26. Bölüm

830 87 3
                                    

-Bella

"Hadi çocuklar! Uyanın artık!!"

Kulağımın içine işleyip beni sağır eden ses eşliğinde gözlerimi açmıştım. Etrafıma bakındığım sırada geldiğimizi anlamıştım.

"Neredeyiz dostum?" Diye sormuştu Eric arka taraftan.

"Aslında şu anda Meksika sınırındayız. Birazdan oraya varmış oluruz."

"Ah Tanrım! Nihayet geldik! Eğer biraz daha bu şekilde otursaydım popomu kaybedecektim." Dedim ve camı açarak içeriye biraz hava girmesini sağladım. Kafamı camdan çıkardığımda derin bir nefes almıştım.

"Oraya varmamıza ne kadar kaldı?" Diye sormamla beraber aniden bir yola sapması eş zamanlı olmuştu.

"Aslında birazdan oradayız!" Dedi ve daha da hızlanmaya başladı.

Uzun bir süre sonra yeniden yavaşlamaya başladığında geldiğimizi anlamıştım. Arabayı öylece ortada durduktan sonra Eric ile bize doğru bakmıştı.

"Pekala...kitapları alın ve hadi inin bakalım!"

Dediğini yaparak ikimizde elimize kitapları aldık ve arabadan inerek etrafımıza bakınmaya başladık. Burası çok farklı kokuyordu.

"İşte burası!" Dedi Peter önümüzdeki iki katlı malikaneyi göstererek.
"Kendisi burada yaşıyor."

Üçümüz de aynı hizadan yürümeye başlamıştık. Kapının önüne geldiğimizde Eric ile birbirimize doğru baktık. İkimizde birbirimize, heyecanımızı belli ediyorduk.

"Ah bu arada....adamın suratına öylece bakakalmayın tamam mı? Rahatsız olmasını istemeyiz."
Peter kapıyı çalmaya başladığında derin bir nefes alarak kapının açılmasını beklemiştim. Az önce ne kastetmek istediğini pek anlamasamda hiçbir şey sormadan beklemeye devam etmiştim.

Kısa bir süre sonra nihayet kapı açıldığında kızardığımı hissediyordum. Kapıyı, benden yaşça büyük olduğu yüzündeki kırışıklıklardan belli olan bir kadın açmıştı.

"Kime bakmıştınız?"

"Ben Peter Walker....büyükbabamı görmeye geldim." Dediğinde kadın önce gözlerini kısarak karşısındaki adama bakmıştı.

"Sanırım anladım...ama ne için geldiğinizi öğrenmeliyim."

"Uzak yollardan geliyoruz ve oldukça yorulduk. Büyükbabama olan bir sorundan bahsedip danışmamız gereken konular var. Lütfen daha fazla zorlama!" Dediğinde neredeyse ben bile etkilenmiştim.

Kadın sesini çıkarmadan nihayet kapıyı açıp eliyle içeri geçmemizi işaret edince içimde tuttuğum bütün nefeslerimi vermiştim.

İçeriye girdiğimizde bizi uzun ve karanlık bir koridor karşılamıştı.

"Beni takip edin!" Dedi kadın ve önümüzden yürümeye başladı. Karanlık, uzun koridoru geçtikten sonra geniş bir salona çıkmıştık. Burası gerçekten çok geniş ve aydınlıktı. Duvarlar ful tablolar ve kitaplıklarla donanmıştı. Tam ortada ise bir koltuk takımı vardı. Onun dışında odayı daraltacak herhangi bir obje bulunmuyordu. Salona göz gezdirirken pencerenin önündeki arkası dönük adamı gördüğümde Eric'e doğru bir tık daha yaklaşmıştım. Adamın yanında bir serum sopası bulunuyordu.

"Büyükbaba Daren!" Demişti kadın boğzaını temizledikten sonra.
"Sizi uzaklardan görmeye gelen misafirleriniz var! Sizinle konuşmak istedikleri konu varmış."

Elimdeki kitabı istemsizce sıkmaya başlamıştım.

"Aslında misafirlerden pek hoşlanmam.....ama sezdiğim kadarıyla son derece önemli bir konu!" Dediğinde yavaş bir şekilde arkasını dönmüştü.

Yüzü aydınlığa kavuşur kavuşmaz Peter'ın kapıda ne demek istediğini anlamıştım. Adamın yüzü berbat bir haldeydi. Sanki...sanki çürüyordu.

"Görünüşüm için beni bağışlayın lütfen!" Dedi ve ağır adımlarla ortadaki koltuk takımlarına doğru ilerledi. Oradaki tekli koltuğa oturduğunda ise kafasını kaldırıp bize bakmıştı.

"Sanırım oturum dememi bekliyorsunuz....."

Böyle demesiyle beraber üçümüzde aynı anda koltuklara geçip oturmuştuk.

"Seni görmeyeli uzun zaman oldu Peter.....doktorluk nasıl gidiyor?"

"Teşekkür ederim efendim. Her şey gayet iyi gidiyor...du! Taa ki başımıza bir şey musallat olana kadar."

O sırada adamın gözleri Eric ile benim elimdeki kitaplara takılmıştı.

"Yoksa onlar...."

"Evet büyükbaba...onlar tam olarak düşündüğün şeyler."

Kitabı daha sıkı tuttuğum anda kafamı kaldırıp duvarın orada ayakta bekleyen kadına doğru bakmıştım. Ellerini önünde bağlamış öylece bana bakıyordu. Gözlerimi ondam kaçırdığımda tekrar adama odaklanmıştım.

"Onlara...onlara dokunabilir miyim?" Diye sorduğunda Eric ile ikimiz aynı anda ayağa kalkarak onları adama doğru vermiştik.

"Aman tanrım....gerçekten çok uzun bir zaman olmuştu."

"Yardımınıza ihtiyacımız var efendim!" Demiştim en sonunda sessizliğimi bozarak. Bunu söylememle birlikte adam gözlerini, çok sevdiği kitaplarından alarak bana sabitlemişti.

"Size ne tür bir yardım edebilirim ki küçük hanım....halimin ne durumda olduğunu görüyorsunuz?"

"Sizin gücünüze değil.....söyleyeceklerinize ihtiyacımız var efendim."

Adam elindeki kitapları önündeki cam masaya bıraktığında arkasındaki kadına doğru seslenmişti.

"Allison....neden misafirlerimize biraz içecek ve yiyecek getirmiyorsun? Hepsi de açlıktan ölüyormuş gibi duruyor." Dediğinde kadın hızlı adımlarla salondan ayrılmıştı.

"Pekala....sizi dinliyorum!" Demesiyle birlikte hafif bir şekilde tebessim etmiştim. Adam gerçekten çok iyiydi. Ne marangoz kadar sert ne de Tera gibi çekilmezdi."

Derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başlayarak ona neden buraya geldiğimizi anlatmıştım.

-Ed

Hepimiz salondaydık ve Bella'lardan gelecek olan haberi bekliyorduk. Belki daha çok erkendi ama biz yerimizde duramadan edemiyorduk. Chris mutfakta Bella'nın tekefonlarına ulaşmayı bekliyorduk.

"Lanet olsun! Şimdi de çekmiyor işte!" Diye bağırarak elindeki telefonunu duvara doğru fırlatmıştı. Chris'in bu davranışına karşılık Tessa ile ikimiz aynı anda ayağa kalkarak onun yanına gitmiştik.

"Chris neler oluyor? Neden bu kadar hırçınsın?" Diye sordu Tessa gözlerini ondan ayırmadan.

Ben ise gözlerimi yere sabitlemiş düşünmeye çalışıyordum. O sırada aklıma bir ihtimal gelmişti. Chris o tehlikelerden birinde olabilirdi ama bunu, emin olmadan kimseye söylemeyecektim.

"Bilmiyorum ben....sadece şu birkaç gündür biraz fazla yıprandım. Belki de Tyler'ların yanına gidip buraya David'i göndermeliyim. Size hiçbir yararım dokunmuyır."

"Chris sen neyden bahsediyorsun? Elbette bize yardımın dokunuyor. Eğer o gece sen evde olmasaydın ben neredeyse ölecektim. Beni o kızın elinden sen kurtardın. Eğer burada olmasaydın belki de çoktan zehirlenecektim." Dedi Tessa son olarak.

"Tessa haklı Chris. Senden başka hiçkimsenin bize bu kadar faydası dokunmaz. Şimdi güçsüz hissetmenin ya da yere yıkılmanın sırası değil! Güçlü olmalıyız! Hayatlarımız için sonuna kadar savaşmalıyız!" Dediğimde kafasını sallayarak bana hak verdiğini belirtmişti.

Kurtlar Arasında (6. kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin