🌿BÖLÜM 16🌿

3.5K 230 48
                                    

••|ENKAZ|••

Yazar'dan;

Öfkesinin her zeresini , kininin derin çukurlarına gömmekteydi.  O pislikleri bulamadığı her günün gittikçe çoğalan öfkesi karanlık misali bedenini çepeçevre  sarmalayarak kemiklerini sızlatıyordu.

'Onları bulmalıyım.Onları artık bulmalıyım...'

Diyerek karanlık gecenin bağrında parlayan yıldızların aydınlattığı  odasında bir kaç adım atarak dolandı.

'Onları bulup bana yaptırdıklarını misliyle ödetmeliydim.'

Diye fısıldadı kendi kendine.

Ama biliyordu ki hiç bir yerde yoktular. Görünmez olmuş gibi bir anda ortadan kaybolmuş , yerin yedi kat altına girmiş gibilerdi.

Telefonunun mekanik sesi karanlığı ve sessizliği yırtıp atarcasına çaldığında Yekta  uzun adımlarını orta sehpanın üzerinde ki telefona doğru attı.

Ekranda yazan 'Salih' ismi içinde bir yerlerde bir iz bulma umudunu yeşertti.

Vakit kaybetmeden telefonu açtı.

"Bi gelişme mi var Salih?"

"Evet abi Mert'in kız kardeşi yarım saat önce evden çıktı. Ve bu yarım saat içinde sürekli ara sokaklara girip elindeki kağıdı göstererek bir adres soruşturuyor. Mert' i arıyor  olabilir . Aradığı adresi  bulana kadar da takipteyiz. "

İşte şimdi keyfi biraz yerine gelmişti.

" Güzeel. Sakın takipten çıkarmayın. İzini kaybedersiniz kötü olur."

"Tamamdır abi.  Kardeşini adresi bulduktan sonra alalım mı?"

"Bana o Mert pisliğiyle adamı  lazım kardeşi beni ilgilendirmez."

Diye sinirle konuştu Yekta.

" Abi kardeşini alıp  şantaj yapsak ?"

"Dizi mi çekiyoruz biz ne şantajı."

"Abi biliyorsun ki Mert annesinden babasından çok  kardeşine değer veriyor. Yerini tespit ettikten sonra alıp minik bir uyarı yapabiliriz."

Biraz düşününce bu fikir çokta mantıklı gelmeye başlamıştı Yekta'ya. 'Nede olsa kardeşinin elimizde olduğunu öğrendiğinde saklandığı delikten çıkıp koşa koşa gelir' diye geçirdi içinden .

"Afferim Salih bu iyi fikir. Alıp karşıyakada ki  eve götürün. Bunu iyiliğinen yapın ki polisi işin içine katmadan kızın kılına zarar gelmeden halledin ve karşıyakada ki eve götürün. Unutmayın bizim derdimiz abisiyle." 

Diyip bir kaç saniyenin ardından telefonu kapattı.

Mert'i eline geçirdiği zaman ona yapacakları bir bir aklından geçerken dudakları iki yana gerilerek  tebessümler  ediyordu.

Kendini rahatlamış bir vaziyette koltuğa  bıraktığınd telefonu tekrar çaldı . Bu kez arayan Mehmet amcası idi. Onu fazla bekletmeden hemen aramayı cevaplandırdı.

"Selamün Aleyküm oğlum. Hayırlı akşamlar  . Nasılsın ?"

Amcasının içten bir şekilde oğlum deyişi Yekta'nın yüreğini titretiyor, zihninin derin dehlizlerinde yavaşça salınan anılar arasında, uzun süredir ortalıklarda görünmeyen babasının ona en son ne zaman oğlum dediğini aramaya başladı. 

Yekta boğazında oluşan yumruğu yok etmek için derince yutkundu ve amcasına cevap verdi.

"Selam amca ben iyiyim sen nasılsın. Görüşemiyoruz kaç gündür."

Nar ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin