GülDikeni-14 bölüm

13.2K 963 41
                                    


Kaldı işte;çayımız bardakta
Çocukluğumuz sokakta
Mutluluğumuz kursağımızda
Sevdiklerimiz uzakta
Gülüşlerimiz fotoğraflarda...


Film şeriti gibi izliyordum herşeyi.
Eyüp'ün Özlemi bırakması ardından birşeyler demesi ve bu tarafa dönmesi.
Bizi görmeyi beklemediği aşikardı.
Sonra bakışları bana dönünce kızarmaya meyilli olan gözlerimi hemen çektim.
Ağlama hissi artınca dayanamayıp kızlara döndüm.
Onlar ise şaşkınlıklarını üzerlerinden atıp saldırma pozisyona geçmek üzereydiler.
"Gidelim."dedim kararlı bir şekilde.

"Enişte bey'in ağzını burnunu ardından da Özlemin saçlarını yolmadan nereye gidiyoruz!"

"Gidelim."

"Onun ela gözlerini oymazsam....
O çok beğendiği yüzünü çizmezsem bende-"

"Gidelim dedim."patlamam an meselesiydi.

"Bacaklarını kıracam bu kızın!süpürge!"

"Gidelim dedim size!" Diye bağırdım.

Hepsi bana dönünce yanaklarım kızardı.Fazla sesli mi bağrmıştım?

Kızlar üzgün olduğumu anladılar sanırım onun için uzatmadan başlarını salladılar.

Hemen Yarenin arabasına bindim.
Son kez oraya doğru baktığımda bir kaşı havada kas katı kesilmiş bir yüzle ve boğazındaki damarlar la bana bakıyordu.
Ellerini öyle bir sıkıyordu ki bembeyaz kesilmiştiler.
Özleme baktığımda bana bakıyordu.
Sahi ne kadar olmuştu görüşmeyeli?
Ben üzgünce bakınca onun da bakışları değişti.
Anlayamamıştım gözleri ne ifade ettiğini zaten Yaren de arabayı çalıştırdığında gözlerimi onlardan çektim.Önlerinden geçtiğimizde gözlerim doldu.
Sulu gözüm ben işte.

Yaren beni evime bıraktığında bana gelmek istediğini söyledi ama ben kabul etmedim.Yalnız kalmak istemiştim ve ayrıca babamla özel konuşmam lazımdı.Eyüple evlenemezdim.Nişanlıydık biz ne de olsa Eyüp'le.O beni doğal olarak aldatmadı mı?
Aldattı!
Nişanlıyken böyle yaptıysa evlendikten sonrasını düşünemiyorum.
Evin hizmetçilerinden birine babamın nerde olduğunu sordum.
Bana misafir odasında olduğunu söylediğinde adımlarım direkt oraya yöneldi.

Odaya girmemle elektirik çarpmışa döndüm.
Çünkü odada Eyüp ve babam oturmuş konuşuyordular.

Gözlerim fal taşı günü açıldı.

Nasıl oldu da benden önce eve vardı?

"Baba....?"

Babamın buz gibi gözleriyle karşılaşınca irkildim.
Niye bu kadar soğuk olmak zorundaydı ki.
"Efendim Songül?"

"Ben...." dedim duraksayarak.Karşısındaki şahısa hiç bakmadan tekrar babama döndüm.
"Ben...seninle özel birşey konuşmak istiyordum."

"Özel?"

"Evet."

Babamın bir kaşını kaldırmasıyla paniğe kapıldım.Ne olmuştu şimdi?

"Şimdi burada konuşabilirsin."dedi kararlı.

"Ama-...."

"Yabancı hiç kimseyi görmüyorum ben.Fazla zamanım yok,şimdi konuşman senin yararına Songül."

Ve birkez daha beynimin içinde yankılandı babamın bana yine hayalkırıklığı yaşatması.
Gözlerimi devirdim.
Sonra yine gözlerimi babamın buz gibi gözlerine çevirdim.

"Ben evlenmek istemiyorum!"

Babamın gözlerinde ki şaşkınlığı seze bilmiştim nede olsa önceden istemesemde bu evliliği sonraları kabullenmiştim.
Ama yine de gözlerime bir anlık hakim olamayıp o'na baktım.

Sadece bir saniye.Ve karşılaştığım manzara beni korkutmuştu.
Çünkü gayet rahat oturmuş tehlikeli bir şekilde dudağının bir yanı kıvrılmıştı.O bayıldığınız sırıtmaktan veya güzel bir kıvrılıştan bahsetmiyorum.
Hani size öncede haber veren bir gülümseyiş vardır size sonraları başınıza açacak işlerin mesajıdır o gülümseyiş.O'nunki işte tarif ettiğimin aynısıydı.Gözlerindeki ateşi görmüştüm.
Hemen gözlerimi çektim gözlerinden.

Babama yöneldiğimde bana,"Saçmalamayı kes ve Eyüp'ten derhal özür dile!"dedi bana kızarak.

Ceasretimi toplayıp,"Ha..yır."dedim korkudan."Ben evlenmek iste-"

"Songül!"babamın bağırmasıyla yerimden sıçradım.Gözlerim doldu hemen.Burnum sızladı.Kalbim ağırdı o an.

"Ne söylediğinin farkında mısın sen? Bu ne saygısızlık bu ne haddsizlik!
Kendine gel!"

Öylece durdum.Burnumun sızısı,gözlerimin doluşu ve yüreğimin feryadını duymakla yetindim.
Evlenecek kişi ben olmama rağmen benim kararlarıma saygı duyan yoktu.Babam evlenmiyordu,ben evleniyordum!

Boğazımdaki yumru artınca dayanamayıp arkamı dönmüştüm. Gözyaşlarımdan dolayı bulanık gördüğüm kapıya diktim gözlerimi.Ve dolan yaşlarımı bıraktım.

Ayaklarım titriyordu.Bir adım atmıştım ki,"Özür dile hemen Eyüpten!" Dedi babam olacak adam ve aslında bana hiç bir zaman değer vermeyen kişi.

Herşeye rağmen Eyüp'e taraf baktığımda kaşları havada muzip bakışlar atıyordu.
Öfkeme engel olamadan bağırdım.Ki bunun ne kadar günah olduğunu bilmeme rağmen ilk defa öfkeme engel olamamış ve bana Nahmahrem olan birinin yanında bağırmıştım.

"O'nunla evlenmeyeceğim!Sevmiyorum seni.İstemiyorum seni hayatımda! Beni rahat bırak.
Senden nefret ediyorum anlıyor musun,nefret ediyorum."

Hayatımda bukadar sinirlendiğimi hatırlamıyordum.
Ama söylediklerimden bir dk. sonra büyük bir pişmanlık yaşamıştım.
Bütün kan yüzüme bocalınca gözlerimden durmadan gözyaşlarım akıyordu.
Yumruk yaptığım elimi kullanarak gözümü silmeye çalışıyordum.
Bakışlarım o na kayınca boğazımda sanki bir yumru daha eklendi.
Kaskatı kesilmiş beni ifadesizce izliyordu.
Bu görüntüye dayanamadım ve koşarak odayı terk ettim.Kapıma ulaştığımda,kapıyı açıp sert şekilde kapattım sonra ise kilitleyip kapıya yaslandım ardından kayarak yere oturdum.
Hıçkırarak ağlamaya başladım.
Ne yapmıştım ben Allah aşkına?
Peki kendimi niye bukadar kötü hissediyordum.

Aklıma Eyüp'ün hali gelince daha çok ağladım.Kalbini mi kırmıştım?
Ben.
Ben Songül.
Birinin kalbini mi kırmış,üzmüştüm?

"Allah'ım!Bana bir çıkış yolu göster.Bana sabır ver Rabbim!
Çıkmaz sokaktayım sanki,çıkamıyorum.
Kalp kırmanın ne denli günah olduğunu biliyorum.Sen beni affet!Affet Allah'ım!"

Ardından yorgun düşünceye kadar orada uyuya kalmıştı Songül.
Son sözü ise,

"Özür dilerim..."

***
Yıldıza basmayı unutmayın!

İnşallah beğenirsiniz!

8.12.16

Gül DikeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin