10. Bölüm

1.2K 116 43
                                    

Her şeyi ona anlattığımda hâlâ şaşırmışçasına suratıma bakıyordu.

"Kısacası demek istediğim o panzehiri, zehrin kendisi bizi bulmadan önce bulmalıyız Bayan Will."

"Keşke elimden bir şey gelebilseydi Bella. Demek istediğim panzehir için...onun haricinde sizin her türlü arkanızdayım."

"Bundan yalnızca biz zararlı çıkmayacağız Bayan Will....herkes zararlı çıkacak. Zehir için insan ya da kurtadam veya bir Basilisk olmalı önemli değil. Zehir için önemli olan tek şey bir canlı olması...."

"Peki bu kitapta panzehir ile ilgili bir şey yazmıyor mu?" Dedi elimin altındaki kitabı işaret ederek.

"Hayır....şimdilik hiçbir şey bulamadık."

"Ama hâlâ bulabilirsiniz....Stella yüzünden herkese bulaşan virüsün panzehirinin bir Basilisk sayesinde olduğunu da o kitaptan öğrenmiştiniz. Belki yine sayfalar yapışıktır...."

"Her gün sağlam kafa ile incelemeye çalışıyorum. Daha yarısına bile geldiğimi söyleyemem."

"Ben...siz belki panzehir hakkında bir şey biliyorsunuzdur diye gelmiştim."

"Gerçekten çok üzgünüm Bella!" Dedi suratını buruşturarak. O sırada kafamı önüme doğru eğmiştim. Gerçekten artık ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Kitabı çantaya geri yerleştirdim ve yavaş bir şekilde ayağa kalktım.

"Teşekkür ederim Bayan Will....sizi yeniden görmek gerçekten beni mutlu etti."

"Asıl benim seni yeniden görmem çok iyi oldu.....ne zaman ihtiyacın olursa her zaman yanınızdayım...bunu sakın unutma olur mu?" Dediğinde gülümseyerek kafamı sallamıştım. Başka bir şey söylemeyerek oradan ayrıldım.

Dışarıya çıkar çıkmaz derin bir nefes almıştım. Kimseye bakmayarak adımlarımı hızlandırdım ve arabaya doğru yol aldım. Bir şeyler bulmak zorundaydım. Hiçbir şeyi şansa bırakmak istemiyordum.

.....

-Ed

Akşam olduğunda dışarıya yalnızca ay ışığı hakimiyet sağlıyordu. Boş bir sokakta öylesine yürüyordum. Arkadaşlarım buraya yalnızca 10 mil uzaklıktaydılar fakat ben onları görmeye hiç hazır değildim. O sırada aklıma geçen gece markette gördüğüm şey gelmişti. Kadın belki de çoktan ölmüştü. Bundan Bella, Chris ve David'in haberleri olup olmadığını merak ediyordum açıkcası. Eğer gözlerim beni yanıltmadıysa ve bu tehlike gerçek ise işte o zaman bir şeyler yapmam gerekiyordu. Çünkü biliyordum ki bu şey yalnızca beni kötü etkilemeyecekti. Herkesi kötü etkileyecekti. Marketteki kadında bunun en basit örneği idi.

Yürümeye devam ederken yere doğru baktığımda arkamdan ön tarafıma bir gölge yansıdığını fark etmiştim. Olduğum yerde durduğumda gölgede benimle birlikte durmuştu. Kafamı kaldırıp karşıma baktığımda pençelerimi çıkarttım ve bir anda arkama dönerek gölgenin sahibine doğru saldırıda bulundum.

"Ah!"

Gölgenin sahibi ile aynı anda yere düştüğümüzde tam pençelerimi kullanmak için havaya kaldırmıştım ki karşımdaki suratı gördüğümde çok büyük bir şaşkınlığa uğramıştım.

"Eric!!"

"Selam dostum!" Dedi ve buruşmuş yüzüyle elini kaldırarak selam verdi. Pençelerimi aşağıya indirdiğimde hızlı bir hareketle çocuğun üzerinden kalkmıştım. O da ayağa kalktığında birbirimize doğru baktık.

"Aman tanrım!" Dedim ve ona doğru sarıldım.
"Dönmüşsün."

"Evet!" Dedi ayrıldığımızda.
"Geri döndüm."

....

-Bella

Eve vardığımda içeriye girer girmez karşımda Chris'i bulmuştum.

"Bella nerelerdeydin? Ne zamandan beri sana ulaşmaya çalışıyorum. Akşam olunca daha da çok endişelendim."

Boynumdaki çantayı çıkartıp bir kenara koyduktan sonra kendimi koltuğun üzerine doğru atmıştım.

Chris de karşımdaki koltuğa oturduğunda konuşmaya başlamıştım.

"Bayan Will'i hatırlıyorsun öyle değil mi?"

"Nasıl unutabilirim ki?" Diye sormuştu ellerini dizlerine sürerek.

"Onun yanındaydım. Panzehir hakkında bir şey bilip bilmediğini öğrendim."

"Peki biliyor muymuş?"

"Hayır....tıpkı Tera gibi o da kitaptan fazlasını bilmiyor." Dediğimde Chris gözlerini çantanın üzerine doğru kaydırmıştı.

Kafamı yastığa koyup gözlerimi kapattım ve birkaç dakika o şekilde kaldım. Gözlerimi tekrar açtığımda Chris'i hemen dibimde bulmuştum.

"Bella hadi gel! Odaya çıkalım. Oldukça yorgun görünüyorsun." Dediğinde kafamı sallayarak ayağa kalkmıştım. Elimi Chris'in beline doğru sarmamla yürümeye başlamıştık. Chris merdivenlere ilerlerken eline içinde kitabın bulunduğu çantayı da almıştı.

Odaya çıktığımızda üzerimimi değiştirmeme yardım ettikten sonra beni yatırmıştı. Başımdaki komidinin önünde diz çöktü ve saçlarımı okşayarak konuştu.

"Yarın saat 12.00 da Bay Walker ile randevun var. Haberin olsun istedim."

"Aman tanrım! Tessa birini ayarlayabilmiş mi?" Diye sordum uykulu ses tonumla. Kafasını sallayarak saçlarımı okşamaya devam etmişti.

"Bu doktoru bir arkadaşı tavsiye etmiş. Kendisi de zamanında Bay Walker'a gittiğini ve memnun kaldığını söylemiş. Bu sebeple yarın erken kalkacağız." Dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım ve gözlerimi kapattım. Chris de saçlarıma derin bir öpücük kondurduktan sonra yanımdan gitmişti.

Kurtlar Arasında (6. kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin