34. Bölüm

794 86 2
                                    

-Tessa

"İşimi halledip geleceğini söylemişti! Tessa! Bella hâlâ ne yapıyor?" Diye sormuştu Eric gözlerini bana sabitleyerek.

"Bodrumda. Kızdan bir şeyler öğrenmeye çalışıyor."

"Başarılı oluyor mu bari?"

"Olduğundan eminim. Çıkmadan önce benden pense istedi." Dediğimde Ed anlamamışcasına suratını buruşturmuştu.

"Pense mi? Penseyi ne için kullanacak ki?" Diye sormuştu. Sonrasında ise anlamış olmalıydı ki ürpermiş bir şekilde gözlerini benden kaçırdı.
"Aman tanrım! Kız ölmese bari!"

Yatakta yatan Chris'e doğru bakmıştım. Uyuyordu. Elimi alnına doğru koyduğum sırada bende gözlerimi kapatmıştım. Şu durumda kendimi ağlamamak için çok zor tutuyordum. Elimden gelen bir şeyin olmaması benim sinirlerimi bozuyordu. Geç olmadan bu illetin bir yolunu bulmalıydık.

-Bella

"Sen dinliyorum teta kurusu...yoksa birazdan dişlerin olmadığı için konuşmakta daha da zorluk çekeceksin. Bana hepsinin bir araya gelip toplantı yaptığıkları yeri söyle!"

Biraz daha bekledikten sonra sert bir şekilde yutkunarak konuşmaya çalışmıştı.

"Ormanın öteki ucunda!" Demişti en sonunda.
"Ormanın öteki ucunda gölün kenarında bir araya gelip toplantı yapıyoruz. Büyük kayalıkların orada...şimdiye kadar hep oradaydık."

"Ne sıklıkla bir araya gelip toplantı yapıyorsunuz?"

"Hemen hemen her gün yapıyoruz. Akşamları çoğumuz zamanını orada geçiriyor."

"Bana hepsinin orada olduğu bir vakit lazım."

"Sana en uygun zaman akşam üzeri....akşam üzeri herkes orada toplanmak zorunda. Yoksa William gelmeyenleri azarlayarak onlara ceza veriyor. Kendisi toplantılara çok önem veriyor."

"Bu bir saniye! William sizin başınız mı?"

"Evet sürüyü kendisi yönetiyor. Diğer iki kardeşiyle birlikte. Biz de üçünün dediklerini kayıtsız şartsız kabul ediyoruz."

"Sürü kaç kişiden oluşuyor?" Diye sorduğumda biraz dişündükten sonra cevap vermişti.

"Tam olarak 45 kişiden oluşuyordu. Tabii buraya geleli bazı kayıplarımız oldu."

"Harika!" Demiştim gözlerimi yere sabitleyerek.
"Sayınız oldukça hoşuma gitti."

Tekrar ona doğru baktığımda hâlâ nefes alış-verişlerinde kesikler vardı.

"Peki panzehir ne?"

"Yemin ediyorum ki panzehir hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Sana yemin ediyorum."

"Doğru söyle!" Deyip ayağa kalkmamla birlikte daha çok endişelenmeye başlamıştı.

"Doğru söylüyorum. Sana bildiğim her şey anlattım zaten istersen kalp atışlarımda değişiklik olup olmadığını kontrol et! Yemin ediyorum ki panzehir hakkında hiçbir şey bilmiyorum."

"Pekala..." diyerek ellerimi önümde bağladım ve odanın içinde ordan oraya yürümeye başladım.

"Eğer biliyorsa William ve diğer iki kardeşi biliyordur. Onların dışında sürüden kimsenin bilmediğini çok iyi biliyorum." Dedi ve duraksadı.

Düşünmeye çalışıyordum. O panzehir bana lazımdı. Ne olursa olsun bir yolunu bulmalıydım.

"Ailenin başına gelenler için üzgünüm ama biz bütün bunları yapmaya mecbur bırakılıyoruz."

"O adamın bunu yapmakta ki amacı ne?"

"Ailesinin intikamını almaya çalışıyor. Aslında bu konu hakkında çok şey bilmiyorum. Bildiğim tek şey ailesinin kurban gittiği ve bu yüzden herkesi suçlayarak hepsini acı çektirerek öldüreceğine yemin ettiği....o zamandan beri de bunu yapıyor. Hepsini, acı çektirerek ölüme gönderiyor."

"Şu anda ben de yemin ediyorum! O adam benim elimden acı çekerek ölecek!"

....

Aşağıda işimi bitirdiğimde yukarıya Chris'in yanına çıkmıştım. Ellerim, üstüm başım kan içinde kalmıştı. Kapının önüne geldiğimde içeriye doğru baktım. Hepsi de Chris'in başındalardı. Tessa onun üzerini örtmüş kendini iyi hissetmesini sağlamak amacıyla kulağına güzel şeyler fısıldıyordu. Kapıda beklediğimi fark eden Eric gözlerini bana çevirdiğinde diğerleri de aynı anda bana bakmışlardı.

"Bella...sen iyi misin?" Diye sormuştu Ed oturduğu yerden ayağa kalkarak.

"Ben iyiyim...sadece kızla biraz sohbet ettik. Kız sohbetlerini bilirsin. Biraz çekişmeli geçer."

"O yaşıyor nu?" Diye sormuştu Tessa yanıma doğru gelirken. Kafamı salladığımda yüzümün kenarındaki kanı elinin tersiyle silmişti.

"Neler öğrenebildin?"

"Toplu olarak bulundukları yeri öğrendim. Her gün akşam üzeri ormanın bir ucunda gölün kenarında, büyük kayalıkların orada toplanıyorlarmış. Başlarında, William adında bir adam ve onunla birlikte iki kardeşi varmış. İşin kötü tarafı tedaviyi kız da bilmiyor ve sürüdeki diğer üyelerinde bilmediğini iddia ediyor. William ve kardeşlerinin ise bir ihtimal olarak bildiklerini söylüyor."

"Pekala....ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Öncelik olarak şu William denen adamı bulup onu ve kardeşlerini de derin bir sorgudan geçireceğim. Eğer bildikleri bir şey varsa gerçeği er ya da geç söyleyecekler çünkü ikna etme konusunda oldukça iyi olduğumu gördüm. Eğer onlardan da bir şey çıkmazsa ve ben buna inanırsam....kafalarını vicutlarından ayırıp onları ortadan kaldıracağım." Dediğimde ellerini önünde bağlamıştı. Dediklerim hepsini heyecanlandırmış gibi görünüyordu.

"Peki ya sürünün diğer üyelerini ne yapmayı planlıyoruz?" Diye sormuştu Ed gözlerini benden ayırmadan.

Gözlerimi duvar boşluğuna sabitleyerek sırıtmaya başlamıştım.

"Onlara yapacağım şey gayet basit aslında....hepsinin birden yavaş ağrılı bir acı çekerek öldüreceğim. Toplu katliam yapacağım!"

Kurtlar Arasında (6. kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin