Düğün günü köy meydanında.
Köyün meydanında masalar kurulmuş, meydan güzelce süslenmiş, muzişyenler gelmiş ve tüm köy halkı meydanda toplanmış, gelin ve damadın gelmesini bekliyordular. Onlar beklerken davul zurna eşliyinde gelin alayı gelir.Tabi gelin ve damatda beyaz bir atın üstündeydiler. Meydana geldikerindede Mazhar atdan iner ve Reyhana inemesi çin yardım eder. Sonrada müzik ve alkış eşliğinde kendileri için hazırlanmış masaya otururlar. Sonra köyün muhtarı göstermelik bir nilah kıyar. Sonrasındada düğün eylencesi başlar. Geç saate kadar düğün devam eder.
Gece geç saatde düğün bitincede gelin ve damadı evlerine uğurlarlar. Tabi Reyhan önden girer, Mazharısa bir güzel okşayıp dayakdan geçirmeden içeri bırakmazlar. Hani adetdenya. O bakımdan.
Gece ReyMazın evinde.
Evide Reyhanla Mazharın anneleri önceden süslemişlerdi. Özellikle yatak odasını
Mazhar: Offf bu nedirya?! Adetdir diyerek öldüreceklerdi nerdeyse.
Reyhan: Ay kıyamam çokmu dövdüler. Çokmu acıdı?
Mazhar: Yokbe! O kadarda değil. Geçdi bile.
Reyhan: Tabi tabi. Kesin geçmişdir.
Mazhar: Evet geçdi. Ayrıca farkındaysan biz artık evlendik.
Reyhan: Hmm farkında olmazmıyım. Ayaklarım kopdu düğünde sürekli oynamakdan.
Mazhar: Yoruldun yani. Der bir az surat asarak.
Reyhan: Ya öyle değil. Yani azıcık yoruldum.
Mazhar: Tabi tabi. Bende bunu yedim. Masaj yapmamı istermisin? Hem yorğunluğunda gider. Malum gece uzun. Der sinsi sinsi gülerek.
Reyhan: Uzun dem?
Mazhar: Evet öyle. Eee artık düğünümüzde bitdiğine göre başlasakmı? Masaja yani. Der Reyhana yaklaşarak.
Reyhan: Mazhar,
Mazhar: Söyle canım.
Reyhan: Teşekkür ederim bu gün için. İlk kez her şey hayal etdğim gibiydi. Ama...
Mazhar: Ama ne? Ayrıca teşekküre gerek yok. Biricik karımın hayallerini gerçekleşdirmek binevi boynumun borcu.
Reyhan: Ama bu daha önce yaşadıklarımızın kötü olduğu anlamına gelmez. Nede olsa formalitede olsa mutluyduk bir azda olsa.
Mazhar: Yani tahminimizden daha iyiydi diyorsun.
Reyhan: Sayende .
Mazhar: Hayır ikimizinde sayesinde. Reyhan, Ben seni tanıdıkca daha çok sevdim. O kadar çok sevdimki. Eskiden sana kavuşacağımın hayalini bile kuramıyordum. Ama şimdi...
Reyhan: Ama şimdi yeniden evlendik. Hemde bu sefer gerçekden evlendik. Diyerek kollarını Mazharın boynuna dolar.
Mazhar: Evet evlendik. Artık karım oldun. Daha doğrusu olucaksın.
Reyhan: Aslında ilk söylediğin doğru. Zaten karın olmuşum.
Mazhar: Öyle, ama o sayılmaz. Hatırlamıyorduk. Gerçi şimdi hatırlıyoruz, ama yinede sayılmaz.
Reyhan: Hatırlamak başka hiss etmek başka diyorsun yani.
Mazhar: Evet diyorum ve ben artık hatırlayarak değil hiss ederek yaşayalım istiyorum. Artık hiss etmek istiyorum. Der ve yaklaşıp Reyhanın dudaklarını öper. Hemde çok nazikce. Bir az öpüşdükden sonra Mazhar ayrılarak bir şey hatırlatır.
Mazhar: Ama biz bir şeyi unutduk.
Reyhan: Neyi?
Mazhar: Hani ben sana masaj yapacakdım.
Reyhan: Ya boş verya şimdi masajı. Der qamzeli qamzeli gülerek.
Mazhar: Hmm...demek boş verelim ha? Tamam bana uyar. Der ve bir birlerinin dudaklarına yapışarak yatağa düşerler ve gece başlar.
Sabah yatak odasında.
İkiside dün geceden sonra giyinmeden bem beyaz çarşafların arasında uyuya kalmışlardı. Sabahda ilk Mazhar uyanır ve gözünü açdığı anda ilk Reyhanı görür ve yüzünde bir tebessüm oluşur.
Mazhar: Seninle böyle birlikde aynı sabaha uyanmakda başkaymış be güzelim. Benim güzel gözlüm. Der saçlarını okşayarak.
Reyhan: Iıııı beş dakika daha.
Mazhar: İyide ben uyan demedimki sana.
Reyhan: Dedin. Ben duydum.
Mazhar: Ne zaman?
Reyhan: Offffyaaa der gözlerini ovarak. Ama ben duydum. Aaaa rüyaymıymış?
Mazhar: Ne yani, sen rüyanda benimi görüyordun?
Reyhan: Eee gece rüya gibi olunca.....
Mazhar: Demek rüya gibi ha??? Hoşunamı gitdi?
Reyhan: Ama yapma öyle utanırım.
Mazhar: Hmmm hoşuna gitdiyse sık sık tekrarlarız. Hem sen ne diye benden utanıyorsun. Artık kocanım.
Reyhan: Hmm öyle oldu demi?
Mazhar: Hmm öyle olduda. Sen anlat bakalım rüyanda napıyorduk? Yoksa rüya gibi gecemize senin rüyandamı devam ediyorduk?
Reyhan: Pisssss sen anca onu düşün emi? Başka bir şey yapıyor olamazmıyız yani?
Mazhar: Ya tamam kızmada bal dudaklım.
Reyhan: Bal dudaklımmı?
Mazhar: Evet bal dudaklım. Değilmisin yoksa? Bence öylesin. Gerçi bana kalırsa dudakların baldanda tatlı.
Reyhan: Hmm öyle demek?
Mazhar: Öylede , diyorumki sen artık rüyanı anlatsan.
Reyhan: Tamam anlatyım. İşde rüyamda , senin beni uyandırmaya çalışdığını gördüm. Sonra ben uyanıyorum ve ne görsem iyi?
Mazhar: Ne?
Reyhan: Görüyorumki sen bana bir tabak kiraz getirmişsin. Hemde en irilerinden. İşde tam onları yiyecekken uyandım.
Mazhar: Kirazmı?
Reyhan: Evetya.
Mazhar: Yoksa benim aşkım kirazmı aşeriyor?
Reyhan: Qaliba. Der dudaklarını büzerek.
Mazhar: Ayyy benim güzellerimin canı kirazmı çekmiş? Ama ben yerim sizin ikinizide kiraz niyetine. Diyerek Reyhanı öper.
Reyhan: Yermisin? Ya yapma qıdıklanıyorum.
Mazhar: Bana ne? Sizde bu kadar tatlı olmasaydınız o zaman.
Reyhan: Kızım iyice saklan., çünki bu sabah baban yam yam olarak uyanmış.
Mazhar: Yam yam ha? Yam yam demek? Ben göstericem sana yam yamı şimdi. Diyerek Reyhanın boynuna gömülür.
Reyhan: Ya sen napıyorsun acaba?
Mazhar: Ne napıyorsun? Karım değilmisin? Görmüyormusun açım.
Reyhan: Açsan kalkıp kahvaltı edelim.
Mazhar: Hayır ben sana açım. Anla halimdenya. Der ve bir az eyilip başını Reyhanın karnına koyarak bebekle konuşur.
Mazhar: Bebeğim, annen az önce doğru demiş. Sen şimdilik saklan. Olmadı gözlerini, gerçi gözlerini kapatman anlamsız şu an. Sen iyisi kulaklarını kapat ve ben aç diyinceye kadar açma. Malum anneyle babanın bir az özel olarak sohbet etmeleri lazımda. Anladınmı beni birtanem? Ne? Ha anladın demek. Aferin sana. Der ve Reyhana geri döner.
Mazhar: Eee bebişde kulaklarını kapatdığına göre...nerde kalmışdık?
Reyhan: İlahi Mazhar. Çok komiksinya. Der gülerek.
Mazhar: Nerde kalmışdık?
Reyhan: Senin açlığını gidermekde.
Mazhar: Hmmm doğru. Eee giderelim o zaman. Diyerek yeniden Reyhanı öperek okşamaya başlar ve Reyhanda davranışlarıyla ona karşılık verir.
1 saat sonra.
Mazhar: Kulaklarını aça bilirisin canım.
Reyhan: Mazhar, gerçekden çok komiksin.
Mazhar: Bunu söylemişdin....Seni seviyorum.
Reyhan: Bende seni seviyorum.
Mazhar: Reyhan, artık kalksakmı? Birlikde duş alırız belki.
Reyhan: Yok sen yalnız gir duşa. Ben sonra girerim. Der bir az hüzünlü bakışlarla Mazhara bakarken.
Mazhar: Reyhan bak birlikde duşa girmemizi istemiyorsan anlarım. İstersen önce sen gir. Ben beklerim.
Reyhan: Hayır istemiyorum. Ben uyuyucam. Diyerek uzanır. Mazharda kalkıp üstüne bir şeyler giydikden sonra havlusunuda alıp odadan çıkar ve kapıyı kapatırken Reyhanın kendi kendine söylediklerini duyar.
Reyhan: Belki uyurumda yine deminki gibi güzel rüya görürüm. Baksana bir saat önce söylediğim hemende unutuldu. Tabi daha önemli işlerimiz vardı nede olsa. Der ve bu dediği Mazhara dokunur.
Mazhar: Ya ben unutmadımki. Niye böyle düşündüki?
Mazharın iç sesi: Kız sana kiraz istediğini açık açık belli etdikden sonra konuyu çevirip kendi açlığını gidermeye çalışdığın için ola bilirmi?
Mazhar: Ofya!!! Ama ben gerçekden unutmamışdım. Niyetim konuyu çevirmek değildiki. Kalkdığımızda ben ona kiraz alıcakdım zaten. Ama belliki o unutuğumu sanmış. Her halde fazla duyğusal olmasından öyle yalnış anladı. Ben en iyisi çabucacık duş alayım sonrada hazır Reyhan uyumaya çalışırken onun rüyasını gerçekleşdireyim. Diyerek duşa girer. Duşdan sonrada hemen giyinir ve evden çıkıp komşularına gider.
Feride: Hoşgeldin Mazhar bey oğlum.
Mazhar: Hoşbulduk Feride abla. Ben bir şey rica edicekdim. Hani sizin bahçede kiraz ağacı varya...
Feride: Yoksa Reyhan kirazmı aşeriyor.
Mazhar: Öyle vallahi. Nasıl anladın hemen?
Feride: Ben anlarım. Hadi sen geç bahçede otur, bende benim küçük oğlana toplatırım şimdi.
Feride: Mustafa!!!
Mustafa: Ne var anne?
Feride: Ne var değil efendim. Şimdi bir poşet kap mutfakdan ve ağaçtan kiraz topla. Reyhan ablan aşeriyormuş. Bana bak iyilerinden topla kırmayım sonra o kafanı.
Mazhar: Ya ne gerek vardı? Ben bir şekilde kendim toplardım.
Feride: Ne demek ben toplardım? Mustafa ne güne duruyor? Hem en iyileri ağacın tepsinde. Sen yetişemezsin. Mustafa 5 dakkada toplar şimdi. Hem daha yeni çay demledim. Otur bir çayımızı iç.
Mazhar: Tamam. Çok sağolun. Diyerek bahçedeki masanın yanına gidip oturur.
2 dakka sonra.
Feride: İşde çayda geldi. Hemd tavşan kanı gibi.
Mazhar: Sağol. Eline sağlık.
Feride: Sen şimdi çayını iç, benimde mutfakda 5 dakkalık işim var. Onu bitireyim gelirim. Diyerek Mutfağa gider ve alel acele kahvaltı tepsisi hazırlar.
10 dakika sonra.
Mustafa: Anne bu kadar yetermi?
Mazhar: Bakayım. Fazla bile toplamışsın.
Feride: Fazla falan değil. Hem kızın canı çekmiş istediği kadar yesin, ama öncesinde ben bunları bir güzel yıkayayım.
Mazhar: Ben yıkardım...
Feride: Sus! Sen karışma. Der ve mutfağa gidip poşetdeki kirazları iyice yıkayıp büyük bir meyve kabına, meyve kabınıda hazırladığı büyük tepsinin ortasına koyup, tepsiyi bahçeye çıkarır.
Mazhar: Ama bunlarda ne böyle?
Fahriye: Tanışdırayım Mazhar bey oğlum. Sıcak börek, beyaz peynir, zeytin, tere yağı, bal, pekmez, yumurta, sıcak ev ekmegi ve ahanda bir bardak süt. Ellerinden öper ayrıca. Mümkünse dökmeden götür. Eee kirazlarlada zaten tanışıyorsunuz. Diyerek tepsiyi Mazharın eline tutuşdurur.
Mazhar: Ama niye zahmet etdiniz?
Feride: Ben etmeseydimde kim etseydi? Kız zaten iki canlı. Bide düğün sabahı kahvaltıylamı uğraşsaydı. Zaten dün düğünde yeterince yoruldu. Ha bide siz sizinkilere bebek haberini vermedinizmi daha? Yani dün dikkat etdimde sanki bilmiyorlar.
Mazhar: Hayır bilmiyorlar. Mümkünse onlar gitmeden söyleyicez. Reyhan öyle istedide.
Feride: Anladım. Mustafa, hadi kapıyı aç. Yardım etde Mazhar abin çıksın.
Mustafa: Tamam anne. Der ve önce kendi bahçelerinin kapısını, sonrada ReyMazın bahçesinin ve evinin kapısını açar. Mazhar girdikden sonrada Mazhar çocuga bir az harçlık verip gönderir. Sonrada tepsiyle birlikde yatak odasına gider ve tepsiyi odadaki sehpanın üstüne bırakdıkdan sonra meyve kabını alıp Reyhanın yanına gelir ve Reyhanın giyinikli, saçlarınında ıslak olduğunu fark eder.
Mazhar: Giyinmiş olduğuna göre ben gitdikden sonra kalkmış ve hatta duş bile almış. Oda yetmemiş islak saçlarla uyumuş. Ya ben seninle napıcam acaba. Der ve Reyhanı uyandırmaya çalışır.
Mazhar: Reyhan, aşkım, hadi uyan ben geldim. Reyhan?
Reyhan: Hmmm biliyordum rüyamın devamını görüceğimi. Biliyordumda, önceki rüyamda kirazlar küçük bir kasedeydiler, meyve kabında değil. Acaba ben rüyalarımımı karışdırdım?
Mazhar: Ne rüyasıya? Reyhan, benim Mazhar: Ayrıca sende rüyada değilsin. Bak sana kiraz getirdim. Hani aşermişdinya. Gerçi sen unutduğumu sandın, ama gördüğün gibi unutmadım. Unutmamda zaten. Ben zaten kalkdığımızda sana kiraz bulucakdım.
Reyhan: Sahimi? Özür dilerim. Neden öyle düşündüğümü gerçekden bilmiyorum.
Mazhar: Ben biliyor ve inan hiç takmıyorum.
Reyhan: Biliyormusun?
Mazhar: Evet. Bunların hepsi hormonlardan. Aşırı duyğusallık, ağlama, yalnış anlamalar, sebepsiz yere alınmalar ve bunun gibi bazı şeyler senin durumunda çok normal. Hadi bana bakıcağına kirazların tadına baksana.
Reyhan: Büyük zevkle. Diyerek meyve kasesini alıp kiraz yemeye başlar.
Mazhar: Nasıl?
Reyhan: Çok güzelya. Nasılda canım çekmişdiya.
Mazhar: Anlıyorum, ama karnını kirazla doydurma. Daha kahvaltı edicez.
Reyhan: Kahvaltımı?
Mazhar: Evet. Bak orda. Der tepsiyi göstererek.
Mazhar: Komşuya kadar gitdim. Bahçelerinde kiraz ağaçları varya. İşde kiraz için gitdim, Feride ablada kirazlarla birlikde kahvaltı tepsisini elime tutuşdurdu.
Reyhan: Bakayım. Hmmm bayada uğraşmış kahvaltı için. O ne börekmi. Getirsene tepsiyi.
Mazhar Tamam. Diyerek tepsiyi sehpadan alıp yatağa getirir.
Reyhan: Bir ara kendisine teşekkur etmemiz lazım.
Mazhar: Bide ailelerimize bebek haberini ne zaman vericeğimizi sordu. Reyhan: Hmm birde o vardı demi? Ya acaba söylemesekmi? Ben korkuyorum qaliba.
Mazhar: Ya neden korkuyorsunki? Biz daha ikinci ayı doldurmadan evlendik. Hatta dünde ikinci kez ve bu kez gerçekden evlendik. Artık evlilik oyunuda oynamadığımıza göre, ya bir şey belli edersekde şüpelenirler diye korkmamızada gerek yokki. Sen neden korkuyorsunki.
Reyhan: Mazhar biz evlendiğimizde nerdeyse iki aylık hamileydim. Şimdi kaç aylık diye sorarlarsa ne diyicez? İki aylıkmı diyicez? İnanmazlarki.
Mazhar: İnanmazlar diyorsun yani?
Reyhan: Yaniii. Baksana karnım belli oluyor. İki ay için fazla belli olmuyormu sence?
Mazhar: Bakıyım. Ayyy gerçekdende belli oluyormuşha. Demekki ufaklık günbegün büyüyor. Offf bir an önce doğsa keşke.
Reyhan: İşde o dediğine daha 5 ay var. Baksana daha cinsiyetini bile öyrenemedik.
Mazhar: Reyhan, hadi inat etmede anlatalım bizimkilere. Hem yakında eve dönücekler. Sürekli bizimle olmayacaklarına göre anlamazlar. Onlar gidinceyle kadarda böyle rahat bir şeyler giyersin karnın pek belli olmaz. Ama ne olur söyleyelim artık. Bak sonradan öyrenirlerse bize gönül koyarlarki, er geç öyrenicekler. Hadi be aşkım. Kırma beni.
Reyhan: Hmm tamam. Tamamda nasıl söylüyücez ? Hepsine aynı andamı?
Mazhar: Eee tabikide.
Reyhan: Tamam. Ama onlar gitmeden önce söyleyelimki bizimle fazla kalıp sorğu sual faslına geçmeye fırsatları olmasın.
Mazhar: Bak bu fikrini beğendim canım. Hadi artık kahvaltımızı bitirelim ve çıkıp dolaşalım. Belki bebiş için bir az alış veriş ederiz.
Reyhan: Tamam. Ama bu gün bizimkilerle konuşup ne zaman gideceklerini öyrenelim.
Mazhar: Tamam bebek. Der gülerek.
Reyhan: Bebekmi?
Mazhar: Ne o beğenemedinmi? Benim iki tane bebeğim var, ikiside bir birinden tatlı ve şirin. Ama artık ikisininde kahvaltılarını bitirmeleri gerek. Yemek bitinceye kadar dijital saatlerinizi ve çenelerinizi kapatırsanız çok makbule geçer. Der ve birlikde kahvaltılarını etdikden sonra alışveriş çıkarlar.
#Armaan
33 bôlûmûn sonu. Eyer okuduysanız ve beğendiyseniz lütfen bölümle ilgili fikirlerinizi yoruma yazın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek gecelik macera ve sonrası.
FanfictionBu hikaye konusu dizidekınden farklı olan hikayelerimden biri . Ne kadar farklı diyeceksiniz kesin. Şöyle anlatayım. ReyMaz bebekleri olacagı icin anlasmalı evleniyorlar.