İmge'den
''Bugün nasıl hissediyorsun İmge?''diye sorduğunda başımı yerden kaldırıp karşımda duran psikiyatristime baktım.''Gün geçtikçe daha da ölüyor gibi,gittikçe dibe batıyor gibiydim.''dedim yalandan yüzümü asarak.
Hiçbir şey demeden bir süre durdu ama daha sonra dayanamayarak bir kahkaha patlattı.Gülerek ona baktığımda ''Demek ilaçlar iyi geliyor sana,ha?''dediğinde ben hala gülmeye devam ediyordum.Şimdi siz olayı anlamadınız,durun en baştan anlatayım.İlaçlarımı her gün düzenli alıyordum ve bugün de ilaçlarımı kullanmaya başlamamın sekizinci günüydü.İyileşiyor muydum? Sanırım,evet.Bazen minik minik kussam da artık bu o kadar da önemli olmuyordu.Genellikle doyurucu niyetine içtiğim ilaçları kusuyordum.Sürekli etrafımdaki insanlarla konuşup onlarla sohbet ediyordum.Belki de antidepresanlar işe yaramıştı.
Ama şu son zamanlarda gerçekten kendimi enerji dolu bir bomba gibi hissediyordum.''Güzel.Peki bugün yapacağımız etkinliğe katılmak ister misin?''
''Etkinlik mi?! Eğer yiyecek içecek bulunacaksa ben odamda kalırım daha iyi...'' Konuşmam daha bitmeden beni durdurdu ve hemen lafa atladı.''Merak etme ben orasını hallettim.Sen sadece gel,tamam mı? Ayşe'ye söylerim seni getirir.''
Olumlu anlamda başımı salladım ve kendi odama geçmek için doktorumun odasından çıktım.Hızlı adımlarla odama girdim ve akşam giyeceğim şeye karar vermeye çalıştım.
***
Akşam olup etkinlik bahçede başladığında yavaş adımlarla ''OBSESİF-KOMPULSİF HASTALARI'' yazan yere ilerledim.Obsesif-kompulsif bir nevi takıntı,korku hastalığıydı.Yani bizim kızların fobisi olduğu için obsesif-kompulsif ad altında tedavi görüyorlardı.
Simay'ın kapısını tıklattığımda gülerek kapıyı açtı ve gitmemiz için onay verdi.Tam Alya'nın odasına gidecekken onu da koridorda görmenin verdiği hevesle sevindik.Hep birlikte aşağıya inerken aklıma Parslar geldi.''Kızlar,ben Parslara bakıp geleyim.Siz bana da yer tutun,tamam mı?''
Etkinlik alanında bir anda yavaş ve sessiz ve tonda 'Lady Gaga-Born this way' çalmaya başlayınca gülümsedim.Bugün güzel geçecekti,biliyordum.Hepimizin mutlu olmaya ihtiyacı vardı.Öncelikle Pars'ın odasına doğru ilerledim ve kapının önüne gelince kapısını tıklattım.Çok geçmeden bütün yakışıklılığıyla belirdiğinde gülümsedim.''Hazır mısın?''
''Hazırım,leydim.'' diye cevapladı ve koluma girdi.Gülerek Yakup'un odasına gittiğimizde Pars kulağıma bir şeyler fısıldadı.''Bugün çok güzel gözüküyorsun.''
Onunla geeçn bu bir haftada çok iyi arkadaşlar olmuştuk.Aslında hem dostum hem de ağabeyim olmuştu.Yani kısacası olmayan ailemden bir parça olmuştu benim için.
Yakup kapısını açıp gözlerini bizim üstümüzde gezdirdiğinde dudak büzdü.Yüzü çok kötü görünüyordu.Saçları birbirine karışmış,gözlerinin altı çukur çukur olmuştu ve mosmordu.Ayak duracak halinin olmadığını gördüğümde Pars'ın kollarına tutundum.Bu hali beni hem korkutmuş hem de üzmüştü.
''Yakup,bu ne hâl oğlum? Hadi aşağıya gel,etkinlik varmış.Eğleniriz işte.''
Kapıya zorla tutunarak kendine gelince konuşmak için dudaklarını araladı.''Siz gidin.Ben gelmeyeceğim.'' dedi ve kapıyı suratımıza kapadı.İkimiz de neler olup bittiğine şaşırarak ortada öylece kalmıştık.''Yürü,kendi bilir.Çocuk gibi kolundan tutup getiremeyiz.''
Aşağıya inip etkinlik alanına geldiğimizde etrafta birçok çocuğun gülerek şarkı mırıldanlıkalrını duydum.Birkaçı gülüyor,geri kalanlarıysa sadece somurtuyordu.Somurtan kesimin yanında daha çok Derya Hanım duruyordu.Onlarla konuşmaya çalıştığı belliydi.Müzikten dolayı mı böyleler diyeceğim ama öyle olmadığı kesindi.Hem bu klinikte her hafta sakin ve bazen de hareketli şarkıların çaldığını duymuştum.Çünkü hastaları çoğu zaman müzik de ilaçlar kadar iyileştirebiliyordu.Bu uygulamayı 'Müzikoterapi' denen bir tedavi yönteminden duymuştum.
Alya ve Simay gülerek şarkıya eşlik ettiklerinde ilk defa Simay'ın gülüşünü görmüştüm.Bir anda müzik durunca herkesten 'Aaaa!' sesleri yükseldi.Karşı taraftan gelen havalı kıza baktığımda yüzümü ekşittim.Bu geri zekalının burada ne işi vardı yine? Son iki gündür nereye gitsem karşıma çıkıyor ve bana hep laf sokmaya çalışıyordu.
Kim olabilir? Atelofobisi olan şu Alya'nın partisindeki kız.Atelofobi,mükemmel olamamaktan korkma fobisiymiş.Zaten elinde sürekli aynayla dolaştığına şaşırmamalı.Bu sefer de beni şaşırtmayarak aynasıyla geldi ve rujunu havalı bir şekilde cebine koydu.
On dakika sonra herkes tam anlamda eğlenmiş ve artık iyice yorulunca rehabilitasyon bölümdeki bir hemşirenin çığlıklarını duyduk.Kısık sesli olan müziğin sesini iyice kestiğimizde çığlıklar bu sefer daha artınca Derya Hanım da dahil hep birlikte oraya doğru ilerledik.Ben,Pars ve Alya arkada; Simay,Derya Hanım ve adını bilmediğim bir hemşire de önde ilerliyordu.
''Neler oluyor?'' diye Derya Hanım görevli hemşireye sorduğunda korkuyla koridorun sonundaki Yakup'un odasını işaret etti.Bir anda kanımın donduğunu ve nefes alamadığımı hissettim.Simay ve Pars bağırarak odaya gittiklerinde ben ve Alya sadece kapının önünde neler olduğu izliyorduk.Terler alnımdan aşağıya dökülürken sadece tek isteğim Yakup'a bir şey olmamasıydı.Simay'ın can yakan çığlığını duyduğumda gözlerimi sımsıkı kapattım ve yanlarına ilerledim.Derya Hanım korkudan kaskatı kesilirken Pars ağlamaya başlamıştı.Yerde yatan Yakup'u ve kucağındaki şırıngayı görüğümde ben de bağırdım.Altın vuruş yaparak ölmüştü.
Yakup,aşırı doz uyuşturucudan dolayı ölmüştü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tedavi
Genç Kız EdebiyatıHastalıklı bir kız,yıllardır bundan habersiz yaşıyordu.Kilosu gençliğinde onun en büyük sorunu olmuştu ve artık hayatından nefret eder hale gelmişti. ***** Yine yüzüm bembeyaz olmuş bir biçimde tuvaletten çıktım.Elimi dipleri ıslanmış saçlarımın ara...