-Tessa
Üçümüzde en ufak bir ses çile çıkartmadan öylece oturuyorduk. Olayların şokunu hâlâ atlatabilmiş değildik ne yazık ki! Chris saatli bir bomba gibiydi. Ne zaman patlayacağını anlamak oldukça zor oluyordu. Bu sebeple hiçbir şekilde dikkat çekmemeye çalışıyorduk. Kapının tıklatılmasıyla birlikte üçümüzde aynı anda ayağa kalkmıştık. Kapıyı açmamla Ed ve Bella'nın içeriye üzerlerindeki adamı atmaları bir olmuştu.
"Bu da ne?" Diye sormuştu Eric yerdeki adama bakarak.
"Bu bizim biletimiz! Bu bizim zaferimizin simgesi!" Demişti Ed film çevirircesine. Herkes içeriye geçtiğinde kapı kapanmıştı. Bella ve Chris birbirlerini gördükleri anda sıkıca sarılmışlardı.
"Tanrım sen iyisin değil mi?" Diye sormuştu Bella ona sıkıca sarılarak. Chris yalnızca kafasını sallamakla yetinmişti.
"Pekala...cidden kim bu? Yine sürüden biri mi?" Diye sorduğumda Ed sırıtmaya başlamıştı.
"Sürüden biri ama bizim için daha önemli bir konumda kendisi. Kızın bahsettiği üç kardeşleri hatırlıyorsunuz değil mi? Ed ile en sona kalanı alıkoyacağımıza dair bir plan yaptık. Ve şansa bakın ki en sona üç kardeşlerden biri kaldı. Kendisi fazla duygusal biri..."
"Hatta o kadar duygusal toplantı sonunda ağabeyiyle beraber geride bıraktıkları tetalar için tartışma bile yaşadılar." Diye Bella'nın sözünü tamamlamıştı Ed. Oldukça heyecanlı görünüyordu.
"Öyleyse onu da şu küçük tetamızın yanına koyalım ki uyandığında saldırmaya kalkışmasın!" Dedi Bella ve yerdeki adama doğru yöneldi.
Eric ile birbirimize doğru bakmıştık. Eric ile Ed, adamı aşağıya taşımak için kucaklarına aldıklarında Chris bir kenara doğru çekilmişti. Bella tam onların arkasından gidecekti ki onu durdurmuştum.
"Bella sana söylemem gereken bir şey var...." dediğimde kaşlarını çatarak suratıma bakmıştı.
"Sorun nedir Tessa?"
"Kız.....sorun kız Bella..."
"Neler oluyor?"
"Kız bize saldırmaya çalıştı. Biz de gerekeni yapmak zorunda kaldık." Dediğimde ağzını açarak yere doğru bakmıştı.
"Onu öldürdünüz mü?"
"Başka çaremiz yoktu! Yoksa o bizi öldürecekti." Dediğim sırada gözüm Bella'nın uzağındaki Chris'e takılmıştı. Bana bakıyordu. Gözleri dolmuştu. Yalan söylediğime ne tepki vereceğini bilmiyormuş gibi duruyordu.
"Kimseye herhangi bir zarar gelmedi öyle değil mi?"
"Hayır biz iyiyiz! Kendimizi son anda kurtardık."
"Peki cesedi nereye koydunuz?"
"Hâlâ aşağıda....dolabın içine koydum." Dediğimde derin bir nefes alarak aşağıya inmek için harekete geçmişti.
O sırada Chris ile göz göze gelmiştik. Hiçbir şey söylemiyordu ama gözleriyle bana çok şey anlatıyordu.
-Bella
Aşağıya indiğim sırada adamın çoktan uyanmış olduğunu görmüştüm. Çocuklar onu çoktan sandalyeye zincirlerle sabitlemişlerdi.
"Sizi lanet olası yaratıklar! Buradan kurtulduğumda hepinizi zehirimle boğacağım! Bırakın beni!"diye bağırıyordu.
"Sakin ol şampiyon!" Diyerek önüne kadar gelmiştim.
"Emin ol ki buradan kolay kolay kurtulamayacaksın. Siz benim ailemden birini zehirleyerek çoktan ölüm fermanınızı imzaladınız!" Dediğimde sırıtmaya başlamıştı."Anlaşılan o ki canınız yanmış! Ne oldu? Yoksa sizi öldürmeye mi çalıştı?" Diye ağzını yayarak konuştuğunda kendimi, onu o anda parçalamamak için zor tutmuştum.
Ed ile Eric bir kenara geçmiş bizi izliyorlardı. Tessa ile Chris ise hâlâ yukardalardı.
"Sizin canınız yanmıyor mu? Daha birkaç dakika önce ağabeyin William'a arkanızda bıraktıklarınız için isyan ediyordun. Şimdi ne değişti?"
"Beni burada uzun bir süre tutabileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz! Vücudumu hissetmeye başladığım anda hepinizi tek hamlemle geberteceğim."
"İşte o yüzden biz de işimizi garantiye aldık tatlım." Dedim ve elimle köşedeki rafı gösterdim.
"Şurayı görüyorsun değil mi? O raftaki enjektörler seni bir hafta burada tutmaya yeter. Zaten bir hafta sonunda geberip gidersin!" Dediğimde dişlerini sıkmaya başlamıştı.
"Ama eğer konuşup....sorularıma doğru düzgün cevaplar verirsen...sana fazla acı çektirmem." Dediğimde sırıtmaya başlamıştı.
"Vücudum uyuşuk iken bana ne tür bir acı çektirebilirsin ki?" Diye sorduğunda ben de sırıtmaya başlamıştım.
"Ben ilk önce sorumu sorayım....reddettiğin zaman nasıl acı çektirdiğimi çok iyi anlarsın zaten." Dememle oradaki sandalyeyi çekip adamın önüne oturmam bir olmuştu.
"Pekala Thomas. Seni fazla zorlamayacak bir soru soracağım...panzehri nereden elde edebilirim?"
Bunu sormamla birlikte ağzını ayıra ayıra kahkaha atmıştı.
"Acaba ben neden hiç şaşırmıyorum? Kuyruk acısı olan bir delta...ne kadar da trajik bir durum."
"Sesini boş diyaloglar için harcamak yerine sorumu cevapla!" Diye sesimi yükselttiğimde ciddileşmişti.
"Sanırım bu soru için yanlış adamı alıkoyuyorsunuz hanfendi." Dediğinde kan beynime sıçramıştı.
"Bunun cevabını biliyorsa William biliyordur.""Yalan söylüyorsun!" Demiştim gözlerimi göğsüne sabitleyerek.
"Kalp atışların seni ele veriyor ne yazık ki!""Pekala...ister inan ister inanma!" Dediğinde arkamı dönüp kısa bir süre Eric ile Ed'e baktıktan sonra aklıma ceset gelmişti. Köşedeki dolaba doğru ilerledim. Önüne kadar geldiğimde ise kapağı bir anda açmamla içindeki kızın yere düşmesi bir olmuştu. O anda adamın suratındaki ifade her şeye değerdi.
"Bu gidişle senin de sonun bu zavallı kız gibi olacak Thomas....halbuki bize sizi bulmamız konusunda çok yardımcı olmuştu ama işte n'aparsın....kinlendik bir kere!" Dedim ve cesedi önüne doğru attım. Adam kızın suratını görür görmez ağzını açmıştı.
"Samanta!" Demişti dişlerinin arasından.
"Gerçekten üzgün olduğumu söylemek isterdim ama hiç öyle değilim ve ben yalandan pek hoşlanan birisi değilimdir. Bu yüzden dürüst olacağım! Hiç üzgün değilim!" Diyerek onu kışkırtmamla beraber hırlamaya başlamıştı. Kafasını bir sağa bir sola sallıyordu.
"Şimdi cevabımı istiyorum." Diye ona yaklaştığım sırada
"Rüyanda bile göremezsin kaltak!" Diye bağırarak suratıma tükürmüştü. Bu hareketi ile beraber kendimi dizginleyerek kolumla suratımı sildiğimde arka cebimden penseyi çıkartmıştım.
"Biliyor musun? Bu aleti kullanmak çok hoşuma gidiyor. Bana ayrı bir zevk veriyor Thomas. Hatta sürü arkadaşın üzerinde de bunu denemiştim. Oldukça etkili bir araç." Dediğimde sırıtmaya başlamıştı.
"Bir delta olarak bu kadar aptal olmanı beklemezdim açıkcası! Vücudum uyuşukken bana nasıl bir acı çektirmeyi düşünüyorsun?" Diye sorduğunda suratıma gıcık sırıtma ifademi takındım ve adamın arkasına doğru geçtim.
"Sanırım çenenin uyuşuk olmadığının farkındasın!" Dememle adamın ağzını açıp dişlerinden birini hızlıca çekmem eş zamanlı gerçekleşmişti. Adam çığlık atarak bağırmaya başladığında ortalığı kan gölü götürmüştü. Arkasına sabitlediğim kafasını öne getirerek yere kan tükürmeye başlamıştı.
Karşısına tekrar geçtiğimde son kez konuşmuştum.
"Şimdi bir kere daha deneyelim! Panzehiri nasıl elde edebilirim?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtlar Arasında (6. kitap)
Loup-garou"Neden her şey tam normale döndü....artık tamamen mutlu olacağız dediğim zaman yine bir şey ortaya çıkıyordu?? Belki de bu benim lanetimdi! Hatta varolmamın sebebi idi..." İnsandan kurtadama kadar her türlü canlıya kendini kaybettiren ve bir zehir...