Muhtacız.Rabbimize muhtacız çünkü bizi Yaradandan başka kim anlayabilir?
Bizi karşılıksız kim sevebilir?
Nankörlük etmemize rağmen,belki bazılarının hâşâ O'nu inkar etmesine rağmen Allah hangimize yüz çevirdi?
Yada çevirir mi? Çevirmez.Kalbimiz O'nu anmadığı her dakika her salise daha da kararıyordu. Kederle,üzgünlükle,kırgınlıkla, bilinmezlikle...
Boğalıyorduk aldığımız her nefeste.İçimizdeki o boşluğu doldurmaya çalışıyorduk haramlarla.
Bilmiyorduk,o boşluğu haramlarla doldurduğumuzda daha beter olacağımızı.
Sonunda kendimizi yiyeceğimizi.
Kimisi dayanamayacak kimisi çözümü hepten bitirecekti.Hayatına son vermek isteyecekti.
Neden mi? Anlamsız ve boş bir hayatı kim yaşamak isterdi? Sürekli darbeler yediğimiz, bir gün güldüğümüzde ertesi gün acısını çıkarmak istercesine hayat,diğer günleri boğazımızdan getirmiyor muydu?bu hayatı kim yaşamak isterdi?Yalnızlık ağır basmıyor muydu o anlarda?
Öyle bir basıyordu ki...nasıl tarif edilir yazılmazdı,hissedilirdi.
Akşamları başınızı yastığa koyduğunuz an,
zehirli oklar kalbinize saplanmıyor muydu?Kimse görmüyordu...
Kimse bilmiyordu neler yaşıyorsun.
Kimse anlamıyordu seni.
Sonra yastığı ıslatan sıcak gözyaşlarına lanet ediyordun "neden?" diyordun."neden ben?"Bir ayet düşüyor aklıma.
"Lâ tahzen! İnnallâhe meana"
Üzülme! Allah bizimledir."-Tövbe/40
Allah bizimle,Allah seninle...
Seni duyuyor,seni görüyor ve inan senden daha iyi biliyor nasıl hissettiğini.
Acılarına şahit olan bir tek O'ydu.
Yapman gereken O'na gitmen,O'nunla buluşman...
Nasıl güzel bir buluşmadır bu?
Bu nasıl bir şeydir ki,biliyorsun ki alemin yaratıcısı,senin yaratıcın seni dinliyor...Seni bekliyor kardeşim.
Senin kalkıp abdest alıp o seccadeyi serip Kendisine yönelmeni bekliyor.
Evet,Allah bize muhtaç değil biz Allah'a muhtacız.
O'nsuz nasıl ki hayat üstümüze yıkılıyorsa, Allah'la beraber olanın kalbi,yüreği,dünyasıda çiçek bahçe açardı.Bunları iyi düşün olur mu?
Allah'tan başka kimse seni anlayamaz.
O'nun sevgisi dünyadaki bütün sevgiye bedeldir.1 hafta sonra
Kuşların daldan dala konmalarını izliyordum sakinlikle.Ardından siyah ve beyaz tüylü kuşu takip etti gözlerim.Yuvasına uçmuştu,uzaktan çok gözükmese de üç tane yavrusu vardı.
Bir haftadır gülümsemeyi unutan dudaklarım zorla kıvrıldılar.Acıydı bütün benliğimi ele geçiren.Zoraki gülümsemem hiç zorlanmadan yok oldu lakin bu defa da gözlerim yanıyordu.Elimi uzatıp pencereyi açmaya çalıştım ama açamadım.Tekerlekli sandalyede ancak bu kadar uzanabiliyordu kollarım.
Boğuluyordum.Nefesim daralıyordu ve bunun için en faydalı şey şu an bu pencerenin açılmasıydı.
Vazgeçtiğim sırada başımı arkaya döndüm kapıya diktiğim bakışlar adeta Eyüp'ü arıyordu.
Bir süre bekledim ama gelen olmadı.Bende bakmayı kestim.Bir hafta önce eve geri dönmüştük.Dönmüş demesek daha iyi olurdu aslında.Eski beni o gün orada bırakmışım gibi hissediyordum.
Ruhumun çekildiğini ve günden güne eridiğimi hissediyordum.Mutlu değildim,acı dört bir yanımı sarmış,yakıyordu içimi.Adeta boğuluyormuş gibi hissediyordum.Elim usulca boğazımda gezindi.Ovaladıkça ovalıyordum ama faydası yoktu.
Dayanamayıp bir kez daha uzandığımda pencereye,artık açmam gereken bir şey olarak görüyordum ve açmadan bırakmayacaktım.
Nasıl oldu bilmiyorum ama dengemi birden kaybettim ve olan tam da o an oldu kapının açılma sesi ardından benim yere düşüşüm her şey birden oldu.Ben acıyla kıvranırken hızlı adımlar hemen bana ulaştı.
Ardından havaya kaldırılışım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Dikeni
Espiritual"Evleneceksin." Ve Songül'ün Gözyaşları usul usul döküldü. Gül'ü dikeniyle yaratan Rabbim,vardır elbet bir bildiği. *Tüm hakları saklıdır.Herangi bir kopyalnma durumunda kopyalayan kişi hakkında yasal işlem başlatılacaktır.