Pars'ın bana yardım et dediği zamandan sonra odada dört dönüyordum.Sürekli beni istemiyor diye fısıldıyordu.En sonunda dayanamayarak yanına geçtim ve konuşmak için dudaklarmı araladım.''Pars bana neler olduğun söyler misin?'' Başını ellerinin arasına aldı.''İyi değilim İmge,beni istemiyor.'' Ofladım ve karşısına geçerek kollarını tuttum.''Bana neler olduğunu en baştan anlat ki sana yardımcı olabileyim.''
''Annem,annem geldi.Beni ziyarete...Biraz konuştuk ve sonra benden nefret ettiğini söyledi.Durduk yere dedi biliyor musun?'' Sözlerine ara verdi gözlerini benimkilerle birleştirdi.''Daha sonrsa beni istemediğini söylediğinde ona bağırarak gitmesini istedim.Beni üzmüştü,hem de çok.İmge o benim annem.'' Gözlerimi sımsıkı kapattım ve gözyaşlarımın süzülmesini engelledim.O bunları anlatırken aklıma benim annem gelmişti.Bana kiloluyken kötü davranması ve zayıflamaya başladığımda beni seviyormuş gibi rol yapması...
Dediklerini dinlemiştim ama ona bir cevap verememiştim çünkü diyecek bir şeyim yoktu.Kelimeler beynimde cümleleri oluşturuyor ama dudaklarım onları dışarıya çıkartmıyordu.
''İşte annem gitti ben de odama çıktım.Sonra her sinirli ve stresli olduğum zamanlarda sigara içtiğim için onun yokluğunu anladım.Ama yanımda ne sigara vardı ne de annem.''
''Seni anlıyorum ama sigaranı ne olursa olsun içemezsin.Eğer-''
''Sus! Sen beni anlayamazsın.Anlayamazsın.Bana sigara içmememi söyleme.''
Şaşkınlığımdan dolayı yutkundum.Birden böyle patlaması beni korkutmuştu.''Pars ben sana yardımcı olmaya çalışıyorum.''
''Olma,senin gibi bir şişkonun bana yardımı işlemez.Sen git yemek ye sonra onları kus.İnşallah kusmuğunda boğulursun.Bana bir daha sakın beni anladığını söyleme.Benim hayatım seninkiyle bir değil.''
Bana dedikleri karşısında hiçbir şey söyleyememiştim.Özellikle kusmuğunda boğulursun demişti.Benim ölmemi istemişti.Gözlerimdeki yaşlar yavaş yavaş akmaya başladıklarında orada bir saniye bile kalamayacağımı anlamıştım.Hızlı adımlarla odadan çıktım ve kaldığım bloğa girdim.
O sözleriyle kalbimi acıtmıştı.Eski yaşadıklarım aklıma geldikçe gözlerim tekrardan dolmaya başladı.Kimseye görünmeden yemekhaneye girdim.Yemekhane boştu çünkü alışveriş saatiydi.Aşçılar markete genellikle bu saatlerde gidiyorlardı.Kimse yokken tezgahta duran poşeti aldım ve hızlıca buzdolabında ne bulduysam içine doldurdum.
Atıştırmalıklar,meyveler,kahvaltılıklar,içecekler,kekler,börekler...
Gözlerim yaşlardan dolayı dolmuştu ve etrafımı bulanık görüyordum.Bir yandan hıçkırıyordum ama sesimi duymasınlar diye de elimle ağzımı kapatıyordum.Onun sözleri canımı acıtmıştı.Ağabeyim dediğim kişi yapmıştı bunu.
Ayaklarım beni ayakta tutmakta zorlanırken koşarak yemekhaneden çıkmaya çalıştım.Kimseye yaklanmamaya çalışıyordum.Poşeti iyice kendimi bastırmıştım.Koridorda bir benim burun çekiş seslerim ayağımdaki terliklerin çıkardıkları sesler vardı.Kimseye görünmeden odaya girdiğimde kapıyı sertçe kapatıp kilitledim.
Dizlerim üzerinde rahat bir pozisyon bulduğumda ağlamaya başladım.Eve gitmek istiyordum,babamın yanına ya da İlke'nin yanına.Ölüm bile şimdi gözümü o kadar korkutmuyordu.Poşeti açtım ve içindeki kek paketini yırttım.Bir yandan ağlıyor diğer yandan ağzıma yiyecekleri tıkıştırıyordum.
İlk başta keki yedim,boğazımdan kuru olduğu için geçememişti.Kahvaltılık peyniri ekmeğin arasına koydum ve onu da yuttum.Korkmuyordum.Kusacağımı biliyordum ama bu umrumda değildi.Sanırım büyük bir yeme krizine girmiştim.Çığlık atarak başımı kapıya yasladım.Midem şimdiden bulanmaya başlamıştı.
Vişne suyunun kapağını açtım ve onu da kafama diktim.Poşeti karıştırdığımda içinde bir de muz bulmuştum.Kabuğunu ağlayarak soymaya başladığımda midem iyice bulanmaya başlamıştı.Ağzımdan öğürme sesi geldiğinde hemen sıkıca ağzımı kapadım.Neden bunlar bana oluyordu?
Daha fazla içinde tutamayacağımı anladığımda kendimi kasmadan rahat bıraktım.Kusmuğum yiyecek paketlerinin üstündeydi.Boğazımdaki o acı tadı yok etmek için içeceğimden bir kere daha içtim.Ne bulursam yiyiyordum.Bir ekmek,çikolata parçası,zeytin,domates,bisküvi...Ağzım dolup iyice kusma kıvamına geldiğinde çığlık attım.Midemde sanki savaş vardı.O kadar çok yemiştim ki...Sanırım Yakup'un ölümü,Pars'ın durumu,Alya'nın ani haberi ve insanların söylediklerinden o kadar çok etkilenmiştim ki onlar beni krize itmişlerdi.Yeme krizlerine girmiştim.
Boğazımı tutarak derin derin nefesler alıp verdim.Doğru nefes alış verişlerim bile zorlanarak oluyordu.Yaptığım şeyin çok büyük haat olduğunu biliyordum ama iş işten geçmişti.Zamanı geriye alamazdım.Bir kez daha kustuğumda elbisem ve saçlarım iyice ıslanmıştı.Ben İmge Parlak,Bulimia Nevroza hastasıydım.
Artık midem dayanamayarak tekrardan kustuğumda sancıdan dolayı çığlık attım.Yerde sürünerek kapıya ulaşmaya ve çıkmaya çalıştım.Nefes alamıyordum çünkü neredeyse boğuluyordum.Boğuluyordum.Pars'ın istediği gibi.Tıkınırcasına yemiş sonra da kusmuştum.Kapının arkasından sesler duyduğumda derin bir nefes aldım.''İmge! Aç kapıyı!'' Derya Hanım'ın sesinden sonra bir erkek sesi daha duydum.''İmge aç şu kapıyı.Özür dilerim.'' Ağzım kusmuk dolu olduğu için onlara cevap veremiyordum.
''Yardım-''
Kapı kırılıp içeriye girdiklerinde gözlerim kapandı ve daha fazla dayanamayarak yere yığıldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tedavi
ChickLitHastalıklı bir kız,yıllardır bundan habersiz yaşıyordu.Kilosu gençliğinde onun en büyük sorunu olmuştu ve artık hayatından nefret eder hale gelmişti. ***** Yine yüzüm bembeyaz olmuş bir biçimde tuvaletten çıktım.Elimi dipleri ıslanmış saçlarımın ara...