BÖLÜM 24

1.3K 74 1
                                    

Gök gürültüsünün sesine uyandım.Yatağın sağ tarafına dönük olarak yattığım için dışarıyı göremiyordum.Yavaştan arkamı dönüp omzumun üstünden cama doğru baktığımda dışarıda çok güçlü bir yağmurun yağmış olduğunu gördüm.

Yağmur şiddetiyle yağıyor ve gök gürültüsü de etrafa ışık saçıyordu.Bir nevi gökyüzünde mükemmel bir tablo sergileniyordu.Yataktan kalktığım an soğuğu iliklerime kadar hissetim.Yatmadan önce camı açık bıraktığım için içeriye az da olsa su girmişti.

Kafamı camdan dışarıya uzattığımda damlalar şiddetle kafama düştüler.Gülümsedim.Sandalyedeki hırkayı alıp üstüme geçirdim ve odamdan çıktım.Koridorlar çok sessizdi çünkü herkes uyuyordu.Dün gece televizyon izlediğimiz yere geldiğimde etrafta bir saat bulmak için bakındım.Ardından kırık masanın üst tarafında küçük bir saatin olduğunu gördüm.

Altı buçuk.Daha sabahın körüydü ya.

Bahçeye çıktığımda hızlı hızlı yağan yağmuru umursamadan boş bir banka oturdum.Yeşil ağaçlar ve çiçekler sonbaharın gelmesiyle artık soluyordu.Sonbahar benim için her zaman hüznün sembolu olan bir mevsim olmuştur.

Sarı,turuncu ve az da olsa kırmızının hakim olduğu zamanlar yaklaşıyordu.Benim en sevdiğim renklerin bu üçünden birisi olduğunu düşüneceksiniz ama değiller.Ben en çok siyahı severim.Siyahta huzur bulurum,onun karanlığının içindeki aydınlığa bakarım.

''Meaoww!'' Bacağıma dolanan yumuşak bir şey hissettiğimde yere eğildim.Kedicik tekrardan miyavladığında gülümsedim.Bu aralar ne kadar da çok gülümsüyordum.Beyaz tüylerinin arasında altın sarı benekleri vardı.Başını okşadığımda bana daha da sokuldu.Göğsüme sığındığında sertçe yutkundum.Gözlerim dolmuş burnum sızlamaya başlamıştı.Ben de tıpkı bu kedi gibiydim sığınacak bir yer arayan ama bulamayan.Ama bu kedi bulmuştu ve benim de bundan sonra onu bırakmaya niyetim yoktu.

Soğuktan daha fazla üşümesin diye kucağıma alıp arka bahçeye doğru koştum.Klinikte hayvan beslenmesi yasaktı,zaten ben de onu arka bahçede tutacaktım.Artık buradaki arkadaşlarımdan biri de onlar olmuştu; kedim ve çiçeğim.Duvarın dibindeki taşları alıp ona küçük bir ev yaptım.Taşları üst üste koyduğumdan dolayı sağlam olmuştu.Yani sağlam görünüyordu.Üşümesin diye de üstümdeki hırkayı çıkarıp ona batteniye için kullandım.Kediyi de hırkamın içine koydum ve üstünü örttüm.

Üşüyecektim ama bu benim için sorun değildi.

Şimdi gerekli olan tek şey üstünü kapatmam için bir kartondu.Kartona benzer bir şeyi nereden bulabilirim diye düşünürken karşıdan gelen Pars'a gözüm takıldı.Yanıma geldi ve kolumu okşayarak nasıl olduğumu sordu.''İyiyim de sen nereden?''

''Simay'ın yanına uğramıştım.Sen bu saatte burada ne yapıyorsun? Hem de bu yağmurda.''

''İşim vardı,gök gürültüsünün sesine uyandım.Sen neden buradasın?''

Parmaklarıyla oyalandı.''Dedim ya...Simay'ın yanına uğramıştım şimdi de...Biraz oturayım dedim.''

Konuşması biter bitmez ellimi kaldırıp yanağına fazla da sert olmayan bir tokat attım.Başı sağa doğru düşerken gözlerim şaşkınlıkla açıldı.Az önce ona tokat mı atmıştım ben? Eliyle yanağını tuttu ve başını kaldırarak yüzüme baktı.Bakışları o kadar deliciydi ki bir an içimi ürpertmişti.

Derin bir nefesi ciğerlerime hapsettim.Neden vurduğumu az çok da olsa biliyordum ama bu kadar ani olacağını tahmin etmemiştim.Tam ağzımı açıp özür dileyecektim ki benden hızlı davranıp konuşmak için dudaklarını araladı...

TedaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin