Gün doğmak üzereydi ama biz olanlardan sonra bir daha uyuyamamıştık. Hiç ses çıkarmadan ve hareket etmeden birbirimize bakıyorduk. Gördüğüm rüya, aslında kabus ilk defa bu kadar gerçekçi gelmişti. Aynı zamanda uzun zaman sonra ilk defa annemi rüyamda görmüştüm. Etkisinden kurtulmak amacıyla kafamda kendimi başka şeyler düşünmeye çalışıyordum fakat başarılı olduğum pek söylenemezdi. Sürekli bir yerde bi kopukluk oluyordu ve yine aklıma gördüğüm o kabus geliyordu.
Üzgündüm.....gerçekten çok üzgündüm...bunu her defasında söylemekten bıkmıştım ama artık gerçekten çok yorulmuştum. Bu his bana her şeyden daha çok acı veriyordu. Yaşamak bana yalnızca acı vermeye başlamıştı...
"Annemi gördüm!" Dedim beklenmeyen bir anda. O anda sesimin mahvolduğunu fark etmiştim. Chris sesimi duyar duymaz gözlerini kırpmaya başladı.
"Onu rüyamda gördüm....çok etkilendim.""Kötü mü gördün? Beni rahat bırak diye bağırıyordun çünkü..."
"Evet....üzerime gelerek bana öğüt vermeye çalışıyordu."
"Peki.....ne diyordu?" Bunu sormasıyla birlikte gözlerimi gözlerinin içine kadar sabitlemiştim.
"Bencil olmamı söylüyordu....sonra üzerime gelmeye başladı zaten. Çok gerçekçiydi Chris. Tanrım...çok uzun bir zaman geçti. Onları...onları ziyarete gitmeliyim. Onları boşladığımı düşünüp bana kızıyor olmalılar!"
"Pekala....bugün gideceğiz. Tamam mı? Sana söz veriyorum."
Kafamı sallamakla yetinmiştim.
"Şimdi biraz uyumalısın! Yorgun düştün.."
"Ama uyumak istemiyorum. Sanki yine aynı şeyleri görecekmişim gibi hissediyorum."
"Ben senin yanındayım Bella...unuttun mu?" Diye sorduğunda bedenimi onun kollarından kurtarıp yatakta doğrulmuştum.
"Ne yapıyorsun?"
"Yalnızca biraz hava almak istiyorum. Ormanda dolaşacağım."
"Bella bu güvenli olmayabilir."
"Chris lütfen! Şu anda beni korumaya çalışma tamam mı?" Diye çıkıştığımda hiçbir şey söylemeden beni onaylarcasına kafasını salladı.
Bende daha fazla bir şey söylemeden üzerime ceketimi geçirip odadan çıkmıştım. Ağır adımlarla soğuk ve tozlu merdivenlerden aşağıya iniyordum. Evimi özlemiştim. Hasret çekiyorum da diyebilirdim ama yapabileceğimiz hiçbir şey yoktu. Yalnızca bir süreliğine burada hep birlikte kalmak arkadaşlarımı kaybetmekten daha tercih edilebilir bir şeydi.
Kapıdan çıkar çıkmaz derin bir nefes almıştım. Etrafıma bakınarak dümdüz yürümeye başladım. Düşünmekten bıktım usandım ama düşünmeden de edemiyordum. Muhakkak aklıma bir şeyler geliyordu. Bir şeyler yapmalıydık. Şu saatten sonra kesinlikle kimseyi kaybetmeyi kabul etmiyordum. Herkesi korumalıydım, korumalıydık. Canım pahasına da olsa bunu yapacaktım. Duraksadım. Canım pahasına diyince aklıma bir şey gelmişti.
"Bencil ol! Bencil ol!"
Bu söz kafamda yankılanmaya başlamıştı. Annem kabusumda bana sürekli bencil olmamı söylemişti ama bunu kabul edemezdim. Onlar benim tek ailemdi ve bu aileyi götürebildim kadar bir yere götürmek için uğraşacaktım.
"Bell!"
Arkamdan birinin bana seslenmesiyle oraya döndüm.
"Ed senin burada ne işin var? Uyumamış mıydın?" Diye sorduğumda koşarak yanıma kadar gelmişti.
"Pencereden dışarı çıktığını gördüm. Bir de gece öyle bir şeyle karşılaşınca seni yalnız bırakmak istemedim." Yalnızca kafamı sallamakla yetinmiştim.
"Hey!" Dedi ve omzumu sıvazlamaya başladı.
"Sen iyisin değil mi?...konuşmak istersen ya da bir şeyler anlatmak istersen her zaman dinleyeceğimi biliyorsun.""Biliyorum Ed ama gece olanlar konuşmak istediğim en son şey. Onu bir kenara bırakmak istiyorum. Lütfen kimse bu konuyu açmasın...şu anda odaklanmam gereken tek bir konu var." Dedim ve derin bir nefes aldım.
"O da....arkadaşlarımı kaybetmeden bu savaşı nasıl kazanabileceğim.""Bunu ben de çok düşünüyorum. Bir şeyler yapmalıyız Bella. Herhangi bir şey..."
"Aklında bir plan var mı?"
"Aslında bakarsan aklımda bir plan var....ama bu herkesin hoşuna gitmeyebilir."
"Nedir o?" Diye sormuştum kaşlarımı çatarak. O sırada yürümeyi kesmiştik. İkimizde aynı anda oradaki kayalıkların üzerine oturmuştuk.
"Seni dinliyorum!" Dedim suratımdaki ifadeyi bozmadan.
"Biz kaç kişiyiz....ben, sen, Chris, David, Tessa, Tyler, Eric, Diana ve Kayla bir de David'in kız kardeşi Casey var."
Öylece ona bakarak dinlemeye çalışıyordum. Lafın nereye varacağını oldukça merak ediyordum.
"10 kişiyiz."
"Kesinlikle.....ve bu sefer herkesi koruyamayız! Bunu yapamayız Bella...her seferinde birimiz muhakkak yenik düşüyoruz. Sürekli kaybımız oluyor. Dylan'ı, Kate'i, Jessica'yı hatırlıyorsun öyle değil mi? Ki....bunlar dışında saymadığım daha birçok insam var! Annen ile baban da bunlardan biri!
Sen bir deltasın...Tessa'da öyle. Biz Chris ve David ile birer Alfayız. Peki ya diğerleri? Onlar bir beta. Şansları bizden çok daha düşük!"
"Ne yapmayı öneriyorsun?"
"Onlarla konuşalım. Dinle Bella! Tanıdığım ve çok fazla güvendiğim bir akrabam var. Kendisi de bir alfadır. Şehirden 2 mil uzakta yaşıyor. Kocaman bir malikanesi var ve oldukça güvenli bir yer. Orayı kimsenin bildiğini sanmıyorum."
"Ben hâlâ ne demek istediğini anlamıyorum." Dedim kaşlarımı çatarken.
"Şunu diyorum. Onları ikna edelim. İkna edelim ve hepsini oraya götürelim. Joseph onları seve seve kabul edecektir. Kendisi çok iyi ve korumacı biridir. Eminim beni kırmayacaktır."
"Onları saklamaktan mı bahsediyorsun?"
"Aynen öyle...onlar oradayken bizde burada tetalarla baş etmeye çalışırız. Onların hepsini öldürürüz. Tehlike sona erdiğinde ise her şey sona ermiş olur. Kendi hayatlarımıza 'yaşayarak' devam edebiliriz. Kimseyi kaybetmeden. En azından onların güvende olduklarını biliriz." Diyerek sözlerini tamamladığında karşımdaki ağaca doğru bakmaya başlamıştım. Düşünmeye çalışıyordum. O haklı olabilirdi. Bütün bunların arasında bir de onlarla uğraşmak zorunda kalmayacaktık. Böylelikle onların da hayatları tehlikeye girmemiş olacaktı. Bunu kesinlikle konuşmalıydık...
![](https://img.wattpad.com/cover/121885406-288-k30357.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurtlar Arasında (6. kitap)
Lobisomem"Neden her şey tam normale döndü....artık tamamen mutlu olacağız dediğim zaman yine bir şey ortaya çıkıyordu?? Belki de bu benim lanetimdi! Hatta varolmamın sebebi idi..." İnsandan kurtadama kadar her türlü canlıya kendini kaybettiren ve bir zehir...