🌿BÖLÜM 8 🌿

4.7K 339 179
                                    

••|TEVAFUK |••

İyi Okumalar. 💕

Yazar'dan ;

" Bende evlad edilmiş bir çocuğum..."

Mehmet beyin dilinden dökülen bu sözlerin yankısı vurdu Ezra'nın yüreğine.Başından aşağı kaynar sular dökülürken yanan sadece ruhu ve pişmanlığı idi.Bir şeyler söylemek için açtı ağzını bir süre sonra. Ama çabası sonuçsuz kalınca yumdu ve gözlerini babam dediği adamın suretine dikti.
Oysa hiç bir zaman hissettirmemişti hem yetim , hem öksüz oluşunu.

Düşününce bu zamana dek amca , hala , babanne diye bildiği rahmetlinin bile bunu belli edecek tek bir harekette bulunmadığını fark etti Ezra.

Sonra bir düğüm daha kondu diğer düğümlerin yanı başına. Ve nefesi imkanı varmış gibi biraz daha kesildi.
Kesilen nefesinin sıktığı ciğerlerinin sızıntısı gözlerine vurdu ve bir kaç damla yaş daha süzülerek aktı hiçliğe .

" Na...nasıl yani? Sende mi evlatlık olarak verilmişsin?"

Diye sordu bir aralık bulduğu ufak bir güç kırıntısını kullanarak. Mehmet beyin yüzünde mutluluktan olmadığı belli olan kederli bir tebessüm belirdi.
Her zaman aydınlık olan ve deniz misali parıldayan gözlerine kara bulutlar çökmüş , esmer teni sararmıştı.

Ezra , savsak adımlarla yerinden kalktı ve doğruca babası bildiği adamın yanına gitti. Dizlerinin dibine çöküp , tırnakları soğuktan morarmış elinin üzerine elini koydu. Her zaman sıcaklığına sığındığı bu ellerde ki soğukluk Ezra'nın içini titretti.

Gözlerini bir kaç kez kırparak izledi babasının suretini. Onları suçlarken ne yaşadıklarını , ne hissettiklerini dinlemeden çok büyük bencillik ettiğini yeni yeni anlarken yaptığı hatanın ezikliği kapladı içini. Gözlerinden süzülmeye devam eden yaşlar eşliğinde yüreğinden kopan bir kaç kelam döküldü dilinden.

"Ben... ben çok özür dilerim. Sizin ne halde olduğunuzu düşünemedim. Özellikle böyle bir durumun içinde olduğunu bilseydim gider miydim hiç. Anlayıp dinlemeden kendi kendime sinirlendim. Bunca zaman beni büyüttünüz. Ev...evladınız gibi hissettirdiniz. En önemlisi de beni hak yolda güzel bir mümine olarak yetiştirdiniz. Allah sizden razı olsun. Ne yapsam ödenmez hakkınız..."

Diyerek başını yavaşça önüne eğdi Ezra. Mehmet bey kızının çenesinden tutarak önüne düşürdüğü başını kaldırdı.

" Sen zaten bizim evladımızsın. Canımızdan bir parçasın."

Ezra'nın gözyaşları duyduğu bu sözlerin akabinde şiddetini artırdı. Daha sonra dayanamayıp Mehmet beye sarıldı sımsıkı bir pişmanlıkla.
'Ne olursa olsun o adam benim babam onlarda ailem.Ben nasıl onların canıysam ; önceden olduğu gibi onlarda benim canım. Onlar için her şeyi feda etmeye hazırım.' Diye geçirdi içinden Ezra ağlamaya devam ederek.

Ezra sulu gözlerini abisi ve annesi bildiği kadına çevirdi. Abisi son derece ifadesiz bir suratla sükunete bürünmüş ve hemen ayakları dibinde ki halının desenlerine manasızca
bakıyordu.Daha sonra gözlerini annesize çevirdi Ezra. Onun da kendinden aşağı kalır yanı olmadığını görünce bir deprem daha koptu yüreğinde derinden. Yüzünden akan siccim gbi yaşları görünce dayanamadı Ezra. Ayağa kalkarak soluğu Zeliha Hanım'ın dibinde aldı.

Her şeyi öğrendikten sonra onlara anne baba demek dağları yalın ayak aşmak gibi zor geliyordu ona.Anne baba derken boğazında bir yumru peydah oluyor ; her yutkunmasında canını yakıyordu.

Kendini bir hiçmiş , şuan nefes aldığı eve ait değilmiş gibi hissediyordu.
Giydiği her şeye , okuduğu her kitaba benim diyemiyordu. Bir tek Rabbin huzuruna vardığında bir yere ait hissediyordu kendini. Bir tek O'nu andığında kayboluyordu boğazındaki yumru.

Nar ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin