🌿N.Ç.🌿ÖZEL BÖLÜM 2

1.7K 118 51
                                    

~4 Yıl Sonra~

Bizi hayata bağlayan , yıkıldığımızda , düştüğümüz de kolumuzdan tutup; "Kalk ilk düşüşte pes edip yıkılmak için çok erken. Daha çok düşeceksin ve ben her düştüğünde seni kaldırmak için burada olacağım." diyen insanlar iyi ki vardı hayatımızda.

Gölgesiyle koruyor kolluyor , bir hoş kelamıyla yüreğimizi ısıtıyordu.

Bazen bir gülüşü bir bakışı yetiyordu tüm kırıkları onarmaya. Bazen de sıcak bir sarılışı , ufacık bir dokunuşu.

Ezra'nın hayatında ki bu insan şüphesiz Yekta idi.

Onun her şeyi olmuş yaralarını beraber sarmış , kırıklarını beraber onarmışlardı.

İkisi de sanki beraber olana dek eksikmişler de , birbirlerinin varlığıyla tamamlanmış gibi hissediyorlardı.

Dillerinden isimleri bir kere dökülürken , yürekleri bin kere haykırıyordu

Onlar yan yana , diz dize iken kara kışlar bile bir anda bahara dönüşüyor , ortalık bir anda aydınlanıyor ve güzel çiçeklerin kokusu ilişiyordu insanların burnuna. Kuşlar şarkılarıyla onların aşklarına eşlik ediyormuş gibi şakıyorlardı.

Çevrelerinde ki yeni evlenen çiftler onları örnek alıyor ve bu delice sevdaya her daim gıpta ederek bakıyorlardı.

Ezra beline dolanan tanıdık ve sıcak kolların etkisiyle gülümserken gözlerini kapatarak başını huzur limanın omzuna yasladı.

"Kalbimi hala delicesine attırıyorsun adam. "

Dedi mayışık bir sesle.

Yekta burnunu eşinin mis kokusunun kaynağı saçlarına götürürken mırıldandı.

"Bağlanmaktan korkan ben nasıl seni hala kördüğüm gibi sevebiliyorum kokusu şiir kadınım."

Ezra eşinin kolları arasında dönerek elleriyle eşinin yüzünü tuttu.

"Sen yaşlandıkça romantik olmaya başladın farkında mısın yüreği güzelim."

Yekta yüzünü astı.

"Yüzüm çirkin yani. Yüreğim güzel diye mi aşık oldun bana sen."

Ezra duydukları karşısında şaşırırken etkisiz hafif yumruklarını Yekta'nın omzuna geçirdi.

"Ne o hanımefendi sizi sizin silahınızla mı vurdum. Sevgi'me hamileyken aynen böyle diyordun. Nasılmış?"

Yekta'nın yüzü güzel dişlerini segileyerek iki yana gerildi.

"Hormonlar yüzünden canım. Yoksa ben öyle bir şey yapar mıyım?"

Yekta kaşlarını kaldırarak başını salladı.

Aklına bir şey gelmiş gibi Ezra'yı kollarından çıkarıp elinden tuttu.

"Az kalsın unutuyordum. Sana mükemmel bir manzara göstereceğim. "

Ezra eşinin ardından üst katın merdivenlerinden inerek Yekta'nın sonradan namaz odası olarak düzenlediği odanın önüne geldi.

"Ne oldu?"

Yekta Ezra'nın dudaklarına parmaklarını koyarak ;

"Şşt sessiz ol çiçeğim."

Ezra kaşlarını çatarak sessizce kapıyı açan eşine baktı.

Kapı tam aralandığın da burnuna dolan gül kokusuyla istemsizce gözleri kapandı ve bir kaç saniye sonra yavaşça açtı.

Gördüğü görüntü onun için tüm dünyada ki eşsiz manzaralara bedeldi.

Nar ÇiçeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin