BÖLÜM 4

2.9K 164 22
                                    


İlk pişmanlığım olan kusmamın ardından tam olarak üç yıl geçmişti. Evet, bu süre içerisinde sadece bir kez değil birçok kez kusmuştum. Belki elliden fazladır. Peki kilo vermiş miydim? Aslında vermiştim ama bu sağlıklı bir şekilde değildi. Seksen beş kilodan elli iki kiloya düşmüştüm. Diş minelerim yavaştan çürümeye başlamıştı. Midem sürekli bulanıyor ve canım yanıyordu. Zayıflamıştım ama bu sağlıklı bir şekilde olmamıştı. Şu iki yıl önce sürekli bulunduğum durumdan şikayet ediyordum ama şimdiyse eski hallerimi özlüyorum demeliyim. Neden mi?

Çünkü yemek yedikten sonra bazen istem dışı bir şekilde kusuyordum. Bilirsiniz ya mutlu akşam yemeklerinin ardından tatlı yenir ve konuşulur şakalaşılır... Ancak benim durumun pekte öyle olmuyordu. Yemek yiyor ardından da kendimi tuvalette buluyordum. Ve bunu gerçekten engelleyemiyordum.

''İmge!'' Yine her zamanki yerimde oturup camdan dışarıyı izliyordum. Neredeyse tam üç yıldır bu haldeydim. Yemeklerimi gizlice yiyip genellikle çiğnemeden yutuyordum. Laksatif kullanmaya başlamış ve her gün düzenli haplar almaya devam ediyordum.

''İmge,sana diyorum kızım. Bana bak annecim.'' Gözlerimi kırpıştırarak dışarıyı izlemeye devam ettim. Bir çocuk annesinin elini tutmuş karşıdan karşıya geçmeye çalışıyordu. Yüz ifadesine bakılırsa gerçekten korkuyor gibiydi. Ama onun için hiçbir şey önemli değildi sanki çünkü onun yanında bir dayanağı vardı. Annesi...

''Kızım hadi ama iç şunu.'' Annem tekrardan konuşmaya başlayınca gözlerimdeki yaşlar teker teker akmaya başladı. Zorlanarak başımı ona çevirdim. İstemeyerek de olsa ağzımı açtım ve annemin bana verdiği bir kaşık çorbayı içtim. Sıcaklığından dolayı biraz boğazımı yaksa da umursamadım. Elimin tersiyle yanaklarımdaki ıslaklığı sildim. ''Hıh.Aferin sana.'' Annem bu geçen zaman içerisinde bana daha da iyi davranmaya başlamıştı. Sürekli yanımda oluyor ve bana destek çıkıyordu.

''Daha fazla yemeyeceğim.'' diye ısrar ettim.Yüzümü buruşturarak tekrardan yüzümü cama çevirdiğimde dışarının yağmurlu olduğunu fark ettim. Yağmur damlaları usulca gökyüzüne düşüp özgürlüklerine kavuşuyor gibilerdi. Bir an mideme inen acıdan dolayı kaşlarımı çattım. Midem bulanıyordu ve galiba yine kusacaktım. O da sadece birkaç kaşık çorba içtim diyeydi. Derin bir nefes alıp kendime sakin olmam gerektiğini hatırlattım. Bitecek, bir sorun yok.

Boğazımdaki yanma, şiddetini arttırınca irkilerek koltuktan kalktım. Ah, lanet olsun yine oluyordu. Koşarak merdivenlere doğru ilerledim ve yukarı kata çıktım. Karnımı tutarak kapıyı açtım ve klozete doğru eğildim. Öğürmelerim ve hıçkırık seslerim birbirine karışıyordu. Hissettiğim duygular içinde her zamanki gibi acı vardı. Sadece acı ve pişmanlık. Kustuğum ilk güne duyduğum pişmanlık...

Arkamdan biri gelip saçlarımı ensemde toplayınca onun annem olduğunu anladım. Yerimden tam doğrulmuştum ki tekrardan öğürünce geri eğildim. Bir süre sonra seslerim kesilip midem guruldamaya başlayınca derin bir nefes alıp ellerimi ve yüzümü yıkadım. Annem sifonu çektikten sonra yanıma geldi ve bana sıkıca sarıldı. İşte bu bir taşa vurulan son vuruştu. O taşı parçalayan...

Tuvaletten çıktıktan sonra salona geçtim ve koltuğa uzandım. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdıktan sonra gözyaşlarımı içime atmaya çalıştım. Göğüs kafesimin sıkışması bu kadar normal miydi? Kendimi kimsesiz ve unutulmuş gibi hissediyordum.

***

''Bunu ona söylemeli miyiz?'' diye fısıldadı. ''Bakın bu onun sağlığı için, bilmesi gerekiyor.'' Kaşlarımı çattım. Annem başını ellerinin arasına almış telefonla konuşuyordu. ''Peki, doktor hanım. Psikiyatri bölümündeydiniz değil mi?'' Psikiyatri! Aman Allah'ım. Ben deli değildim bir kere, beni neden pskiyatriye götürüyor ki! Sinirlenerek odada dolanmaya başlamıştım ki annemin sesiyle yerimde donup kaldım.

''O, çok...Hasta!''

TedaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin