🌿BÖLÜM 18🌿

2.6K 215 53
                                    

••|RUHUMUN KIRIK YANI|••


Yekta Karam'dan

Yüreğim gece misali kapkara.Yüreğim kor misali harlı.Duygularım ve düşüncelerim hissettiklerim kadar acımasız. Bedenim hiç olmadığı kadar yorgun.

Ruhum ve bedenim bunca şeyin altında ezilirken bir bardağı daha kafama diktim. Hayatımda ilk kez içtiğim içkinin tadına alışık olmadığım için yüzümü buruştururken başıma inceden bi sızı peydah oluyordu.

"Yekta abi yeter artık kalk gidelim."

Kafamı hayır anlamında salladım. Önümde ki masaya kollarımı koyup başımı dayadım.

"Yasir... Başım fena ağrıyor sanırım."

Diye sayıkladım kısık çıkan sesimle.

"İlk defa içip bide 4-5 bardak devirirsen böyle olur işte. Kalk evine götüreyim seni kahve felan iç . "

Diyerek kolumdan tutup kaldırdı. Ona uyup masadan kalktım.

Kendimi tam sarhoş gibi hissetmesemde ayık da değildim. Yasir nereye götürürse oraya gidiyordum . Arada sırada adımlarım savsaklasa da düz bir şekilde yürüyebiliyordum.Ve unutmak için içtiğim, beynimde ağırlık yapan her şey yerli yerindeydi. Babam... Babamın yaptıkları ve babam olacak o adama yapacaklarım.

Ve tabi birde tüm bunlar yetmezmiş gibi Mert olayı. Ezra'yı sırf kardeşinin öcünü almak için küçük bir oyun yaptığından şüpheleniyordum. Tabi o kişi benim tanıdığım Mertse.

Yasir kolumu tekrar çekiştirip ön koltuğa oturmam için beni itekledi.
Hiç bir şey demeden koltuğa oturup kapımı kapadım.

Yasir arabayı çalıştırıp yola koyulurken başımı cama dayayıp karanlık gökyüzüne bakışlarımı sabitledim. Hala başım ağrıyordu. Başımı en çokta düşüncelerim ağrıtıyordu. O düşüncelerin ruhumda bıraktığı yaralar ağrıyordu. Babam dediğim adamın omzuma yükledikleri yüzünden omuzlarım ağrıyordu.

Babam...

Yıllardır beni sevmesini istediğim babam.Bana bunca şeyi yaşatan babam.

Sebebini tam kavrayamamış olsamda canımı çok yakmıştı. Bunca yıl sonra bile hala nefret edebiliyordu benden.
Öz evladını ölüme sürükleyecek kadar acımasızca  nefret ediyordu benden.

Sıktığım yumruğunu dizine vururken artık bende öyle acımasız olacağım diye sözler verdim kendime.

Yasir arabayı ani bir şekilde durdurunca kafamı camdan çekip etrafa bakındım. Karanlıktan tam göremesemde  arada sırada kafa dinlemek için uğradığım ama aylardır bir kez olsun gelmediğim  o evdi.

Hiç bir şey söylemeden arabadan indim ve doğruca eve gittim. Yasir elinde evin yedek anahtarıyla arkadan gelirken ben çoktan kapının önüne gelmiştim.

Yasir evin kapısını açtığında , karanlıkta olsa yerini ezbere bildiğim oturma odasına yöneldim ve ağırlaşmış bedenimi koltuğa attım.

Ev uzun süredir kullanılmadığı ve havalandırılmadığı için buram buram toz koksada bu benim umrumda bile değildi.

Yasir sigortaları açıp evi aydınlatırken bir tek bulunduğum yerin ışığını açmadı.Bir kaç dakika sonra elinde bir bardak su ve ilaçla geri döndü.

"Al şunu iç. Sonrada bi duş al. Artık sabaha anca kendine gelirsin."

Bir şey demeyip ilacı ve suyu elinden alıp içtim.Boş bardağı sehpaya koymaya çalışırken Yasir'de tekli koltuğa oturup telefonuyla uğraşmaya başladı. Kafamı koltuğun arka tarafına atıp gözlerimi kapadığımda bedenimin ne kadar yorgun ve bitkin olduğunu yeni anlamıştım.Bir kaç dakika sonra karanlık beni yavaş yavaş esir alırken zihnimde ki suretler ve sözler de karanlığa gömülüyordu.

Nar ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin