Sen verdikçe dost görünen çok olur.
İste de gör hepsi yok olur.
Sen kendine yetmeyi öğren tüm dünyanın malına gönlün tok olur.
-Mevlana*
"Ama ben bugün çıkmak istiyorum."dedim inat ederek.
Bakışlarımı inatla Eyüp'ün üstünde tuttum ama o bana aldırmadan poşetleri boşaltıyordu.
"Sana diyorum!"Dedim.
Zeytinin bilmem kaç çeşidini poşetten çıkarmasıyla burnumu kaldırdım.
Bana cevap vermiyordu."Eyüp..."dedim sesimi yumuşatarak."bana neden cevap vermiyorsun?"
Mavinin en koyu rengi gözlerime isabet edince içimde bir şey yükseldi.
"Çıkmayacağını bildiğin halde ısrar ettiğin için olmasın?"
"Ama ben sıkıldım.Bacaklarım tutuldu bırakmıyorsun gezeyim de..."
Eyüp kaşlarını çatıp poşetlere döndü tekrar.
"Canım sıkılıyor."
"Benimde canım yanıyordu."Buz gibi bir ses işitmemle duvardaki bakışlarımı alıp bana yaklaşan eşime baktım.
Eş mi?
Gerçekten benim eşim miydi?
Eş sadece bir kağıta imza atmakla veya imam nikahı kıymakla olunmuyordu.
Eş,sol tarafını yerinden oynatan olmalıydı.
Eş değerlin,değer gördüğün olmalıydı.Yanı başıma oturduktan sonra parmakları önüme düşmüş saçlarımda buldu.
Onları arkaya attıktan sonra bakışları bana döndü."Aç mısın?"
"Hayır diyemeyeceğimi bildiğin halde neden soruyorsun?"dedim bakışlarımı poşetlere dikerken.
"Hayır desem zorla yedirirsin."
Güldüğünde benim de dudaklarım kıvrıldı.
Yanımdan uzaklaştı ve kahvaltılıkları tabaklara koymakla meşgul oldu.
"Canın başka bir şey istiyor mu?""Hayır."
Anlamıyordum.
Neden bu kadar ilgili davranıyordu bana?
O değil miydi sürekli bana emir veren ve beni üzen?
Kalbimde kırılmadık yer bırakmayan?İşte bu yüzden kimseye güvenim kalmadı.
İyi dediğin iyi sıfatının yanından bile geçemeyen birine dönüşüyordu.
Affedemeyeceğin,seni sürekli üzen biri bakarsın zamanla karşına tam tersiyle gelir.İnsanları anlamakta zorluk çekmeye başlamıştım.Üniversite ye gitmememin sebebi de özgüvenimin olmamasıydı.Başa çıkamıyordum insanların dengesizliklerine.
Dayanamıyordum artık iki yüzlü sahtekarlara.
Sürekli başkalarının özel alanlarını araştıran insanlardan,dedikodudan kokuşmuş ağızlara,gözlerin fıldır fıldır dönmesinden ve bir manadan kırk mana çıkaranlardan bıkmıştım.Sürekli insanların dış görünüşüne laf atan
'kusursuzlar' bir zamandan sonra sıkmıştı."Burnu çok uzun."
"Seninki göz mü ya? Bu arada görüyor musun? "
"Dudağın silikon mu?"
"Kaşların sırat köprüsü misali."
"Çok kısasın."
"1.50 boydan sayılıyor mu?"
Bu gibi şeyleri utanmadan söyleyen insanların nasıl bir akıl ve mantığa sahip olduklarını sorgulamaya başladım.
Allah herkesi farklı yarattı.
Ve bunu bildiğin halde başkalarını üzerek veya kırarak düşünmeden konuşamazsın.
Siz söylüyorsunuz ama karşıdakinin ne hissedeceğini düşünmüyorsunuz.
Bu bir hata yada düzelteyim günah.
![](https://img.wattpad.com/cover/56262547-288-k89669.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Dikeni
Spiritual"Evleneceksin." Ve Songül'ün Gözyaşları usul usul döküldü. Gül'ü dikeniyle yaratan Rabbim,vardır elbet bir bildiği. *Tüm hakları saklıdır.Herangi bir kopyalnma durumunda kopyalayan kişi hakkında yasal işlem başlatılacaktır.