23. Bölüm

852 91 1
                                    

"Ağrın ya da acın var mı?" Diye sormuştum büyük çantadan aldığım tişörtü Chris'e uzatırken. Giymesi için yardım etmek istediğim sırada eliyle beni engellemişti.

"Ben iyiyim. Kendim giyinebilirim."

"Elbette giyinebilirsin....sadece boğazın hâlâ kötü görünüyor."

"Sorun değil! Zaten yarına iyileşmiş olacağım."

"Chris sen iyi misin?" Diye sorduğumda yatağa, yanına doğru oturmuştum.

"Ben iyiyim....yalnızca bugün olanlar biraz fazla geldi. Buraya gelmemeleri gerekiyordu ve bizim de bu kadar güçsüz olmamamız gerekiyordu."

"Chris biz güçsüz değiliz! Onları alt ettik!"

"Hayır sen alt ettin....biz yalnızca ölümün eşiğindeydik."

"Niçin böyle düşünüyorsun? Eğer siz olmasanız onların hepsini kendi başıma yenebileceğimi mi düşünüyorsun?"

"Dinle...gerçekten yorgunum. Yatıp uyusak iyi olacak. Yarın bir şeyleri halledecek kadar güç toplamalıyız." Dediğinde yalnızca "iyi geceler" demiştim.

Yavaş bir şekilde yatağa uzandım ve üzerimi ince örtü ile örterek yan tarafımdaki camdan gökyüzüne bakmaya başladım. Chris gerçekten böyle mi düşünüyordu yani? Gerçekten beni kendinden üstün gördüğü için isyan mı ediyordu? Az önceki duyduklarıma inanamayarak doğrulmuştum. Sanırım uyuyamayacaktım.

Odadan çıktığımda yavaş adımlarla aşağıya, Tessa'nın yanına inmiştim. Tessa elinde kadeh içkisi ile pencereden dışarıya bakıyordu.

"Uyku tutmadı mı?" Diye sorduğunda cıklayarak koltuklara doğru geçmiştim. Tessa gözlerini bana sabitledi ve kendini karşı tarafımdaki koltuğa doğru bıraktı.

"Sanki burası her gün biraz daha daralıyor!" Dedi etrafına bakınarak ve kadehinden bir yudum aldı.

"Eğer 6 sene öncesinde olsam bu eve beni hiçbir kuvvet sokamazdı. Burada pek de güzel anılarım yok!" Dedim ve oturduğum yerden arkamı dönerek merdivenlere doğru baktım.
"Jessica'nın beni bu merdivenlerden fırlattığında nasıl bir acı hissettiğimi hâlâ hatırlıyorum. O zamanlar Bill'in etkisindeydi ve yalnızca beni öldürmeye odaklanmıştı. Tıpkı Grey ailesinin geri kalanı gibi....senin dışında!" Dediğimde birbirimize doğru bakmıştı.

"Neden Tessa? Neden kardeşlerin gibi beni öldürme taraftarı değilsin? Neden şu anda bile yaşamama izin veriyorsun?"

Elindeki kadehini masanın üzerine koyduktan sonra dirseklerini bacaklarına sabitleyerek konuşmuştu.

"Ben bu ailenin en büyük çocuğuyum Bella.....benden sonra Bill, ondan sonra Paul, en sonda Stella geliyor. Daha fazla kardeşim olduğuna eminim....babam çapkın bir adamdı."
Dediğinde Paul ismi dikkatimi çekmişti. Chris'in babası olmalıydı.

"En büyükler her zaman daha olgundur diye bir kanı var. Bu olgu bende kanıtlanmış oluyor çünkü gerçekten de diğer kardeşlerime göre fazlasıyla olgundum. Delta olduğumda olgunluğum daha da artmıştı. Bunu hissedebiliyordum çünkü bütün olaylara farklı taraftan bakıyordum. Bill seni Chris'ten nefret ettiği için, onun mutluluğunu istemediği için öldürmek istiyordu. Stella ise seni hem büyikannenin ailemize yapmış olduğu şeyler için, hem de Bill'i öldürdüğün için öldürmek istiyordu. Paul zaten çok uzun bir süre önce bize veda etmişti. Ve ben...neden mi öldürmüyorum?...............çünkü Chris'i seviyorum....çünkü onun mutlu olmasını istiyorum....çünkü büyükannenin geçmişte yaptığı şeylerin hiçbiri senin suçun değil....çünkü sen benim gibisin! Sende en başından beri kendimi görüyorum Bella!" Dedi ve derin bir nefes alarak devam etti.
"Kararlılığın, hırçınlığın ama bir o kadar da iyiliğin.....sevdiklerine değer vermen, canın pahasına da olsa onlar için bir şeyler yapmaya çalışman...bunların hepsi seni bana çekiyor. Daha da önemlisi ikimizde birer deltayız. Bir kurtadamım başına gelecek en güzel şeyiz biz!"

"Ama bu çoğu zaman sanki etrafındakiler seni kendinden üstin görüyormuş gibi hissettiriyor ve sanki bu karşımdakiyle beni ister istemez bir yarışa sokuyor."

"Bu çok normal bir şey...çünkü bütün türlerden üstünüz."

"Nedense bazen Chris'in de böyle düşündüğünü düşünüyorum. Demek istediğim sanki ondan daha güçlü olduğumu sanması onu pek rahat hissettirmiyor."

"Emin ol ki Bella...Chris bunu düşünecek en son insan!"

"Bilmiyorum belki de bana öyle gelmiştir." Dedim ve gözlerimi etrafta gezdirmeye başladım.
"Bir şeyi merak ediyorum ama alacağım cevabın hoşuma gidip gitmeyeceğinden emin olamadığımdan soramıyorum."

"Nedir o?"

"Eğer biz birini ısırırsak hangi ihtimalleri doğurmuş oluruz?"

"Eğer normal bir insanı ısırırsan direkt olarak kendi alfa sürünü kurmuş olursun. Isırdığın kişi alfa olacaktır. Ama eğer bir kurtadamı ısırısan ki böyle bir şeye daha önce hiç rastlamadım...türüne göre farklılık göstereceğini düşünüyorum. Çok eskiden....bir yerde okumuştum sanırım. Isırık onu olduğundan daha iyi bir güce kavuşturabilir ama aynı zamanda...bunu yapmak seni öldürebilir. Demek istediğim ister istemez güçlerini ona vermiş olursun ve bu da seni öldürür anlamına geliyor."

"Peki bu kesin bir yargı mı?"

"Tatlım bir kurt güçleri olmadan bir hiçtir. Bizi ayakta tutan tek şey sahip olduğumuz güçler. Sence normal bir insan o kadar darbeye dayanabilir mi?"

Kafamı olumsuz anlamda sallamıştım.

"Aslında şimdi oturup düşününce durum biraz komik geliyor." Demiştim sırıtarak.

"Hangi durum?"

"Bir düşünsene...kardeşin Bill beni öldürmeye çalışıyordu ama bana yanlışlıkla da olsa büyük bir hediye verdi. Beni yanlışlıkla kendisinden bile daha üstün bir varlık haline getirdi. Halbuki yaptığı tek şey boynuma pençelerini saplamaktı."

"Bazen yaptığın şeylerin sonucu beklediğinin fazlası olarak karşına çıkar. İşte biz bunun sonucuna tecrübe diyoruz. Tecrübe olmadan hiçbir şey yolunda gitmiyor. Bill o pençeleri sana geçirirken ne düşünüyordu çok merak ediyorum."

"Sanırım beni onlar gibi görmediğin için kendimi şanslı saymalıyım." Dediğimde anlamamışcasına suratını duruşturmuştu.

"Demek istediğim....düşünsene daha insanken bir delta beni öldürmeye çalışıyor. Hiç şansım olmazdı." Dediğimde ikimiz sessizce gülmüştük.

Kurtlar Arasında (6. kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin