı alıntılayarak +1 yazar mısınız? Kendimize zaman ayırıp faydalı bir okuma saati yapmış oluruz.

Kocaman sevgiler...

*


           

Adımımı bardan içeri atmamla göz göze gelmemiz bir oldu. Bakışları, sanki geleceğimi biliyormuş, gelmemi bekliyormuşçasına üzerimdeydi. Vücuduma hiç kaymadan yüzümü tarayan bakışlarını yorumlamak çok zordu. Hüzün, mutluluk, umut, sevgi, utanç, aşk... Bakışları var olan her duygunun aynı harmanda yetişip aynı değirmende öğütülüşüydü.

Bir saniyelik duraksamanın ardından ona doğru yürüdüm. O da ayağa kalkıp bana geldi ve ortada buluştuğumuzda, bakışlarımız bir an için birbirine kitlendi.

Suçlayan ve suçlanan olarak bakışlarımız, sorular ve yanıtlarla doluydu ve daha fazla beklemek, anlamsızdı.

*

Üç Gün Önce

"Neyin olduğunu söylemeyecek misin?"

Filmin yalnızca başını hatırlıyordum ve Serdar'ın sesiyle kendime gelene kadar da dalıp gittiğimin farkında değildim.

Yanıt verecektim. Geç bile kalmıştım. Yerimde doğrulup ona doğru dönerken kollarının arasından çıktım. Hemen filmi durdurdu ve bana döndü. Konuşmama fırsat vermeden sordu.

"O mu? Geri mi döndü?"

Kalbim birden korkuyla çarpmaya başladı. Serdar'a ne kadar değer verdiğimi o ana kadar anlamamışsam, tam o an anlamıştım. Vereceği tepkiden, iletişimimizin zedelenmesinden korktuğumu fark ettim.

"Evet" dedim.

"Ne zaman döndü?" Fark etmeden biraz daha yana çekilip benden uzaklaşmıştı ve ben onun farkında olmadığı bu küçük, içgüdüsel hareketten, daha önce Serdar'dan hiç korkmadığım kadar korktum.

"Dört gün oldu."

Yüzü gerildi. "Neden söylemedin?"

"Nasıl söyleyeceğimi bilemedim. Önce düşünmek için zamana ihtiyacım vardı. Sana açıklama yapmadan önce yeni gelişmeleri kendi içimde hazmetmek istedim."

"Yeni gelişmeler mi?"

"Yani, gelmiş olması, açıklamaları..."

Yüzünü dev ekrana çevirip sordu. "Ben sormasam anlatacak mıydın?"

"Eninde sonunda. Ama gün geçtikçe zorlaşıyordu."

"Ee? Neymiş derdi? Niye basıp gitmiş haber vermeden?"

Bomonti İle Van GoghHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin