39. Bölüm

853 89 1
                                    

"Az önce yaptıklarınla beni korkutmaya başladın Bella!" Demişti Eric oturduğu yerden.

"Üzerinde kötü etki bırakmak istemezdim ama çarelerim gittikçe tükeniyor. Hepsi beni deli ediyor. Bence tepkilerim gayet normaldi."

"Evet Tessa seni sakinleştirip oradan çıkarmadan önce adamın kafasını koparmaya çalıştın." Demişti hayretler içerisinde.
"Senin görüşmeyeli bu kadar değişeceğini düşünmemiştim."

"Ben değişmedim tamam mı? Sadece kırgınım! Sevdiklerimi kaybetmeye artık tahammülüm kalmadı! Ve nedense hep de benim ailemi buluyor. Benim tepkim yalnızca buna karşı! Artık kimseyi kaybetmek yok! Böyle bir şey olmayacak!" Dediğim sırada kafamı yanıma çevirmiştim.

O sırada bir şey fark ettim. Kenarda duvarın önündeki, üzerinde içkilerin bulunduğu masa ile içkiler artık orada değildi. Oraya yaklaştığım sırada ise duvardaki geniş çaplı göçükleri fark etmiştim. O sırada aşağıya Tessa inmişti.

"Ed, Chris'in yanında!" Dedikten sonra gözlerini bana sabitlemişti.

"Bella? Orada ne yapıyorsun?" Diye sorduğunda kaşlarımı çatarak ona yaklaşmaya başlamıştım. Onun dibine kadar girdiğimde ise üzerindeki hırkanın kolunu hiç beklemediği bir anda indirivermiştim. Karşıma pençe geçirilmiş bir kol çıkmıştı.

Ellerimi önümde bağlayıp neler olduğunu sorarcasına ayağımı yere vurmaya başlamıştım.

....

İkisi birlikte her şeyi anlattıklarında ise oldukça sinirliydim. Chris kendini kaybedip etrafına saldırmaya başlamıştı bile...geç kalmaktan çok korkuyordum. Zehir benden hızlı çıkmıştı. Ama elimden gelen her şeyin fazlasını yapmaya hazırdım.

"Bu iş çığrından çıkmaya başladı Bella.....kendini kaybettiğinde tanınmaz hale geliyor. Bugün beni çok korkuttu. Chris için ilk defa böyle bir şey hissettim. Sanki o, o değil de başka birisiydi."

"Adamı daha çok zorlamalıyız Tessa."

"Bell eğer bir şey bilseydi şimdiye kadar çoktan söylemiş olurdu. Adam niye o kadar acıya katlanmak zorunda olsun ki? Ya sen adamın dişlerini söktün! Yetmedi bir de kafasını koparmaya çalıştın!" Demişti Eric sert bir şekilde.
"Bütün bu olanlara rağmen bir şey söylemiyorsa demek ki gerçekten de hiçbir şey bilmiyor demektir!"

Bir anda ayağa doğru kalkmıştım. Başımı tutarak alanı turlamaya başlamıştım.

"Bella....ne olursa olsun umudumuzu kaybetmeyeceğiz."

"Kararımı verdim! Yarın o William denen adamı sıkıştıracağım. Eğer o da tedaviyi bilmediğini iddia ederse ve ben buna inanırsam daha fazla zaman kaybetmeden onların hepsini ellerimle öldüreceğim!" Dedikten sonra daha fazla bir şey söylemeden yukarıya çıkmıştım.

Koridorun sonundaki odaya girdiğimde Ed, Chris'in başını bekliyordu. Ed beni görür görmez ayağa kalkmıştı.

"Sakinleştin mi? Az önce beni çok korkuttun! Bir an o adamı gerçekten öldüreceksin sandım."

"Özür dilerim! Böyle bir şeyi nasıl yaptığımı hâlâ anlamıyorum ama o kadar çabalamama rağmen adamın ısrarla beni reddetmesi sinirlerimi oldukça bozdu."

"Sende haklısın....hepimiz haklıyız ama kendimizi dinginlemeliyiz Bella! Her sinirlendiğimizi öldürmeye çalışırsak..."

"Anladım Ed! Teşekkür ederim ama bugün biraz fazla yoruldum. İzninle yatıp dinlenmek istiyorum." Dediğimde kafasını sallayarak Chris'e baktıktan sonra odadan çıkmıştı.

O odadan çıkar çıkmaz üzerimi değiştirdim. Saçlarımı bağlayıp topuz yaptıktan sonra yatağa doğru yanaşmıştım. Chris dümdüz yatmış uyuyordu. Ona yaklaştığım sırada suratını okşamaya başlamıştım.

"Lütfen....lütfen beni bırakma! Senden sadece bunu istiyorum." Dedim ve alnına bir öpücük kondurdum. Yataktan kalkmıştım. Ellerimi yıkamak için oradaki banyoya girdim. Aynadan kendime baktığımda oldukça solduğumu fark etmiştim. Tenim bembeyaz kesilmişti. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıkmıştım. Tam karşımdaki yatağa baktığım sırada boş olduğunu fark etmiştim. Kaşlarımı çatarak yatağa doğru ilerledim. Chris bıraktığım yerde yoktu. Tam odadan çıkmak için kapıya yöneldiğim sırada birinin bana sert bir darbe indirmesi bir olmuştu.

"Ah!"

İnleyerek yere düştüğüm sırada kafamı tuttum. Karşımdakine baktığımda bunun Chris olduğunu fark etmiştim. Gözlerinin rengi değişiyordu.

"Chris kendine gel!" Diyerek yerden kalktığım sırada ağır adımlarla bana yaklaşmaya başladı. Ben de o sırada geri geri gidiyordum. Üzerime daha çok gelmeye çalıştığında ise ona sert bir yumruk indirmiştim. Ama aldırmamıştı. Karnıma pençelerini geçirip sert bir şekilde üzerime atladığında ikimizde yer ile buluşmuştuk. Bağırarak boğazımı sıkmaya başladığı sırada nefes alma yeteneğimi kaybetmeye başlamıştım.

"Ch...Chris! Bı..rak be..ni!"

Boğazımı sertçe sıkmaya devam ettiği sırada ise bağırmıştı.

"Beni bu hale sen getirdin! Beni mahvettin!" Diye bağırıyordu.

"Ah!" Bağırmaya çalışıyordum fakat gücüm bağırmaya yetmiyordu. Çırpınmaya başlamıştım ama başarılı olduğum pek söylenemezdi.

Kapının sertçe açılmasıyla birlikte Chris üzerimden alınmıştı. Bu Ed'di. Onu üzerimden çekip geriye fırlattığı sırada Chris duvara çarparak sakinleşmişti. Ed yanıma doğru oturduğunda sesleri duyup odaya Eric ile Tessa'da gelmişlerdi.

"Neler oluyor?" Diye sordu ve kenarda sırtını duvara vermiş olayın etkisinde olan Chris'e yardım etti. Onu kollarından tutarak odadan çıkartmışlardı.

Ed ise elini derinden pençelenmiş karnıma bastırarak kan kaybımı durdurmaya çalışıyordu. Ben de yattığım yerden nefes alış-verişlerimi düzeltmeye çalışıyordum. Ne karnım ne de boğazım acıyordu....az önceki yaşananlardan dolayı kalbim acıyordu.

Ed elini karnımdan çektiğinde üzerimdeki kanlı tişörtümü yavaşça sıyırmıştı.

"Aman tanrım!" Demişti Ed. Elleri titriyordu.
"Bella canın çok yanıyor mu ha?" Diye sorduğunda gözlerimdeki yaşları serbest bırakarak kafamı olumsuz anlamda sallamıştım. Ed ayağa kalkıp banyoya gitmişti. Geri döndüğünde elinde ilk yardım çantası vardı. Başımın altına yataktan aldığı yastığı koyduktan sonra yere koyduğu çantayı açarak benim için bir şeyler aramaya başlamıştı. Neyseki kanama durmuştu. Önce yaramın kenarlarını kandan temizlemişti. Ardından ise üzerini bir sargı bezi ile kapatmıştı.

"Umarım yarına bir şey kalmaz!" Dediğinde elimi tutmuştu.
"Nasıl oldu bu?" Diye sorduğunda hâlâ ağlıyordum.

"Bende anlamadım. Bir anda saldırdı. Her şeyin benim yüzümden olduğunu, onu bu hale getirenin ben olduğumu söyledi." Demiştim zar zor konuşarak. O ise suratını buruşturarak bana, teselli vermeye çalışırcasına sarılmıştı.

Kurtlar Arasında (6. kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin