BÖLÜM 30

1.2K 71 9
                                    

Not:''everything222'' ve ''StillFire'' adlı kullanıcılarla röportaj yaptık.Okursanız sevinirim :) ^^

Şarkımız çok güzel,dinleyerek okuyabilirsiniz.

Pars,buradaki en iyi arkadaşım ve beni en iyi anlayan insanlardan birisiydi.Hatta buraya ilk geldiğimde onunla tanışmıştım.Gitmiş miydi şimdi? Sinirlenerek yataktan kalktım.Bileğime yeni takılan serumun iğnesini çekip bir kenara attım.Gitmem gerekiyordu,onu peşinden koşmam gerekiyordu.Ben burada uyurken o rahatça çekip gidemezdi.En azından bana veda etmesi gerkirdi.Bunu bana çok mu görmüştü yani?

Yataktan nasıl bir hırsla kalktığımı hatırlamıyordum ama tek düşündüğüm şey onun gitmiş olmasıydı.Gitmişti o ya.Gitmişti gerçekten de.Gözlerimden akan yaşları sildim ve koşarak merdivenlerden aşağı inmeye başladım.Hemşireler peşimden geliyor bana yetişmeye çalışıyorlardı.Şu an hiçbir şey umrumda değildi.Bahçeye çıktığımda etrafıma bakıdım.İlk başta dengemi kaybettiğimde yanımda duran duvara sıkıca tutundum.

Bileğimdeki iğneyi sertçe çıkarttığımdan dolaı damar yolum kanıyordu.Yavaş adımlarşa yürüdüm ve etrafıma bakındım.Onu görmeyi umuyordum.Buna gerçekten ihtiyacım vardı.Onu görmeliydim,ilacımı almalıydım.O benim hastalığımı iyileştiren tek ilacımdı,her şeyimdi.Şimdi onsuz iyileşemezdim.

Allah'ım lütfen her şey için çok geç olmasın.Lütfen...

Aklıma beni İlke'nin yanına götürdüğü demir parmakların önü geldi.Sakinleşmek için derin bir nefes aldım ve koşmaya devam ettim.Ne kadar güçsüz görünsem de bir o kadar da güçlüydüm.Koşarken elim gül ağacına çarptı ve elimin üstünde minik bir kesik oluştu.Orası da kanıyordu ve kanı usulca yere dökülüyordu.''Lanet olsun!'' diye tısladım.Bir bu eksikti zaten.

Ellerimi dizlerime koydum ve derin bir nefes aldım.Eğer Pars klinikten gittiyse çıkışını Derya Hanım yaptırmıştı.Bana da zaten taburcu olacağını söylemişti.Ama küçük bir sorun vardı,ben neden buradaydım o zaman? Onu burada bulamayacağımı anladığımda pes ederek yere oturdum.Gitmişse kapıdan çıkıpta gitmiştir,buradan kaçarak değil!

Bacaklarımı kendime çektim ve başımı da dizime yasladım.Hani çocuklar en sevdiği oyuncağı kaybettikleri zaman ağlarlar ve onu bir daha bulmayacaklarını sanarlardı ya...

Hıçkırarak ağlamaya başladığımda önceki yaşadığım acıların bunun yanında bir hiç olduğunu fark ettim.Önemsenmemek,son kez veda bile edememek ne demekti siz biliyor musunuz?

Elimdeki kanı gözyaşlarımdan dolayı tam olarak göremesem de çok hızlı kanadığını fark ettim.Üstümdeki beyaz elbiseye kanlı elimi sildiğimde beyaz da kırmızyla kirlenmiş oldu.O da diğer şeyler gibi az da olsa kirlenmişti.Zaten her beyaz temiz olmazdı ki,üstüne toz da gelse kirlenirdi.Temizlenmemek üzere...

Boğazımdan bağırmaktan acıyınca artık durmam gerektiğini anladım.Gitmişti işte,gitmişti.Yerden destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım.Kalkamayıp tekrardan dengemi kaybedince düşecek gibi oldum.Ama düşmemiştim,beni güçlü kollarıyla tutan birisi olmuştu o an.

Başımı çevirip arkama baktığımda o kişinin Pars olduğunu gördüm.Gözlerim yorgunluktan kapanacak gibi oluyordu ama hemen kendime geliyordum.Pars buradaydı işte,yanımdaydı ben daha ne istiyordum ki.

**

Gözlerimi açtığımda saçımı okşayan birinin olduğunu gördüm.Dizlerinin üstünde uyumuş kalmıştım sanırım.O kadar çok yormuştum ki kendimi.Hem ağlamıştım hem de o ilaçların etksiyle vücudum bitkin düşmüştü.

''İmge...''

Yerimde doğruldum ve onun yanına kıvrıldım.Gözlerinin içine bakıyordum,gözlerimin içine bakıyordu.Görüşmeyeli belki bir günden az olmuştu ama şimdiden onu özlemiştim.Tam konuşmak için dudaklarımı aralamıştım ki bir şey söylemeden bekledim.Neden onun yanındaydım ki,o beni bir insan yerşne koyup yanıma gelseydi belki her şey daha kolay olabilirdi.

Ayağa kalkıp tam gidiyordum ki kolumu tutmasıyla yerimd kaldım.Beni kendisine çevirince gözlerimi kaçırıdm.Konuşmak istemiyordum.

''O kadar kötü ağlıyordun ki,dışarıdan sesini duydum ve koşarak yanına geldim.Hiç iyi değildin İmge.Sana seslendim ama sen kendi sesinden beni duymuyordun bile.Ne oldu sana?''

Sinirimden kahkahalarla gülmeye başladım.Ne mi olmuştu bana?

''Gittin sen gittin! Birden uyanıyorum ve bakıyorum Pars yok.İnsanlar bana mektup bıraktığını söylüyor ama sen yoksun.Mektup var ama sen yoksun.Ben bu kadar mı değersizimdim senin gözünde,hiç mi düşünmedin beni ya?!''

Öne doğru bir adım attım ve aramızdaki mesafeyi azalttım.''Düşünmedin mi,bu kız ne yapar uyanınca diye.Böyle çekip gidemezsin tamam mı? Beni bu kadar üzemezsin,buna hakkın yok.Yok!''diye bağırdım.Sadece gözlerimin içine bakıyordu.Baş parmağıyla sağ gözümden akan yaşı sildi ve alnını alnıma yasladı.Bu hareketi kalbimin çarpmasına sebep olurken derin bir nefesi ciğerlerime hapsettim.

''Gittim çünkü eğer uyanık olsaydın belki daha da çok üzülecektin.Sürekli gidişimi hatırlayıp ağlayacaktın biliyorum.Gerçekten öz-''

''Seni seviyorum.''diyip sözünü kestim.Evet,söylemiştim.Bunu daha önce söylemeyi hiç planlamamıştım.Bir anda öyle hissedip söylemiştim.Ama sanırım ben onu gerçekten seviyordum.

''Seni seviyorum,Pars.''diye tekrarladığımda şaşkınlıktan ne diyeceğini bilmedi.Gözlerimi kapadım ve onun yanında olmanın keyfini çıkardım.Dudağıma yapılan baskıyı hissettiğimde heyecandan nefes alamayacak duruma gelmiştim.Pars beni öpüyordu.Yavaş yavaş beni öpmeye devam ederken kollarımı boynuna doladım.Usulca dudaklarını dudaklarımdan ayırdığında gözlerimi açtım.Ve böylece peri masalımdan uyanmış oldum.

TedaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin