BÖLÜM 2

3.9K 196 39
                                    

ŞİMDİ ÖNCELİKLE SÜREKLİ 3 SENE ÖNCESİNE GİTMEME KIZACAKSINIZ AMA KIZIN O PSİKOLOJİSİNİ ANLATMAM GEREKİYORDU.SİZ SADECE OKUYUN,YORUMLAYIN VE VOTELAYIN! ^^

3 Sene Önce

Masanın üstünde duran bir bardak suyu da içtim ve okula gitmek için yola çıktım. Sırtımdaki çantanın ağırlığını umursamadan servisin beni beklediği yere doğru koştum. Servisçimiz her zamanki gibi bıkmış bir şekilde beni bekliyordu. Evet, yine hazırlanamamıştım çünkü okul formalarımı giymem ve yemek yemem fazla zamanımı alıyordu.

''Kızım hadi ama. Kaç saattir seni bekliyoruz burada.'' diye sitem etti. Tam ağzımı açıp kendimi savunacakken oradan bir çocuk atladı. ''Anca yemek yemiştir Hüseyin amca.'' Kahkahaları kulağımda yankılanırken sessizce ve hiçbir şey demeden yerime oturdum.Gözlerimin dolmasına aldırmadan kulağıma kulaklığımı taktım ve kendimi kötü hissettiğim zamanlarda dinlediğim şarkıları dinlemeye başladım. Alışmıştım buna ben, herkesin kaderi nasılsa benimkisi de buydu. Derin bir nefes aldım ve başımı arkaya attıktan sonra uyku moduna geçtim.

***

Yalnızlık nedir bilir misiniz siz? Bu hayatımdan nefret ettiğimi söylemiş miydim? Bazen geçmişi hatırlamak beni ne kadar yorsa da bununla başa çıkmam gerektiğini biliyordum. Tıpkı denizin ortasına atılmış minik bir poşet gibi... Bir sağa bir sola sürüklenip duruyordum.

''Hadi kızım, çık artık odandan bak kim geldi!'' diye seslendi annem. Gözlerimi devirdim,ağlamaktan yorulmuş ve titreyen bedenimi rahatlatmak amacıyla derin derin nefesler almaya başladım. Yapmamalıydım, hayır. Yemek yemeyecektim. Bunu yapmayacaktım. Bu sefer olmazdı.

''Kime sesleniyorum ben?''

''Ne var Allah'ın cezası kadın. Ne var yine?!'' Kaşlarını çatarak yanıma geldi ve koluma vurdu. Acıyla gözlerimi sımsıkı kapattım. İşte bu da beni çok seven annem.

''İmge! Sözlerine dikkat et.'' diye başladı beni uyarmaya. ''İçeri bir gelsen yemek yerdik.''

''Aç değilim.'' diye fısıldadım. AÇSIN, BUNU KABUL ET.

''Acele et, aç değilmiş kime anlatıyorsun sen bunları? iki dakikaya aşağıdasın. Misafirlere hoşgeldiniz de.''

Eğer bizim eve gelmişlerse hiç hoş gelmemişler bir kere. Zorlanarak ayağa kalktım ve aynanın karşısına geçip üstüme başıma çeki düzen verdim. Şu yeni gelen misafirlere bir bakalım, kimlermiş acaba? Yavaş adımlarla merdivenleri indim ve salona geçtim. İki tane orta yaşlarda kadın ve onların kocası olduklarını tahmin ettiğim iki de adam vardı. Yüzümün önüne düşen saçı geriye attım, dudaklarıma da sahte bir gülümseme yerleştirip onların yanına ilerledim. ''Sen İmge olmalısın.'' dedi sarışın olan kadın.

''Evet ben İmge.'' dedim buruk çıkan sesimle. Kadın da bir şeylerin yolunda gitmediğini anladı ve başını salladı. Diğerleriyle de tek tek tokalaştıktan sonra yemeğe geçmek için ayaklandık. Masaya baktığımda sertçe yutkundum. O kadar çok yemek vardı ki  hepsi de beni ye diye bakıyorlardı. Ama bu sefer hep yaptığım o hatayı yapmayacaktım. Az yiyip az üzülecektim. Umarım...

''Şey ya, yemek yeter mi?''diyince kafamı kaldırıp sarışın kadına baktım. Neyine yetmiyor bu kadar yemek? Nerenle yiyeceksin onları be gülüm? ''Aa,neden?'' diye sızlanarak araya giren anneme baktım. İlk defa haklı çıkıyordu. Hem misafir gelmiş evimize, ne bulduysa yesin bir zahmet. Misafir umduğunu değil bulduğunu yer.

''Beğenmediniz mi?'' diye sordu babam.

''Yani ne bileyim beğenmemekten değil de...hani...Anca İmge'ye yeter bu yemekler.'' diyince ardından da kahkaha attı. Boğazıma oturan o acıyı yok etmeye çalıştım. Karnıma saplanan ve kendimden nefret etmemi sağlacak o acıdan kurtulmaya çalıştım. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kırpıştırarak gözyaşlarımı engellemeye çalıştım. Masada bir kahkaha sesi daha duyunca bu sefer kafamı o sesin sahibine çevirdim. ''Hahahah! Ay canım ya.''

Annemdi o benim ya...Beni şu an belki de en iyi anlayabilecek olan, hatta ve hatta beni savunması gereken kişiydi o. Dalga geçmesi gereken kişi değil! ''Gül!'' Duyduğum o otoriter sesle gözlerimi sımsıkı kapattım. Benim yüzümden yine kavga etmelerini istemiyordum. Zorla da olsa tabağıma doldurduğum yemekleri bitirdim ve o sarışın kadının yüzüne baktım. Kocasına sırnaşıyor ve bir yandan da beni inceliyordu.

Geri zekalı, sana mı düştü benim kilomu eleştirmek!

Bir süre sonra annem kısa bir an bana ve hala doldurmakta olduğum tabağıma baktı. Yüzünü buruşturdu ve ardından da boğazını temizledi.''İmge! Anneciğim yetmez mi? Bu senin dördüncü tabağın kızım.'' diye uyarıda bulunurken acaba bu canımlı cicimli konuşmalarını nerden buluyor diye düşündüm. Ya gerçekten iyi rol yapıyordu ya da misafirlerin yanında üste çıkmaya çalışıyordu. Gözlerim tekraran dolmaya başlayınca sandalyemden hışımla kalktım. ''Alın yemeğinizi de, bir b*ka yarar belki.'' Merdivenleri koşarak çıktım ve odama girip kapımı kilitledim.S ırtım bir anlığına soğuk duvarla buluşunca istemsizce titredim ama bu titremem kalbimdeki acıdan daha ağır olmadığı için umursamadım. Neden Allah'ım? Her insana bir dert veriyorsun ama belki ben bunları yaşamak için daha çok küçüğüm. Neden kimse benim yanımda değil, derdimi yanacağım kimse neden yok yanımda?

Göğüs kafesimin nefessizlikten daraldığını hissedince derin ama titrek bir nefesi içime çektim. Ne yaparsam yapayım artık dönüşü olamayacaktı. Tartılarla, aynalarla, kıyafetlerle, bikinilerle küsen bir kızdım ben. Yaşama küsen...

Bu sefer de çığlık atarak yerimden kalkıp dolabımdaki bütün kıyafetlerimi askılarından indirdim. Dizlerimi çökerek yere oturdum ve ağlayarak onları parçalamaya çalıştım. Aynı benim kalbimi parçaladıkları gibi... ''Yeter! İstemiyorum.B-ben...A-artık iyi olmak is-istiyorum.'' Bu sefer içimi daha da yakan bir yakarışla hepsini avuçlayıp odanın başka bir köşesine fırlattım. Lanet olsun, hiçbir şeyi istemiyordum ben. Sadece mutlu olmak ve kilolarımdan kurtulmak istiyordum. O boktan kıyafetleri değil. Sendeleyerek de olsa sonunda banyoya yetişmiştim. Kapıyı kilitledikten sonra, saçımı arkadan tutturdum. Gözüm bir anlığına aynadaki kıza takılınca iğrenerek önüme döndüm. O ben miydim gerçekten? Tombul yanaklarından gözlerini göremeyen kız. Ağlamaktan gözleri kançanak olmuş ve kıpkırmızı bir yüzü olan kız? Ben miyim?

Ellerimi klozetin kenarlarına koydum ve tekrardan gözlerimden o yaşların süzülmesine izin verdim. Yine ve yine...

Allahım beni affet! Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapatarak başımı geriye attım. Ağzımı hafiften aralayarak işaret parmağımı boğazıma doğru giden yola ittirdim. Yemek boruma. Aniden midemdeki o kaynayan sızı boğazımdan yükselerek dışarı çıktı. Evet, kusuyordum gerçekten de. Yediklerimi çıkartıp kilo almamak için. Kusma işlemim bitip rahatladığımı hissettiğimde bu sefer ağzımdan bir hıçkırık koptu. Duvara yaslandım ve başımı dizlerime yaslayarak kendime her şeyin daha da iyi olacağını hatırlattım. Bu sefer öyle umuyordum...

TedaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin