5. Bölüm

1.1K 116 3
                                    

-David

Evin önüne geldiğimde arabayı durdurdum ve kendimi dışarıya doğru attım. Hava kendini gitgide bozuyordu. Sanırım yağmur yağcaktı. Ceketimin önünü açtıktan sonra kapıya vardım ve zili çaldım. Kısa bir süre sonra kapı açıldığında karşımda Bella'yı bulmuştum.

"David...hoşgeldin!" Dedi ve eliyle içeri girmemi işaret etti.

"Merhaba..." diyerek salona geçtiğimde o da arkamdan geliyordu. Koltuğun önüne kadar geldiğimizde birbirimize doğru baktık ve sarıldık. Gözlerimi kapattım. Bu kadar uzun sarılmayalı çok uzun bir süre olmuştu. En son birlikteyken bu kadar uzun sarılmıştık.

Ayrıldığımızda gözlerinin içine doğru baktım.
"Sen iyi misin Bella?"

"İyi miyim yoksa kötü müyüm bilmiyorum David. Sadece seninle bir şey paylaşmam gerekiyor." Dediğinde kaşlarımı çatmıştım. Kollarımdan tutarak beni koltuğa doğru oturttu ve derin bir nefes aldı.

"Sana anlatacağım ama bunu kimse bilmeyecek. " dediğinde kafamı salladım ve merakla söyleyeceklerini bekledim.

"Bu sabah biraz erken kalktım. Camın önüne geçip biraz hava aldım. Arkamı döndüğümde bir şey dikkatimi çekmişti. Şuradaki duvarı görüyor musun?" Diye sorarak merdivenin altında kalan duvarı gösterdiğinde kafamı sallamıştı.

"O duvarı içine göçük olarak gördüm. Yakınına gidip baktığımda ise gözümün önüne bazı görüntüler geldi."

Yine susmuştu. Gözlerini benden kaçırmaya çalışıyor gibiydi. Kaşlarımı çatarak çenesini tuttuğum sırada nihayet bana baktı.

"Ne görüntüsü?"

"Hani seninle bir keresinde bu evde.......Anna yüzünden kavga etmiştik ya....."

Ne zamandan bahsettiğini çok iyi hatırlıyordum. O lanet olası günden bahsediyordu. Her şeyi mahveden o günden....

"Hatırlıyorum." Dedim gözlerimi devirerek. Şimdi de ben onun gözlerine bakamıyordum. Birkaç saniye ikimizde sessiz kalmıştık. Sonunda Bella da benim yaptığım gibi çenemden tutup gözlerini gözlerime sabitlemişti.

"O gün olanlar her şey gözümün önünde bir kere daha oldu. Beni anlıyorsun değil mi?.....hepsi gözümün önünde tekrar gerçekleşti. Bir köşeden seni ve kendimi izledim."

"Ne demek oluyor ki bu?" Diye sormuştum en sonunda.

"Bilmiyorum." Dedi doğrulurken.
"Ama garip bir şekilde kendime geldiğim zaman ne gördüğüm hatırlamayamadım. Hatırladığımda üzerinden neredeyse yarım saat geçmişti."

"Peki....Chris'e bununla ilgili bir şey söyledin mi?"

"Söylemedim." Dedi kafasını sallarken. Ardından ekledi.
"Aslında söyleyemedim. Çünkü ikimizin arasında böyle bir şeyin geçtiğini yalnızca sen, ben bir de Jessica biliyordu."

Dudağımı ısırıp kafamı sallamıştım.

"Yani evet.....bu gerçekten çok garip." Dedim.

"Sence bunun sebebi ne?" Diye sorduğumda sertçe yutkunarak kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Bilmiyorum......ama endişeliyim. Belanın yakınımızda olduğundan eminim."

"Sakin ol Bella! Hemen panik yapmayalım." Dedim ve başımı kollarımın arasına alıp derin bir of çektim.

-Chris

Tessa ile birlikte arabadaydık. McCrow'ların şehrin dışındaki evlerine doğru yol alıyorduk.

"Ceset hâlâ onlarla birlikte mi?"

"Onlara durumu Chris'e anlattıktan sonra yanlarına geleceğimi ve cesedi görmek istediğimi söyledim. Bilirsin. Belki bir koku falan tespit edebiliriz."

"Yani adama otopsi yapacağız öyle mi?"

"Otopsiyi doktorlar yapar evlat.....bizim işimiz otopsiden daha zor. Çünkü bizde bir tek burun var." Dedi ciddi bir şekilde. Gözlerini yoldan ayırmıyordu.

Telefonuma doğru baktım. Bella'nın hiçbir şeyden haberi yoktu ve büyük bir ihtimalle de öğrendiğinde kızacaktı. Fakat acelemiz vardı. Arama tuşuna basıp David'in numarasına bastıktan sonra telefonu kulağıma dayadım. Kısa bir süre sonra telefon açılmıştı.

"Chris?"
"David neredesin?"
"Aslında Bella'nın yanındayım."
"Tanrım! Bella benim aradığımı gördü mü?"
"Hayır kendisi yukarıda."
"İşte bu iyi...şimdi beni dinlemelisin David. Ben Tessa ile birlikteyim. McCrow kardeşleri hatırlıyorsun değil mi?"
"Evet!"
"Tessa onlardan dün bir telefon almış. Dediklerine göre Jackson'u ölü bulmuşlar."
"Aman tanrım! Peki siz şimdi neredesiniz?"
"Arabadayız McCrow'ların yanına gidiyoruz. Seni bu yüzden aradım. Lütfen Bella'ya bir şey belli etme ve bugün onun yanında kal."
"Chris neden ona anlatma mı istemiyorsun?"
"Çünkü eğer haberi olursa o da gelmek isteyecek. Dinle zaten durum o kadar basit değil. Bide onun buna bulaşmasını istemem." Dedim kolumu cama dayayarak.
"Pekala Chris....sen merak etme ama beni sık sık ara. Tamam mı?"
"Tamam dostum....sağol!" Dedikten sonra telefonu kapatmıştım.

Derin bir nefes alarak Tessa'ya baktım.
"Umarım bunun sonunda yine bir çıkmaza sürüklenmeyiz."

"Umarım..."

Kurtlar Arasında (6. kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin